====== Aşk ====== * “**Aşk**; şiddetli sevgi, iptilâ, düşkünlük, [[kemal|kemâl]], [[cemal|cemal]] ve müşâkeleden dolayı duyulan aşırı [[muhabbet|muhabbettir]] ki, böylesine, daha ziyade mecazî **aşk** denegelmiştir. Bir de, [[cemal|cemali]] [[kemal|kemâl]] noktasında, [[kemal|kemâli]] [[cemal|cemal]] kutbunda o Ezel ve Ebed Sultanı’na karşı duyulan kalbî alâka ve [[muhabbet|muhabbet]] vardır ki, işte ona da hakikî **aşk** demişlerdir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 236.)) * “**Aşk**, varlığın en esaslı ve aynı zamanda da en sırlı sebebidir.”((A.g.e. s. 236.)) * “**Aşk**, vuslat kademelerinin final noktasıdır; o noktaya ulaşan muhibbin, atacağı bir adım ya kalmıştır veya kalmamıştır.”((A.g.e. s. 236.)) * “Gerçek **aşk**, fitili sonsuzun çerağından tutuşturulmuş, arzı da semayı da, doğuyu da batıyı da **aşkın**, zaman-mekân üstü, lâhûtî öyle bir ışık veya kordur ki, tecellîsi nur, içi buğu buğu huzur ve çevresi de, Sevgili kokusuyla buhur buhurdur. Evet, **aşk** ateşiyle tutuşmuş yanan bir gönül, sürekli bir buhurdanlık gibi tüter ve âşığın iç dünyasının her yanına sevgilinin kokusunu duyurur; tabiî, sırdan anlayan çevredeki sırdaşlara da.”((M. Fethullah Gülen, //Beyan//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 58–59.)) * “**Aşk**, mekânda mekânsızlığın, zamanda zamansızlığın en doğru şahididir. O, gökler ötesinden [[insan|insanın]] kalbine salınmış ateşten bir zincir, bu zincirle bend olmuş kimseler de, **aşkın** azat kabul etmez bendeleridir. Yansalar da, o zincirle bend olmuş olarak yanarlar ve öleceklerinde de yine **aşk** oltasında ölmeyi düşlerler. Onlar, **aşksız** yaşamayı ömürden saymaz; **aşksız** geçen günleri de, [[heva|hevâ]] ve [[heves|heves]] rüzgârlarıyla savrulan hazan yaprakları gibi görürler.”((A.g.e. s. 59.)) * “Gerçek **aşk**, sadakat enginliğiyle derinliğini bulan **aşktır**. Henüz sadakat ufkuna ulaşamamış bir **aşk**, içi her türlü zenginliklerle dolup taşan bir mağazanın umumî muhtevasını iyi bir vitrinle sergilemeye benzetilecek olursa, sadakatle oturaklaşmış bir **aşka** da, nâmütenâhî zenginliğine rağmen vitrinleri kapalı bir hazine nazarıyla bakabiliriz. Evet, sadakatle derinleşmemiş **aşk**, içindeki kaynamaları dışa taşan köpüklü bir derya, sadakatle gerçek derinliğine ulaşmış **aşk** ise, içinde renklerin, seslerin eriyip gittiği bir umman gibidir. O ummanın derinliklerinde ne renge rastlanır, ne dalgalarla karşılaşılır, ne de bir homurtu işitilir. O, derinliği kadar sessiz, zenginliği kadar da renksiz –bu, bütün renkleri birden ihtiva eden bir renksizliktir– ihtişamı ölçüsünde de gürültü ve şovdan uzaktır. * Bu nokta, aynı zamanda hüsnün eksiksiz **aşka**, **aşkın** da huy, tabiat ve sorumluluk duygusuna dönüşmesi noktasıdır ki, bu noktada, bir taraftan, varlıktaki iç içe âhenk, iç içe [[mana|mânâ]] ve iç içe güzellikler [[his|his]], [[suur|şuur]] ve idrakin hassas imbiklerinden geçe geçe, kalbin kadirşinas değerlendirmelerine bağlanarak **aşka**, [[istiyak|iştiyaka]], [[cezbe|cezbeye]], [[incizap|incizaba]] mecralar hâline gelir; diğer taraftan da, bu güçlü alâkalarla âşık gider, bütün benliği ile mâşuka bağlanır ve onun emrine girer.”