====== Fısk ====== * **Fısk**; [[allah|Allah’ın]] emrini terk etmek, [[hak|hak]] yoldan çıkmak ve büyük günahları işlemek veya küçük günahlarda devam etmek suretiyle [[allah|Allah’a]] itaat dairesinden uzaklaşmak manalarına gelir.”((M. Fethullah Gülen, “[[http://fgulen.com/tr/eserleri/kursu-akademi-yazilari/2013-kursuleri/iman-kufur-arasinda|İman-Küfür Arasında]]”)) * “**Fısk**, [[hak|haktan]] udul, ayrılmak, hadden tecavüz, hayat-ı ebediyeden çıkıp terk etmektir. **Fıskın** menşei, [[kuvve-i_akliye|kuvve-i akliye]], [[kuvve-i_gadabiye|kuvve-i gadabiye]], [[kuvve-i_seheviye|kuvve-i şeheviye]] denilen üç kuvvetin ifrat ve tefritinden neşet eder.”((Bediüzzaman Said Nursî, //İşârâtü’l-İ’câz//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 168.)) * “[[kuvve-i_seheviye|Kuvve-i şeheviyenin]], [[haya|hayâ]] hissinden tamamen sıyrılarak her türlü cürmü işleyecek kadar kayıtsız kalma şeklindeki ifrat hâlini ‘**fısk** u [[fucur|fücur]]’; helal nimet ve lezzetlere karşı dahi hissiz ve hareketsiz kalma durumunu da ‘[[humud|humud]]’ olarak isimlendirmişlerdir.”((M. Fethullah Gülen, //İkindi Yağmurları (Kırık Testi-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 335–336.)) * “[[allah|Allah]], bizi yokluktan varlığa çıkarmış, var etmekle kalmayıp [[hayat|hayat]] ve [[suur|şuur]] ihsan etmiş, [[akil|akıl]] ve [[fikir|fikir]] vermiş ve aynı zamanda gönderdiği peygamberler ve indirdiği kitaplar vasıtasıyla bize **hidayet** yollarını göstermiştir. Yani O, bir taraftan bizden kulluk vazifemizi yerine getirmemizi talep ederken, diğer yandan da kendisiyle münasebetlerimizi doğru tesis edebilmemiz adına gerekli olan şeyleri lütfetmiştir. [[insan|İnsanın]] bütün bunlara rağmen inhiraf etmesi, **fısk** u [[fucur|fücura]] girmesi, münkeratı irtikâp etmesi ve böylece doğuştan gelen temiz [[fitrat|fıtratına]] toz kondurması gayretullaha dokunan bir husustur. Çünkü [[allah|Allah]], insana pek çok nimet ihsan etmiş, doğru yolu göstermiş, onun elinde bir mazeret bırakmamıştır.”((M. Fethullah Gülen, //Dert Musikisi (Kırık Testi-16)//, New Jersey: Süreyya Yayınları, 2019, s. 229.)) * “[[kuvve-i_seheviye|Kuvve-i şeheviyenin]] ifrat hâline, tamamen ar ve [[haya|hayâ]] [[his|hislerinden]] sıyrılarak, her türlü saygısızlığı, her çeşit küstahlığı irtikâp edecek kadar kayıtsız davranma anlamında ‘**fısk** u [[fucur|fücur]]’; [[akil|aklın]] ve şer’in tecvîz ettiği ilâhî nimet, lezzet ve zevklerden dahi kat-ı alâka etme, hissiz ve hareketsiz kalma mânâsındaki şekline ‘[[humud|humud]]’; behîmî hislerin inkıyad altına alınması, gayr-i meşru arzu ve iştihalara iradî olarak kapalı kalmanın yanında meşru dairedeki [[zevk|zevk]] ve lezzetlere istek izhar etme diyeceğimiz tavra da ‘[[iffet|iffet]]’ demişlerdir.