====== Dimağ ====== * “**Dimağda** Merâtib-i [[ilim|İlim]] Muhtelifedir, Mültebise: **Dimağda** merâtib var; birbiriyle mültebis, ahkâmları muhtelif.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 769.)) * “[[iman|Îmânın]] yeri [[kalb|kalbdir]]; **dimağ** ise oluyor ma’kes-i nur-u [[iman|îmân]]. * Bâzan da mücahiddir, bâzan süpürgecidir, **dimağda** vesveseler, hem pek çok ihtimaller [[kalb|kalb]] içine girmese, sarsılmaz [[iman|îmân]], [[vicdan|vicdan]]. * Yoksa bâzıların zannınca [[iman|îmân]] **dimağda** olsa; ruh-ı [[iman|îmân]] olan hakkalyakîne, ihtimalât-ı kesîre olur birer hasm-i bîemân. * [[kalb|Kalb]] ile [[vicdan|vicdan]], mahall-i [[iman|îmân]]. [[hads|Hads]] ile [[ilham|ilham]], [[delil|delîl]]-i [[iman|îmân]]. * Bir [[his|hiss]]-i sâdis; tarîk-ı [[iman|îmân]]... Fikr ile **dimağ**, bekçi-i [[iman|îmân]].”((A.g.e. s. 799.)) * “... madem [[insan|insan]] yalnız cesetten ibaret değil. Cesedi beslemek için; [[kalb|kalb]], dil, [[akil|akıl]], **dimağ** koparılıp o cesede yedirilmez, onlar imha edilmez. Onlar da idare ister.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 216.)) * “... şu [[kainat|kâinatta]] [[insan|insan]] bir fihriste-i câmia olduğundan, insanın [[kalb|kalbi]] binler âlemin harita-yı mâneviyesi hükmündedir. Evet insanın kafasındaki **dimağı**; hadsiz telsiz, telgraf ve telefonların santral denilen merkezi misillü, [[kainat|kâinatın]] bir nevi merkez-i mânevîsi olduğunu gösteren hadsiz fünûn ve ulûm-u beşeriye olduğu gibi; [[insan|insanın]] [[mahiyet|mahiyetindeki]] [[kalb|kalbi]] dahi hadsiz hakâik-i kâinatın mazharı, medarı, çekirdeği olduğunu hadd ve hesaba gelmeyen ehl-i velâyetin yazdıkları milyonlarla nurâni kitaplar gösteriyorlar. * İşte madem [[kalb|kalb]] ve **dimağ**-ı insanî bu merkezdedir; çekirdek hâletinde bir şecere-i azîmenin cihâzâtını tazammun eder ve ebedî, uhrevî, haşmetli bir makinenin âletleri ve çarkları içinde dercedilmiştir. Elbette ve herhâlde o [[kalb|kalbin]] Fâtır’ı, o kalbi işlettirmesini ve bilkuvve tavırdan, bilfiil vaziyetine çıkarmasını ve inkişafını ve hareketini [[irade|irade]] etmiş ki, öyle yapmış. Madem irade etmiş, elbette o [[kalb|kalb]] dahi [[akil|akıl]] gibi işleyecek. Ve [[kalb|kalbi]] işlettirmek için en büyük vâsıta, velâyet merâtibinde zikr-i ilâhî ile tarîkat yolunda [[hakikat|hakâik-i]] [[iman|imaniyeye]] teveccüh etmektir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 499–500.)) * “Hayvanât içinde beni dahi menşeim olan bir katre sudan yaratan yaratmış, mucizâne yapmış, kulağımı açıp gözümü takmış; kafama öyle bir **dimağ**, sineme öyle bir [[kalb|kalb]], ağzıma öyle bir dil koymuş ki; o **dimağ** ve [[kalb|kalb]] ve dilde rahmetin umum hazinelerinde iddihar edilen bütün rahmânî hediyeleri, atiyyeleri tartacak, bilecek yüzer mizancıkları, ölçücükleri ve esmâ-yı hüsnânın nihâyetsiz cilvelerinin definelerini açacak, anlayacak binler âletleri yaratmış, yapmış, yazmış; kokuların, tatların, renklerin adedince tarifeleri o âletlere yardımcı vermiş.