((A.g.e. s. 59–60.)) * “[[iman|İmanını]] mârifetle bezeyemeyen, yol yorgunluğundan kurtulamaz. Mârifetini **aşk** u [[muhabbet|muhabbetle]] derinleştiremeyen, formalitelerin ağında can çekişir durur. **Aşk** ve [[muhabbet|muhabbeti]] Sevgiliye ulaşma yolunda kulluğa bağlamayanlar da, sadakatlerini ifade etmiş sayılmazlar.”((A.g.e. s. 60.)) * “[[insan|İnsanı]] Cenâb-ı Hakk’a ulaştıran yollar dan biri de **aşktır**. **Aşk**, beş duyunun dışında cereyan eden bir vak’adır. **Aşk** yolu, caziptir, çekicidir. Bu yola girip de dönen olmamıştır. Bunun için, **aşktan** çok misal verilmiştir. Bir kere, **aşk** yolunda mahbupta kusur aranmaz. Sonra **aşkla** ulaşılan cezbe gider ilâhî incizaba dayanır. Derken kul bir hamlede [[allah|Allah’a]] ulaşır. Yaşadığımız devir arızalı bir devir dir. ‘[[allah|Allah]]!’ deyip de burnunun kemikleri sızlayan [[insan|insan]], ne kadar da az!”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 62.)) * “**Aşk** yolu, acz-fakr yoluna biraz muhalif gibidir. [[insan|İnsan]], perde hâlinde açılan menfezden Allah’a bakabilir. **Aşkta**, acz ü fakrın [[insan|insan]] ruhuna kazandırdığı ‘hiç olma’ hâletini kaybetme söz konusu olabilir. **Aşkta** ikilik vardır fakat, varlığı nefyetme yoktur. Tabiî ki bütün bunlar, vicdanlarında [[allah|Allah’a]] kurbiyete erememişler için tantanalı sözler. Bence [[insan|insan]], [[allah|Allah’a]] **aşk**, şevk, cezb ü incizap ve acz ü fakr gibi yüzlerce yolla ulaşabilir. Bazıları vicdanında duyarlar ama, bunu ifade edemezler. Zira o, hâldir ve o hâli kelimenin dar kalıpları istiap edemez.”((A.g.e. s. 62–63.)) * “[[zevk-i_ruhani|Zevk-i ruhanîy]]e giden yol, [[iman|imandan]], [[iman|imana]] bağlı mârifetten, mârifet kaynaklı [[muhabbet|muhabbetten]] ve [[muhabbet|muhabbetten]] hâsıl olan **aşk** u şevk ten geçer. Bence[[zevk-i_ruhani| zevk-i ruhanîyi]], beden ve cesette duyulan bir [[zevk|zevk]] şeklinde düşünmek yanlıştır. Mukayesesi bile doğru değildir. Evet [[iman|iman]], mârifet, [[muhabbet|muhabbet]], mehafet, meveddet, **aşk**, [[sevk|şevk]] karışımı bir halita dan hâsıl olan [[zevk|zevk]], bedene has dünyevî zevklerle nasıl mukayese edilir ki!”((M. Fethullah Gülen, //Fikir Atlası (Fasıldan Fasıla-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 55.)) * “**Aşk**, Rahmeti Sonsuz’un, insanoğluna gelip ulaşan en gizli lütuflarından biridir. **Aşk**, bir nüve, bir çekirdek olarak hemen her fertte bulunur. Şartların elverdiği ölçüde de o çekirdek ve tohum, ağaçlar gibi dal-budak salar; çiçekler gibi uyanır ve meyveler gibi, başlangıç ve sonu bir araya getirerek, tekâmül