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 212.)) * “... öyle **fısk** ve [[zulum|zulüm]] vardır ki, bunlar ayn-ı [[kufur|küfür]] kabul edilirler. Mesela [[allah|Allah]]’ın koyduğu esaslara karşı gelmek ve [[allah|Allah’a]] şirk koşmak, [[kufur|küfür]] içinde mütalâa edilebilecek bir **fısk** u [[fucur|fücurdur]]. Öte yandan kişinin yapmakla mükellef olduğu [[namaz|namaz]] kılmak, [[oruc|oruç]] tutmak.. gibi [[ibadet|ibadetleri]] yerine getirmemesi de –şayet alışkanlık hâline gelmemişse– bir **fısktır**; ama bu **fıskı** işleyen kişi, yine mü’min olarak mütalâa edilegelmiştir.”((M. Fethullah Gülen, //Bir İ’câz Hecelemesi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 159.)) * “**Fısk** ve sefâhet yolu ise –hatta **fâsıkın** itirafıyla dahi– menfaatsiz olduğu hâlde, ondan dokuz ihtimâl ile şekâvet-i ebediye helâketi bulunduğu, icmâ ve tevâtür derecesinde, hadsiz ehl-i ihtisasın ve müşâhedenin şehâdetiyle sabittir ve ehl-i zevkin ve keşfin ihbarâtıyla muhakkaktır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 19.)) * “Şirk ve [[dalalet|dalâletin]] ve **fısk** ve sefâhetin yolu, [[insan|insanı]] nihayet derecede sukut ettiriyor. Hadsiz elemler içinde nihayetsiz ağır bir yükü zayıf ve âciz beline yükletir. Çünkü [[insan|insan]], Cenâb-ı Hakk’ı tanımazsa ve O’na [[tevekkul|tevekkül]] etmezse; o vakit [[insan|insan]], gayet derecede âciz ve zayıf, nihayet derecede muhtaç, fakir, hadsiz musibetlere mâruz, elemli, kederli bir fânî hayvan hükmünde olup, bütün sevdiği ve alâka peydâ ettiği bütün eşyadan mütemadiyen firak elemini çeke çeke, nihayette, bâkî kalan bütün ahbabını bir firâk-ı elîm içinde bırakıp, kabrin zulümâtına yalnız olarak gider.”((A.g.e. s. 688.)) * “Ey bedbaht **fâsık** adam! **Fâsıkların** kesretine bakıp aldanma ve ‘Ekseriyetin efkârı benimle beraberdir.’ deme! Çünkü **fâsık** adam, **fıskı** isteyerek ve bizzât talep edip girmemiş; belki içine düşmüş çıkamıyor. Hiçbir **fâsık** yoktur ki, sâlih olmasını temenni etmesin ve âmirini ve reisini mütedeyyin görmek istemesin. İllâ ki, –el-iyâzü billâh!– irtidat ile [[vicdan|vicdanı]] tefessüh edip, yılan gibi zehirlemekten lezzet alsın.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 152.)) * “... imansızlık başka şeylere benzemiyor. [[zulum|Zulümde]], **fıskta**, kebâirde birer menhûs lezzet-i şeytaniye bulunabilir. Fakat imansızlıkta hiçbir cihet-i lezzet yok. Elem içinde elemdir.. zulmet içinde zulmettir.. azap içinde azaptır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 65)) * “İ’lem Eyyühe’l-Aziz! **Fısk** çamuruyla mülevves olan [[medeniyet|medeniyet]], [[insan|insanları]] da o çamur ile telvis ediyor. Ezcümle: [[riya|Riyâyı]] şan ve şeref ile iltibas etmiş, insanları da o pis ahlâka sevk ediyor. Hakikaten insanlar o riyâya öyle alışmışlar ki şahıslara yaptıkları gibi milletlere hatta unsurlara bile yapıyorlar. Gazeteleri o riyâya dellâl, tarihleri de alkışçı yapmışlardır. Bu yüzden şahsî hayatlar ‘hamiyet-i cahiliye’ unvanı altında unsurî hayatlara feda edilmektedir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 174.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[kufur|Küfür]] ===== Dipnotlar =====