====== Cebr-i Lütfî ====== * “**Cebr-i lütfî**, [[insan|insan]] [[irade|irade]] ve [[cuzi_ihtiyar|ihtiyarı]] söz konusu olmadan Rabbisinin ona ihsan buyurduğu lütuflar adına kullanılan bir tabirdir. Bu bağlamda [[insan|insanın]] sahip olduğu her şey, **cebr-i lütf**î platformunda değerlendirilebilir ve değerlendirilmelidir de. Ademden vücud sahasına çıkmak, hayvan, bitki vs. olmayıp insan olmak, Müslüman bir ülkede dünyaya gelmek, sağlam bir fizikî yapıda yaratılmak... Yani A’dan Z’ye saymakla bitmeyecek bu nimetlerin hepsine **cebr-i lütfî** denebilir.”((M. Fethullah Gülen, //Prizma-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 209.)) * “**Cebr-i lütfînin** buudlarına gelince, önce [[iman|iman]] üzerinde durmak icap eder. Evet, [[iman|iman]] insanlara [[allah|Allah’ın]] bir lütfudur. Bu açı dan biz [[iman|imana]] **cebr-i lütfî** nazarıyla bakıyor ve ona göre değerlendiriyoruz.”((A.g.e. s. 209.)) * “**Cebr-i lütfînin** bir başka buudu, [[allah|Allah’ın]] adını gönüllere duyurma gibi ulvî ve yüksek bir mefkûreyi çağımızın önemli bir mütefekkirinin görüşlerinden istifade ederek birleştirici, uzlaştırıcı bir çizgi ve çerçevede yapmamızdır.”((A.g.e. s. 210.)) * “... **cebr-i lütfînin** bir diğer buudu ise, Hasanî ruh ve düşüncenin temsilidir. Evet, yakın bir gelecekte bir kısım çıkar ve menfaatlerin paylaşılması aşamasında, Hasanî ruh ve anlayışı temsil eden hasbî, [[digergamlik|diğergam]] ve [[fedakarlik|fedakâr]] bir kısım ruhların müstağni davranmasıyla pek çok [[fitne|fitne]] önlenebilecektir.”((A.g.e. s. 211.)) * “**Cebr-i lütfîni**n en önemli buuduna gelince, Rabbimizin ihsan ettiği bunca lütuf ve ihsanlarda irademizin bahis mevzuu olmaması gerçeğidir.”((A.g.e. s. 212.)) * “Gerçek mü’min her işini Hak ism-i şerifiyle irtibatlandırarak yerine getirmeye çalışır. Her faaliyetinde hakkın esas olduğu mülâhazasıyla hareket eder. Hakka bağlı kalmayı bir zimmet borcu bilir ve bunu da bir **cebr-i lütfî** esprisi içinde değerlendirir.”((M. Fethullah Gülen, //Ruhumuzun Heykelini Dikerken-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 196.)) * “[[allah|Allah’ın]], zenginliğinin hakkını veremeyeceğini bildiği bazı kullarına kısıtlı imkânlar vermesi ve böylece onları gaflet ve sefahatten koruması bir **cebr-i lütfidir.** Yani Allah’ın fakir bıraktığı veya orta seviyede bir hayat lütfettiği bir insanın mütevazı bir hayat yaşaması onun için bir lütuftur. Fakat burada asıl önemli olan bu dengenin irade ile kurulmasıdır.”((M. Fethullah Gülen, //İstikamet Çizgisi (Kırık Testi-17)//, New Jersey: Süreyya Yayınları, 2020, s. 15.)) * “... diğer varlıklar arasında **cebr-i lütfi** olarak mevcut bulunan [[muhabbet|sevginin]], insanlar arasında yaygınlaşabilmesi ceht ve gayrete vabestedir.”((A.g.e. s. 109.)) * “[[allah|Allah]] yolunda koşturan insanlar yaptıkları işlere şirk bulaştırdığı zaman Cenâb-ı Hak, **cebr-i lütfî** olarak onlara yer yer ehl-i dalâleti musallat edip kulaklarını çekebilir.”