halkasını tamamlar. * **Aşk**, bir duygu olarak göz, gönül ve kulak menfezlerinden [[insan|insanın]] iç âlemlerine akar; vuslata dek de, bir baraj gibi şişer, bir çığ gibi büyür ve bir alev gibi [[insan|insanın]] her yanını sarar. **Aşk** vuslatla noktalanınca, her şey durgunlaşmaya yüz tutar; ateş söner, baraj boşalır, çığ da dağılır gider... * Doğuştan bir mânâ ve nüve olarak hemen her ruhun önemli bir yanını teşkil eden **aşk**, gerçek ton ve rengini hakikî **aşka** inkılâp etmekte bulur; bulunca da ebedîlik kazanır ve gider vuslat eşiğinde mücerret bir lezzete inkılâp eder.”((M. Fethullah Gülen, //Ölçü veya Yoldaki Işıklar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 66.)) * “**Aşk**, yitirdiğimiz Cennet’i bulabilme yolunda Cenab-ı Hakk’ın bizlere ihsan ettiği bir buraktır. Ve bu buraka binenlerden, şimdiye kadar takılıp yolda kalan hiç olmamıştır. Vâkıa bu semavî burakın sırtında dahi, şatahat ve neş’e sarhoşluğuyla ‘yol kenarı’ yürüyenlere rastlamak mümkündür. Ama bu, tamamen, onların Hak’la aralarındaki münasebetin ayarıyla alâkalıdır. * **Aşk**, [[insan|insanı]] bütün bütün yakıp kül ettiği için, bundan böyle onu ne dünya ne de ukbâ ateşleri yakmaz ve yakamaz. Zira, iki emniyet ve iki korku, iki iştiyak ve iki ızdırabın bir [[insan|insanda]] aynı anda bir arada bulunamayacağı esasına binaen, bütün bir hayat boyu sinesini **aşkın** alevlerine açan ve iç dünyasında cehennemî ateşlerle pençeleşen kimselerin, ikinci bir defa aynı ızdırap ve aynı elemleri yaşamaları düşünülemez.”((A.g.e. s. 67.)) * “[[insan|İnsana]] kendi varlığını unutturup, onu sevdiğinin varlığıyla bütünleştiren **aşk**, kalbin, garazsız-ivazsız sadece mâşuku dileyip, onun arzu ve isteklerinde eriyip gitmesinin unvanıdır ve zannımca, [[insan|insan]] olmadan murat da işte budur. * **Aşk** mesleğine göre âşıkın gözlerine başka hayallerin girmesi haramdır ve bu haramın işlenmesi **aşkın** ölümüdür. **Aşkın** hayatı, çevresinde duyulan şeylerin, sevgilinin ad ve unvanları, onun cemalinin vasıfları ve kemalinin destanları olması ölçüsünde devam eder; yoksa, söner ve ölür... * **Aşk**, kalbin alâkası, iradenin meyli, duyguların ağyârdan arınması ve [[insan|insan]] latîfelerinin, mâşukun rüya ve hülyalarından gayrı hiçbir şey hissetmemesi hâletidir ki; âşıkın her davranışında sevgiliye ait bir mânâ parıldar: Kalbi, ona olan iştiyakla atar, dili hep onu mırıldanır, gözleri onun hayaliyle açılır-kapanır.”((A.g.e. s. 68.)) * “[[yeryuzu_mirascilari|Mirasçının]] ikinci vasfı, yeniden dirilişin en önemli iksiri sayılan **aşktır**. Gönlünü [[allah|Allah’a]] [[iman|iman]] ve O’nun marifetiyle onarmış, donatmış bir [[insan|insan]], derecesine göre bütün insanlara, hatta bütün varlığa karşı derin bir [[muhabbet|muhabbet]] ve engin bir **aşk** duyar; duyar da bütün ömrünü, topyekün varlığı kucaklayan **aşkların**, [[vecd|vecdlerin]], [[cezbe|cezbelerin]], [[incizap|incizapların]] ve [[zevk-i_ruhani|ruhanî zevklerin]] gelgitleri arasında yaşar. Her dönemde olduğu gibi, günümüzde de bir ulu dirilişi gerçekleştirmek için, yepyeni bir anlayışla, gönüllerin **aşkla** coşup, [[sevk|şevkle]] köpürmesine ihtiyaç var. Zira **aşk** olmadan, neticesi itibarıyla kalıcı hiçbir hamle ve hareketi gerçekleştirmek mümkün değildir. Hele bu hamle ve bu hareket ukbâ ve öteler buudlu ise...”((M. Fethullah Gülen, //Ruhumuzun Heykelini Dikerken-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 40–41.)) * “... [[insan|insanın]] mahiyeti ulviye, [[fitrat|fıtratı]] câmia olduğundan, binler envâ-ı hâcât ile binbir esmâ-i İlâhiyeye, herbir ismin çok mertebelerine fıtraten muhtaçtır. Muzaaf ihtiyaç, [[istiyak|iştiyaktır]]. Muzaaf [[istiyak|iştiyak]], [[muhabbet|muhabbettir]]. Muzaaf [[muhabbet|muhabbet]] dahi **aşktır**. Ruhun tekemmülâtına göre, merâtib-i [[muhabbet|muhabbet]], merâtib-i esmâya göre inkişaf eder. Bütün esmâya [[muhabbet|muhabbet]] dahi, çünkü o esmâ Zât-ı Zülcelâlin ünvanları ve [[cilve|cilveleri]] olduğundan, [[muhabbet|muhabbet]]-i zâtiyeye döner.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 700.)) * “[[insan|İnsanın]] [[fitrat|fıtratında]] [[ask-i_beka|bekâya karşı gayet şedid bir aşk]] var. Hattâ her sevdiği şeyde kuvve-i vâhime cihetiyle bir nevi bekâ tevehhüm eder, sonra sever. Ne vakit zevâlini düşünse veya görse, derinden derine feryad eder. Bütün firâklardan gelen feryadlar, [[ask-i_beka|aşk-ı bekâdan]] gelen ağlamaların tercümanlarıdır. Eğer tevehhüm-ü bekâ olmazsa muhabbet edemez. Hattâ denilebilir ki, âlem-i bekânın ve ebedî cennetin bir sebeb-i vücudu, şu mâhiyet-i insâniyedeki o şiddetli [[ask-i_beka|aşk-ı bekâdan]] çıkan gayet kuvvetli arzu-yi bekâ ve bekâ için fıtrî umumî duâdır ki, Bâkî-i Zülcelâl o şedid sarsılmaz fıtrî arzuyu, o tesirli kuvvetli umumî duâyı kabul etmiştir ki, fânî insanlar için bâkî bir âlemi halk etmiş.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 18–19.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[ask-i_beka|Aşk-ı Bekâ]] * [[cemal|Cemal]] * [[istigrak|İstiğrak]] * [[muhabbet|Muhabbet]] * [[yeryuzu_mirascilari|Yeryüzü Mirasçıları]] * [[zevk|Zevk]] * [[zevk-i_ruhani|Zevk-i rûhânî]] ===== İlave Okuma ===== * M. Fethullah Gülen, [[https://fgulen.com/tr/eserleri/kalbin-zumrut-tepeleri/Ask|“Aşk”]] * M. Fethullah Gülen, [[https://fgulen.com/tr/eserleri/dergi-yazilari/sizinti-yazilari/ask-ahlaki|“Aşk Ahlâkı”]] * M. Fethullah Gülen, [[https://www.herkul.org/kirik-testi/kirik-testi-ask-cesaret-ve-stratejik-akil/|“Aşk, Cesaret ve Stratejik Akıl”]] * M. Fethullah Gülen, [[https://fgulen.com/tr/eserleri/prizma/ask-ve-itaat|“Aşk ve İtaat”]] * M. Fethullah Gülen, [[https://fgulen.com/tr/eserleri/yol-mulahazalari/ask-i-mecazinin-ask-i-hakikiye-inkilabi|“Aşk-ı Mecazînin Aşk-ı Hakikîye İnkılabı”]] ===== Dipnotlar =====