====== Âfâk ====== * Haricî âlem. Mülk âlemi. Kâinat. Eşya ve hâdiseler. * “**Âfâk**, ufkun; [[enfus|enfüs]] de nefsin çoğuludur. Ufuk, bize göre dağların zirveleri, güneşin doğup battığı yerlerdir. Diğer bir tabirle; zeminin, semanın etekleriyle birleştiği yere ufuk ve onun çoğuluna da **âfâk** denir. Dolayısıyla da bu sahadaki tefekküre **âfâkî** tefekkür diyoruz ki, bununla kastedilen de [[insan|insanın]] dışındaki bütün dünya ve kâinatlardır.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Ruhumuzu Ararken (Prizma-9)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 254.)) * “... **âfâk** ve [[enfus|enfüsü]] göremeyen, kulağına geleni de duymayacak, duysa da anlamayacaktır. Keza; kulağına çarpan ilâhî emirlerle uyanmamış bir gönül, şeriat-ı fıtriye ile abes olarak iştigalden kendini kurtaramayacaktır.”((M. Fethullah Gülen, //Asrın Getirdiği Tereddütler-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 19.)) * “Edebî dâhiler, onun ([[kuran|Kur’ân’ın]]) büyüleyici ifadesine ve [[belagat|belâgat]] üstünlüğüne hayranlık destanları koşarken, nazarlarını **âfâk** ve [[enfus|enfüste]] gezdiren [[ilim|ilim]] adamları, onun aydınlatıcı tayfları altında, eşya ve hâdiselerin hakikî yüzlerini görebilme ve anlayabilme bahtiyarlığına ermişlerdir.”((A.g.e. s. 22.)) * “([[kuran|Kur’ân-ı Kerim]]) değişik [[ilim|ilim]] dallarının inkişafıyla, **âfâk** ve [[enfus|enfüsün]] yani [[insan|insan]] mahiyeti ve mekânların didik didik edileceğini, [[ilim|ilmî]] buluş ve tespitlerin, yeni yeni keşiflerin [[insan|insanoğlunu]] inanmaya zorlayacağını ‘Biz onlara, ufuklarda ve kendi nefislerinde mucizelerimizi göstereceğiz ki, onun (Kur’ân ve Kur’ân’ın getirdikleri) gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?” (Fussilet, 41/53) mucizevî beyanıyla ifade etmişti ki günümüzde süratle o noktaya doğru gidilmektedir.”((A.g.e. s. 25–26.)) * “Cenab-ı Hak, herkesin okuyabileceği şekilde bütün **âfâk** ve [[enfus|enfüste]] Kendisini gösterdiği hâlde, hiçbir şey anlamayan veya anlamak istemeyen kimselerin kalblerini mühürlemiş, onlar da gidip küfre yuvarlanmışlardır.”((M. Fethullah Gülen, //Bir İ’câz Hecelemesi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 175.)) * “[[yeni_insan|Yeni insan]] bir fatih ve kâşiftir. Her gün benliğinin derinliklerinde ve fezanın enginliklerinde yeni yeni burçlara bayrağını diker, **âfâk** ve [[enfus|enfüsün]] sırlı kapılarını zorlar. [[iman|İmanı]] ve irfanı sayesinde eşyanın perde arkasına ulaştıkça daha da şahlanır.”((M. Fethullah Gülen, //Zamanın Altın Dilimi (Çağ ve Nesil-4)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 172.)) * “Genetik biliminin son yıllarda ulaştığı nokta, varlığın mülk yanında, Kur’ân’ın tabiriyle ‘**âfâk**’ta keşfedilen insanlık tarihinde önemli bir husustur. Ancak bu son nokta da demek değildir. Hatta [[insan|insana]] bir bütün olarak baktığımızda bu tür buluşlar, yine Kur’ân’ın tabiriyle onun [[enfus|enfüsündeki]] inkişaflarıyla at başı gitmiyorsa, insanlar küstahlaşabilir ve kendilerine verilen halifelik unvanına yakışmayan tavırlar içine de girebilirler.”