====== Âlem-i Halk ====== * “Gerçek [[hurriyet|hürriyet]] ancak, [[insan|insanın]] dünyevî endişelerden, mal-menal gibi gailelerden [[kalb|kalben]] sıyrılıp, **âlem-i halka** ait bütün hususiyetleri ve [[alem-i_emir|âlem-i emre]] ait bütün derinlikleriyle Hakk’a yönelmesi sayesinde gerçekleşebilir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 223.)) * “Ruhun iç yüzü diyebileceğimiz [[batin|bâtınına]] ‘[[sir|sır]]’ denir. [[sir|Sırrın]] [[batin|bâtını]] ise ‘sırru’s-sır’ kabul edilir. Sırru’s-sırrın en önemli bir buudu ‘[[hafi|hafî]]’, en engin bir derinliği de ‘[[ahfa|ahfâ]]’dır. Bâtından maksat, bir nesnenin özü, esası ve mayası demektir. Bu latîfelerden sadece biri **âlem-i halktan**, diğerleri [[alem-i_emir|âlem-i emirdendir]].. ve [[alem-i_emir|âlem-i emirden]] olan latîfelerin en derini, en zor erişileni [[ahfa|ahfâdır]]. [[ahfa|Ahfâ]], diğer latîfeler itibarıyla merkezi tutuyor gibi bir hususiyet arz etmektedir. [[hafi|Hafî]], [[alem-i_emir|âlem-i emre]] ait hususiyetleriyle tıpkı bir mahfaza gibi onu kuşatır; sırru’s-sır, bir sur gibi bunların hepsini ihata eder ve ruh bir atmosfer gibi bütün latîfeleri kucaklar ve [[kalb|kalbe]] bağlar. Bu latîfelerin inkişaf ettirilmesi, kalbî ve ruhî [[hayat|hayatın]], [[hayat|hayata]] [[hayat|hayat]] olmasına bağlıdır. Bu itibarla da, henüz cismaniyetten kurtulamamış, letâif-i insaniye ufkuna ulaşamamış bahtsızların, belli seviyedeki ruhlara akıp gelen bu [[mevhibe|mevhibeleri]] duymaları mümkün değildir. Bunları duyabilmenin asgarî şartları, evvelâ [[istidat|istidat]], sonra o istidadı inkişaf ettirme adına sa’y u gayret ve daha sonra da usûlüne göre [[cile|çile]] çekmek ve erbaînlerle beden hâkimiyetinden kurtulabilmektir.”((A.g.e. 435.)) * “[[ilim|İlim]] nazariyesi (epistemoloji) açısından [[allah|Allah’tan]] gayrı [[zahir|zâhir]]-[[batin|bâtın]], lâtif-kesif, meşhud-gayrimeşhud, canlı-cansız, dünyevî-uhrevî her şeye âlem denir. Yukarıdaki çerçeve içinde bütün varlık ve onun perde arkası, Hazreti Zât’ın varlığının delili, icraatının belgeleri, kemâlinin aynaları, kaderi plân ve programının kitap ve defteri, belli bir tafsil adına her şeyin mahall-i taayyünü, aynı zamanda sıfat ve isimlerinin tecelli alanı olması itibarıyla görünen-görünmeyen hemen her şey O’na ait derin izler, emareler, nişanlar taşıdığından, hatta O’nu haykırdığından O’nun şahitleri mânâsına âlem unvanıyla yad edilmiş, hepsine birden ‘avalim"’ veya ‘âlemin’ denmiş; [[akil|akıl]], ruh, nefis, [[suur|şuur]], [[his|his]] ve idrak gibi O’nun ‘Ol!’ deyivermesiyle meydana gelen emir kaynaklı şeyler [[alem-i_emir|âlem-i emre]] bağlanmış; maddî, cismanî, terkip ve tahlil hususiyetlerini haiz, müddete vabeste arzî ve semavî bütün nesneler de **âlem-i halk** çerçevesinde mütalâa edilmişlerdir.”((A.g.e. s. 538–539.)) * “Gözle görülebilen ve [[zahir|zâhir]] duyu organlarıyla hissedilebilen şehadet âlemi ki, **âlem-i halk**, [[alem-i_mulk|âlem-i mülk]], âlem-i madde, âlem-i cisim, âlem-i suret, âlem-i kesafet... gibi değişik ad ve unvanlarla yâd edilen ne kadar âlem varsa hemen hepsi bu âlemin birer fakültesi durumundadır.”((A.g.e. s. 539.)) * “[[alem-i_gayb|Âlem-i gayb]] ve [[alem-i_sehadet|âlem-i şehadet]], [[alem-i_emir|âlem-i emir]] ve **âlem-i halk** birbirinden farklı unvanlarla anılsalar da bunlar iç içe âlemlerdir ve biri diğerinin [[zahir|zâhirî]] buudu, öbürü de berikinin [[batin|bâtınî]] derinliğinden ibarettir. Ancak, sıfât ve esmâ-i ilâhiyenin, hatta şe’n-i Rubûbiyetin birer mahall-i tecellîsi ve farklı mertebede birer taayyün faslı sayılan bu âlemler tamamen birbirinden ayrı hususiyetler arz etmektedirler.”((A.g.e. s. 539.)) * “[[insan|İnsan]] denen bu en şerefli varlık, **âlem-i halka** bakan cesedi ve nefsi, [[alem-i_emir|âlem-i emre]] nâzır ruhu, [[alem-i_melekut|âlem-i melekûta]] açık [[kalb|kalbi]] ve [[alem-i_ceberut|âlem-i ceberûta]] müteveccih sırrıyla –bu son buudları itibarıyla potansiyel olarak öyledir– eşimenendi olmayan bir nüsha-i kübrâdır.”((A.g.e. s. 609.)) * “[[alem-i_emir|Âlem-i emir]] yoluyla gerçekleştirilen bu kemalât bir mânâda, **âlem-i halkla** elde edilecek [[mevhibe|mevhibe]] ve pâyelere de bir mukaddime mahiyetindedir. Bunlardan birincisi vilâyet yolu, ikincisi de nübüvvet helezonu kabul edilegelmiştir. Aslında böyle bir mütalâadan vilâyetin nübüvvete hâdim ve basamak olduğunu da anlamak mümkündür: Veli sürekli bulmak, bulduğunda derinleşmek için yürür veya yükselir; nebi ise bulduğuyla başkalarını da buluşturmak için [[alem-i_emir|âlem-i emir]] ve **âlem-i halkın** birleşik noktasında durur, [[kesret|kesretten]] vahdete yollar vurur ve maddeden ruh dantelaları meydana getirir ki, büyük ölçüde onun davası, [[alem-i_emir|âlem-i emrin]] bütün hususiyetlerini ihtiva etse de tamamen **âlem-i halka** münhasırdır. [[alem-i_emir|Âlem-i emirden]] [[iman|iman]] esasları mahfuz, [[islam|İslâm’ın]] emir ve yasakları, [[cennet|Cennet]] nimetleri, [[cehennem|Cehennem]] azabı, rü’yet süruru, yakınlarla münasebet lezzeti gibi hususların bütünü, enbiyânın temel mesajlarının özüdür ve hepsi de **âlem-i halkla** alâkalı konulardır.”((A.g.e. s. 726.)) ===== Dipnotlar =====