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 60.)) * “Padişahlar padişahı olan Sultan-ı Ezelî, Kur’ân denilen musika-yı ilâhiyesi ile umum âlemi doldurarak kubbe-i âsumanda şiddetli ses getirmekle, sadef-i kefh-misal olan ulemâ ve meşâyih ve hutebânın **dimağ**, [[kalb|kalb]] ve femlerine vurarak, aks-i sadâsı onların lisanlarından çıkıp seyr u seyelân ederek, çeşit çeşit sadâlarla dünyayı güm güm ile ihtizaza getiren o sadânın tecessüm ve intibaıyla; umum kütüb-ü İslâmiye’yi bir tanbur ve kanunun bir teli ve bir şeridi hükmüne getiren ve her bir tel, bir neviyle onu ilân eden o sadâ-yı semavî ve ruhanîyi [[kalb|kalbin]] kulağıyla işitmeyen veya dinlemeyen; acaba o sadâya nisbeten sivrisinek gibi bir emîrin demdemelerini ve karasinekler gibi bir hükûmetin adamlarının vızvızlarını işitecek midir?”((Bediüzzaman Said Nursî, //Tarihçe-i Hayat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 77.)) * “[[kalb|Kalbinde]] nokta-yı istimdat, nokta-yı istinat ile [[vicdan|vicdan]]-ı beşer Sâni’i unutmamaktadır. Eğer çendan **dimağ** tâtil-i eşgal etse de, [[vicdan|vicdan]] edemez.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Muhâkemât//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 87.)) * “[[ruh|Ruh]], **dimağ** mekanizmasının üstünde bizzat idrak eden, duyan, isteyen-dileyen bir varlıktır. Onun bedenle münasebeti ise, muvakkat bir komşuluk ve kader birliğinden ibarettir.”((M. Fethullah Gülen, //Ölçü veya Yoldaki Işıklar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 61.)) * “Peygamberlik, üstün bir pâyedir. O, [[insan|insanın]] öz yüceliğinin Hak’tan halka eğilmiş bir dalı ve tabiat içinde, tabiatın verâsını yaşayan varlığın gönlü ve dilidir. Onda hem bir seçilme ve yükseltilme, hem de gönderilip vazifeli kılınma vardır. Dâhilerde olduğu gibi, nebi, sadece yüce bir **dimağ**, [[esya_ve_hadiseler|eşya ve hâdiselere]] nüfuz eden bir istidat değildir. O, bütün mele keleriyle faâl, ceyyid, devamlı dalgalanan ve her dalgalanışta yeni bir arşiye çizen, gökler ötesine yükselen meselelerine ilâhî esintilerden tahlil bekleyen, eşyanın ötelerle birleşme noktası sayılan ufuk insandır.” ((M. Fethullah Gülen, //Asrın Getirdiği Tereddütler-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 82.)) * “Anne kendi dünyasında bir kutup varlıktır. [[kabe|Kâbe]] topyekün kâinat [[hakikat|hakikatinin]], Mekke umum beldelerin, **dimağ** bütün bir bünyenin ruhu, [[mana|mânâsı]], özü ve atlası olduğu gibi, anne de aile cüz-i ferdinin temeli, direği, esası ve Yaratıcı Kudret’in de en önemli bir malzemesidir.”((M. Fethullah Gülen, //Yeşeren Düşünceler (Çağ ve Nesil-6)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 23.)) * “... **dimağ**, ruha bağlı ve Yaratan’ın emriyle ortaya koyduğu binlerce aktivitesiyle; ... herkese hakikat adına türlü türlü mesajlar sunmakta(dır)...”