((M. Fethullah Gülen, //Fikir Atlası (Fasıldan Fasıla-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 149.)) * “... her gün yepyeni bir heyecanla **âfâk** ve [[enfus|enfüsü]] hallaç etme vüs’atinde, disiplinli düşünme diyeceğimiz [[tefekkur|tefekkür]]...”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 448.)) * “[[tefekkur|Tefekkür]]; **âfâk** ve [[enfus|enfüsün]] tetkik u temâşâsıyla her şeyi hikmete bağlayan aydınlık ruhların yolu(dur).”((A.g.e. s. 449.)) * “... ef’âl-i ilâhiyeye ait hakaiktir ki, **âfâk** ve [[enfus|enfüste]] ilâhî isim ve sıfatların tasarruf alanı sayılan bu imkân âleminde her şeyi Cenâb-ı Hakk’a nisbet etmek ve O’na bağlamak şartıyla, tefekkür ve tedebbür adına gidilebildiği yere kadar gidilmeli, hatta mümkünse varlık ve eşya her gün birkaç kez hallaç edilmelidir.”((A.g.e. s. 730.)) * “İnanan insanlar, sürekli tekâmül peşinde bulunmalı, kalbî ve ruhî hayatları itibarıyla hep “ diriliş”ler yaşamalı; fakat, aynı zamanda kendi öz değerlerine bağlı, değişme fantezisinden uzak ve durdukları yerde “ sabit-kadem” olmalıdırlar. Onlar, her gün yeni bir duyuş, yeni bir seziş, **âfak** ve [[enfus|enfüse]] ait yeni bir keşif ve yepyeni tahlil ü terkiplerle [[iman|imanlarını]] bir kere daha derinden duymalı, Hak tevfîkine dayanarak inançlarını yeniden inşa etmeli ve sonra da irfanlarının derinliği ölçüsünde bir aksiyon sergilemelidirler.”((M. Fethullah Gülen, //Vuslat Muştusu, (Kırık Testi-8)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 243.)) * “**Âfâk** ve [[enfus|enfüsün]] birleşik noktasında [[ilim|ilimden]] [[iman|imana]], [[iman|imandan]] mârifete, mârifetten daha derin bir kulluk [[suur|şuuruna]] ulaşmak ancak göklerin ve yerin veya göktekilerin ve yerdekilerin nuru ya da münevviri bulunan Hz. Münevvirü’l-Envâr ile mümkün olacaktır.”((M. Fethullah Gülen, //Kur’ân’dan İdrake Yansıyanlar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 292.)) * “... müspet [[ilim|ilimlerde]] dahi [[istikamet|istikamet]] aranacaksa, [[insan|insan]]-kâinat ve [[allah|Allah]] münasebeti göz ardı edilmeden küllî bir yaklaşımla yapılan araştırmalar sayesinde hem **âfâk** hem de [[enfus|enfüse]] açılmak suretiyle bu mümkün olacaktır.”((M. Fethullah Gülen, //Kur’ân’ın Altın İkliminde//, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 408.)) * “İlk Müslümanlar [[ilim|ilim]], fen ve teknikle [[kafa_ve_kalb_izdivaci|kalb ve kafalarını]] aydınlatıp, hem iç ([[enfus|enfüs]]), hem de dış dünyada (**afak**) derinleşmelerine karşılık şeriat-ı fıtriye ve dini emirleri birbirinden ayıranlar kendi fasit daire (kısır döngü) ve çıkmazları içinde bocalayıp durmuş ve âlem-i İslâm’ı da günümüzde olduğu gibi hep gerilerin gerisine götürmüşlerdir.”((A.g.e. s. 415.)) * “Edipler ve şairler, iç ve dış dünyalarda ([[enfus|enfüs]] ve **âfâk**) görüp hissettikleri güzellikleri seslendiren birer neyzene benzerler. [[insan|İnsanlar]], onlar vasıtasıyla bu çok elemanlı korodan yükselen seslerin mânâ ve mahiyetini kavrar; yoksa duygular yoluyla gelip onların ruhlarını saran alevlerden habersiz kimselerin, neyi de, neyden yükselen feryadı da anlamalarına imkân yoktur.”((M. Fethullah Gülen, //Ölçü veya Yoldaki Işıklar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 52.)) * “[[iman|İman]], onu mârifet arayan dimağlarda, gözlerini **âfâk** ve [[enfus|enfüste]] gezdiren gönüllerde ve daima bir buhurdanlık gibi tüten sinelerde kökleşip gelişir.