====== Cehennem ====== * “[[cennet|Cennet]] nefse hoş gelmeyen şeylerle, **Cehennem** de nefsin hoşlandığı şeylerle kuşatılmıştır.”((Tirmizi, Cennet, 31.)) * “[[afak|Âfâkî]] ve [[enfus|enfüsî]] [[tefekkur|tefekkür]] ile, yani mebde ve meadını (başlangıç ve sonunu) düşünmekle veya rekaiki yani [[cennet|Cennet]]-**Cehennem**, sırat ve benzerlerini tefekkür etmekle hisler gelişip incelebilir.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 58.)) * “[[dunya|Dünyanın]] kapısı ‘Bismillâh’la açılmıştır. [[kainat|Kâinat]] ‘Bismillâh’la kurulmuştur. Her hâdise ‘Bismillâh’la meydana gelir. Ve [[kiyamet|kıyamet]] ‘Bismillâh’la kopacak, [[hasir|haşr]] ü neşr, [[cennet|Cennet]]-**Cehennem** ‘Bismillâh’la teessüs edecek, mü’minler ‘Bismillâh’ dediklerinde [[cennet|Cennet’in]] kapısı açılacak ve orada mü’minler, بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ’de anlatılan [[allah|Allah]]’ı, Rahmân ve Rahîm olan Zât’ı göreceklerdir. Âlem ‘Bismillâh’la başladığı gibi ‘Bismillâh’la bitecektir.”((M. Fethullah Gülen, //Fatiha Üzerine Mülâhazalar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 86.)) * “[[kursi|Kürsî]] [[kainat|kâinatlardan]] ne nisbette büyük gösterilmişse, [[ars|Arş]]’ın da [[kursi|Kürsî]]’den o kadar geniş ve kuşatıcı olduğu ifade buyrulmuştur. Onun bu vüs’atini ortaya koyma sadedinde, arz, sema, [[cennet|Cennet]], **Cehennem**, [[sidretul_munteha|Sidretü’l-Müntehâ]], Beytü’l-Mâmur gibi bütün [[ulvi_alemler|ulvî âlemler]] [[ars|Arş]]’ın ihatası altında gösterilmiştir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 745.)) * “Bizim evvelen ve bizzat talebimiz [[ihlas|ihlâs]] ve rıza-i ilâhî olmalıdır. Ne [[cennet|Cennet]] sevdası ne de **Cehennem** korkusu hakiki ubudiyetin önüne geçmemelidir. [[ihlas|İhlâslı]] yapılan amellerin karşılığını zaten [[allah|Allah]] fazlasıyla verecektir.”((M. Fethullah Gülen, //Mefkûre Yolculuğu (Kırık Testi-13)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 94.)) * “Ebu’s-Suûd Efendi gibi bazı müfessirler, bu kapılardan maksadın insanın mükellef organları olduğunu söylemiş ve **Cehennem**’in yedi, [[cennet|Cennet’in]] de sekiz kapıya sahip oluşunu [[kalb|kalbin]] [[allah|Allah]]’a müteveccih bulunmasına bağlamışlardır.((Ebu’s-Suûd, //Tefsîru Ebi’s-Suûd//, 5/79.)) Bu anlayışa göre; [[insan|insanın]] mükellef organları kalb, dil, kulak, göz, el, ayak, ağız ve apışarası olmak üzere sekiz tanedir. Şayet, kalb doğrudan doğruya Cenâb-ı Hakk’a açık olursa, bu sekiz organın her biri [[allah|Allah]]’ın emri üzere hareket ederek [[cennet|Cennet’e]] giriş kapısı mahiyetini alacaktır. Fakat, eğer kalb kapısı Mevlâ-yı Müteâl’e karşı kapanmış bulunursa, diğer yedi uzvun her biri **Cehennem**’e açılan bir medhal şekline bürünecektir. Bununla birlikte, mârifet kapısı olan kalbin, **Cehennem**’e açılma ihtimali yoktur; o ya bütün bütün sürgülüdür, ya da ondan yalnızca [[cennet|Cennet’e]] yürünür. Dolayısıyla, **Cehennem** için yedi, [[cennet|Cennet]] için ise sekiz kapı söz konusudur. Kanaat-i âcizânemce, bu güzel bir tevil sayılsa da, meseleyi sadece vücudun azalarına hasretmek doğru değildir; bu organları, mezkur kapılara götüren birer vesile bilmek daha isabetli olsa gerektir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalb İbresi, (Kırık Testi-9)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 82.)) * “İslâm âlimleri, âyet ve hadislerde yer alan ifadelerden yola çıkarak, azgınlığın çeşitlerine ve derecelerine göre, ahiret azabının da derekeleri (aşağı seviyeleri) bulunduğunu ifade etmişler ve bunların **Cehennem**, Lâzâ, Saîr, Sakar, Hâviye, Hutame ve Cahîm isimleriyle anılan başlıca yedi grup olduğunu belirtmişlerdir.”((A.g.e. s. 82.)) * “... [[iman|îmân]], mânevî bir [[cennet|cennetin]] çekirdeğini taşıyor. [[kufur|Küfür]] dahi, mânevî bir **cehennemin** tohumunu saklıyor. Nasıl ki küfür, **cehennemin** bir çekirdeğidir; öyle de, **cehennem**, onun bir meyvesidir. Nasıl küfür, **cehenneme** duhûlüne sebeptir; öyle de, **cehennemin** vücûduna ve îcadına dahi sebeptir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 16.)) * “[[cennet|Cennet]] ve **cehennem**, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise, dalın müntehâsındadır. Hem şu silsile-i kâinatın iki neticesidir. Neticelerin mahalleri, silsilenin iki tarafındadır. Süflîsi, sakîli aşağı tarafında; nurânisi, ulvîsi yukarı tarafındadır. Hem şu seyl-i şuûnâtın ve mahsûlât-ı mâneviye-i arziyenin iki mahzenidir. Mahzenin mekânı ise, mahsûlâtın nev’ine göre, fenası altında, iyisi üstündedir. Hem ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudât-ı seyyâlenin iki havzıdır. Havzın yeri ise, seylin durduğu ve tecemmû ettiği yerdedir. Yani, habîsâtı ve müzahrafâtı esfelde, tayyibâtı ve sâfiyâtı âlâdadır. Hem lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin iki tecelligâhıdır. Tecelligâhın yeri ise her yerde olabilir. Rahmân-ı Zülcemâl ve Kahhâr-ı Zülcelâl nerede isterse tecelligâhını açar.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 6–7.)) * “Zaman gösterdi ki; [[cennet|cennet]] ucuz değil, **cehennem** dahi lüzumsuz değil.”((A.g.e. s. 530.)) * “[[cennet|Cennet]] olmazsa, **cehennem** tâzib etmez.”((A.g.e. s. 535.)) * “... **cehennem** ise hayr-ı mahz olan daire-i vücûdun Hâkim-i Zülcelâl’inin hakîmâne ve âdilâne bir hapishâne vazifesini gören dehşetli ve celâlli bir mevcut ülkesidir. Hapishâne vazifesini de görmekle beraber, başka pek çok vazifeleri var. Ve pek çok hikmetleri ve âlem-i bekâya ait hizmetleri var. Ve zebanî gibi pek çok zîhayatın celâldârâne meskenleridir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 216.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[cennet|Cennet]] ===== Dipnotlar =====