((M. Fethullah Gülen, //Sükûtun Çığlıkları (Çağ ve Nesil-9)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 53–54.)) * “[[kainat|Kâinat]] kitabının, insanın duygularına hitap eden yönleri vardır. Meselâ [[insan|insan]], [[kainat|kâinat]] kitabını tetkik ettiğinde, bu koca ağacın çekirdeğinden köküne, dalına-budağına, çiçeğinden meyvesine kadar ilâhî ‘Kudret’ ve ‘İrade’nin yazdığı o muhteşem kitaptan aldığı [[mana|mânâ]] usâreleriyle bir arı gibi petekler oluşturacak ve onları [[kalb|kalb]] ve **dimağına** [[emanet|emanet]] edecektir. [[kalb|Kalb]] ve **dimağ** ise bu mânâları analiz ederek onların verâsında anlatılmak istenenleri kavramaya çalışacaklardır. Ne var ki, herhangi bir [[mursid|mürşid]] olmadığında, onların bu mânâları anlayıp kavramada âciz kalmaları da kaçınılmazdı.”((M. Fethullah Gülen, //Kur’ân’ın Altın İkliminde//, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 32.)) * “İnsanlarda reybin mahalli [[kalb|kalb]], **dimağ** veya vicdandır.”((M. Fethullah Gülen, //Bir İ’câz Hecelemesi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 416.)) * “... **dimağ** mütefelsif, yani aklî ilimler le meşgul olsa da, [[kalb|kalb]] daima melek gibi olmalıdır. Bediüzzaman, birbirinden uzak bu iki sahayı cem edebilmesi yönüyle de çok büyüktür.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 152.)) * “Müziğe yakın olan bir **dimağ** dünyada her şeye yatkın olur. Zira müzik incelik ister, esneklik ister, duyarlılık ve mükemmel bir [[his|his]] yapısı ister. Bu açıdan herkesin yapabileceği bir şey değildir o. Hatta diyebilirim o, heykeltıraşlıktan, ressamlıktan çok çok ileridir. Onun için sanat kabiliyeti olmayan bir insanın müziğe uyum sağlayabilmesi, müzik yapabilmesi âdeta imkânsızdır. Bu tespite bağlı olarak denilebilir ki, [[kadin|kadının]] [[fitrat|fıtraten]] duyarlı, hassas olması mûsıkî adına bir avantajdır. Belki bu sebeple bayanlarda müzik kabiliyet oranı erkeklerden daha fazladır.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-3//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 172.)) * “Ruh, melâike türünden latîf bir varlıktır ve onun, başta vicdan mekanizması olmak üzere cismanî ve ruhanî bütün duyu organları ve letâif-i insaniye üzerinde de sebeplerin perdedârlığı ölçüsünde her şeye hâkimiyeti söz konusudur. Materyalistlerin ve fizyolojistlerin her şeyi ona bina etmek istedikleri **dimağ**, maddî organizma ile ruh arasında bir santral merkezi; ruha bağlı letâifin müktesebâtına bir hazine ve depo; duyu organlarının birbiriyle irtibat mahalli; [[akil|akıl]] ve nefs-i insaniyenin cihanları istiâb edecek geniş bir kütüphanesi; [[his|his]], hareket ve [[idrak|idrak]] aktiviteleri adına iç içe şalterler sistemi; ilâhî [[varidat|vâridâtın]] tefrik, temyiz, tahlil ve terkip laboratuvarı olması gibi çok hayatî fonksiyonlarıyla ruhun dinamik bir elamanıdır.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 608.)) * “[[akil|Akıl]]; özü itibarıyla ruhla irtibatlı, [[kalb|kalb]] ufkuna açık, **dimağ** yoluyla nurunu neşreden bir latîfedir.”((A.g.e. s. 635.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[akil|Akıl]] * [[cins_dimag|Cins Dimağ]] * [[idrak|İdrak]] * [[ilim|İlim]] ===== Dipnotlar =====