((M. Fethullah Gülen, //Yolun Kaderi (Kırık Testi-15)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2016, s. 278.)) * “Allah Resûlü vazifesi açısından, medar-ı tenkit olmaması düşüncesiyle iradî olarak veya bir **cebr-i lütfî** olarak şahsen hep fakirliği tercih etmiştir. Allah Resûlü’yle başlayıp ulemâ, [[evliya|evliya]] ve [[asfiya|asfiyâ]] ile devam eden O’nun arkasındaki temiz gönüllere de bu gözle bakmak icap eder.”((M. Fethullah Gülen, //Kur’ân’dan İdrake Yansıyanlar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 332.)) * “... hidayette iki mertebe görüyoruz. Birinci mertebede sadece vesile ve vasıtalık var ki Kur’ân-ı Kerim bu vesile ve vasıtalığı da bazen hidayete erdirme olarak vasıflandırmaktadır. Esasen bu tür hidayete erdirme vesilelikten öteye de geçmez. Hidayetin ikinci mertebesine gelince bu, Cenâb-ı Hakk’ın [[insan|insan]] gönlünde hidayeti yaratmasıdır. Bu yaratmayı Cenâb-ı Hak, vesilelerle yaptığı gibi bazen de doğrudan doğruya yapmaktadır. O’nun bu şekilde hidayete erdirmesi ise, sırf bir lütuftur. Büyüklerimiz buna ‘**cebr-i lütfî**’ demişlerdir. Rabbimizden niyazımız, bizleri de böyle **cebrî bir lütuf** ile hidayete erdirmesidir.”((M. Fethullah Gülen, //Kitap ve Sünnet Perspektifinde Kader//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 125.)) * “Hem âlem-i lâhut hem de âlem-i rahamût birer bilme; bilip rahmet, [[sefkat|şefkat]], inayet... gibi **cebr-i lütfî** tecellîlerle kendini bildirme, sonra da bütün bunları nazara vererek gönülleri [[ubudiyet|ubûdiyet]]-i kâmileye hazırlama, yönlendirme âlemleridir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 542.)) * “... her şeyden evvel bizleri bu işte **cebr-i lütfî** olarak istihdam eden Hazreti [[allah|Allah’tır]] (celle celâluhu). Eğer biz, biz olarak iradelerimizle bu işin içine girseydik, –zannediyorum– muhtemel sıkıntıları nazara alarak daha baştan kaçacak delik arayacaktık.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-3//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 81.)) * “Mekânda bir yer (hayyiz) tutan her şey ve her hareket, kendine has farklı farklı dalga boylarıyla birbirine karışmadan, [[kader|kader]] kalemince bütün hususiyetleriyle mekâna kaydedilmektedir. Hiçbirinin yazısı diğerini bozmamakta ve varlıklar, bir **cebr-i lütfî** ile itaat hâlinde mevcudiyetlerini devam ettirmektedirler.”((M. Fethullah Gülen, //Kur’ân’ın Altın İkliminde//, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 488.)) * “[[zekat|Zekâtta]] ... **cebrî bir lütuf**, tatlı bir zorlama da söz konusudur. [[zekat|Zekât]] sorumlusu olarak elinde âtıl altın, gümüş vs. bulunan bir [[insan|insan]] bilir ki, eğer çalışıp servetini nemalandırmazsa, her sene vereceği [[zekat|zekâtla]] elindeki sermayesi bir müddet sonra nisap miktarının altına düşecek ve o fakirleşecektir.”((M. Fethullah Gülen, //Enginliğiyle Bizim Dünyamız: İktisadî Mülâhazalar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 307.)) ===== İlave Okuma ===== * M. Fethullah Gülen, [[https://www.herkul.org/bamteli/bamteli-cebr-i-lutfi-ve-hasani-ruh/|“Cebr-i Lütfî ve Hasanî Ruh”]] ===== Diğer Diller ===== * [[https://hizmetpedia.org/doku.php?id=compulsory_bounty|English]] ===== Dipnotlar =====