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi İklimimiz (Prizma-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2007, s. 144.)) * “... bugünkü nesillerin yetiştirilmesinde en önemli hususlar, onlarda sistemli bir [[tefekkur|tefekkür]] azmi uyararak, onların kendi iç dünyalarıyla varlık arasında gelip-gitmelerini, **âfâk** ve [[enfus|enfüsü]] bir kitap gibi mütalaa etmeyi öğreterek, onlara inanmayı, bilmeyi, araştırmayı, düşünmeyi sevdirmektir.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 24.)) * “O (aleyhissalâtü vesselâm), **âfak** ve [[enfus|enfüsün]] fihristi, varlığın özü, usâresi, yaratılış ağacının gaye çerçevesinde en münevver meyvesi ve Yüce Yaratıcı adına bütün ins ü cinnin de efendisidir.”((A.g.e. s. 149.)) * “... o fidanlık Mesnevî, turuk-u hafiye gibi [[enfus|enfüsî]] ve dahilî cihetinde çalışmış; kalb ve ruh içinde yol açmaya muvaffak olmuş. Bahçesi olan Risale-i Nur, hem [[enfus|enfüsî]] hem ekseri cihetinde turuk-u cehriye gibi **âfâkî** ve haricî daireye bakıp mârifetullaha geniş ve her yerde yol açmış. Adeta Mûsâ (aleyhisselâm)’ın asâsı gibi nereye vurmuş ise su çıkarmış.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 3.)) * “O Zât (aleyhissalâtü vesselâm), delâil-i **âfâkiye** denilen haricî [[delil|delillerle]] musaddak olduğu gibi delâil-i [[enfus|enfüsiye]] denilen zâtında ve nefsinde sabit [[delil|delil]] ve işaretler ile dahi musaddaktır.”((A.g.e. s. 18.)) * “**Âfâkî** mâlûmat, yani hariçten, uzaklardan alınan mâlûmat, evham ve vesveselerden hâlî olamıyor. Amma bizzat vicdanî bir [[suur|şuura]] mahal olan [[enfus|enfüsî]] ve dahilî mâlûmat ise evham ve ihtimallerden temizdir. Binâenaleyh merkezden muhite, dahilden harice bakmak lâzımdır.”((A.g.e. s. 111.)) * “[[tefekkur|Tefekkür]], [[gaflet|gafleti]] izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvâlinde [[tefekkur|tefekkür]] ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tetkikat yap. Fakat **âfâkî**, haricî, umumî ahvâlâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme. Çünkü icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilâtında yoktur. Hem de **âfâkî** [[tefekkur|tefekkür]], dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma boğulursun. * Arkadaş! Nefsî [[tefekkur|tefekkürde]] tafsilâtlı, **âfâkî** [[tefekkur|tefekkürde]] ise icmalî yaparsan, vahdete takarrub edersin. Aksini yaptığın takdirde [[kesret|kesret]], fikrini dağıtır; evham seni havalandırır; [[enaniyet|enaniyetin]] kalınlaşır, [[gaflet|gafletin]] kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte [[dalalet|dalâlete]] îsal eden [[kesret|kesret]] yolu budur.”((A.g.e. s. 113.)) * “Eğer [[insan|insan]] benliğine mizan nazarıyla bakarsa, kâinattan zihnine akıp gelen **âfâkî** mâlûmatı kendi mâlûmatı ile tasarrufat ve sıfât-ı ilâhiyeyi de kendi sıfâtıyla tasdik eder. Yine merciine iade eder.”((A.g.e. s. 184.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[enfus|Enfüs]] ===== İlave Okuma ===== * M. Fethullah Gülen, [[https://fgulen.com/tr/eserleri/kendi-ruhumuzu-ararken/afaki-ve-enfusi-tefekkur|“Âfâkî ve Enfüsî Tefekkür”]] ===== Dipnotlar =====