====== Hak ====== * “Lügat itibarıyla doğru, gerçek, sabit mânâlarına gelen **hak** kelimesi, söz ve akidede vâkıa mutabık demektir ki karşılığı [[batil|bâtıldır]].”(((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 728.)) * “[[batil|Bâtılın]] zıddına **hak** dendiği gibi ferdî plânda herkesin nasip ve hissesine de **hak** adı verilmektedir.”((M. Fethullah Gülen, //Diriliş Çağrısı (Kırık Testi-6) //, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 174.)) * “Bir şey bilmeme, bildiği şeyleri değerlendirmeme, Hak’tan ve **hak** düşüncesinden mahrum bulunma mânâsında [[cehalet|cehalet]], hemen her devir için felâket olmuştur.”((M. Fethullah Gülen, //Buhranlar Anaforunda İnsan (Çağ ve Nesil-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 101.)) * “[[islam|İslâm’ın]] surları **hak**, kapısı [[adalet|adalet]], içi de saadettir.”((M. Fethullah Gülen, //Ölçü veya Yoldaki Işıklar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 174.)) * “Kuvvetin hâkimiyeti gelip geçicidir; bâki olan, **hak** ve [[adalet|adaletin]] hâkimiyetidir.”((A.g.e. s. 185)) * “... [[hakikat|hakikate]] uyanmış ya da uyanma yolunda olan ruhlar, Cenâb-ı Hak’tan gelen tecellîleri, esrâr, [[varidat|vâridât]] ve [[feyiz|füyûzâtı]], [[marifet|mârifet]], [[muhabbet|muhabbet]] ve [[zevk-i_ruhani|zevk-i ruhanîyi]] [[tecelli_avi|avlayabilmek]] için sürekli tetikte olur, [[teyakkuz|teyakkuz]] hâlinde bulunurlar. **Hak** ve [[hakikat|hakikatten]] bîhaber, gaflete mağlup olmuş kimseler ise ne esip duran tecellî rüzgârlarını hisseder ne de gönül kâselerine bir vârid ya da bir [[feyiz|feyiz]] koymanın heyecanını yaşarlar.”((M. Fethullah Gülen, //Cemre Beklentisi (Kırık Testi-10)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 132–133.)) * “Müslümanlık bir **hak** dava ise, -ki öyledir- onun cihanın dört bir yanında şehbâl açması da, bâtıl vesilelerle değil, hak vesilelerle olacaktır. Neticeye götürücü her vesileyi mübah görmek ve bâtıl vasıtalarla netice aramak kâfirce bir sıfattır. Komünizmin en başta gelen vasıflarından biri, neticeye götüren her vesileyi mübah sayması olmuştur. Ne var ki, bâtıl vesilelerle alınan neticelerin ne kadar zararlı olduğunu zaman gösterecektir... Aslında, muhteşem gibi görünen bu bâtıl sistem temelinden sarsılmaya başlamıştır bile...”((M. Fethullah Gülen, //İnancın Gölgesinde-2//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 243.)) * “[[insan|İnsanın]] tevhid çizgisini koruyamayıp, Hâlık-[[mahluk|mahlûk]], abd-Mâbud münasebetindeki inhirafı demek olan şirk en büyük zulüm; açıktan açığa **hak**-[[hukuk|hukuk]] tanımama, başkalarına cevr ü cefada bulunma, onları aldatma, itibarlarıyla oynama, [[giybet|gıybet]] etme... gibi hususlar ikinci derecede birer [[zulum|zulüm]]; [[allah|Allah]]’ın emir ve yasaklarını dinlememe, haramlara karşı kat’î tavır alıp meşrû dairedeki zevklerle yetinmeme ise farklı bir zulümdür. Hangi çeşidi olursa olsun Kur’ân-ı Kerim [[adalet|adalet]] ve [[ubudiyet|ubûdiyet]] üzerinde durduğu kadar zulüm ve haksızlığa da vurguda bulunur ve mü'minleri inhiraf, cevr, cefa ve gadrin her çeşidinden uzak durmaya çağırır.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 232.)) * “... ey şeytan! [[batil|Bâtılı]] **hak** ve muhâli mümkün gösteren [[gaflet|gaflet]] ve [[dalalet|dalâlet]] ve safsata ve inat ve mağlata ve mükâbere ve iğfal ve görenek gibi şeytanî desiselerle çok muhâlâtı intâc eden küfür ve inkârı, o bedbaht [[insan|insan]] suretindeki hayvanlara yutturmuşsun!”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 201.)) * “[[insan|İnsan]] [[fitrat|fıtraten]] mükerrem olduğundan, kasden hakkı arıyor. Bâzan gelir eline, bâtılı **hak** zanneder, koynunda saklıyor.”((A.g.e. s. 767.)) * “**Hak** ve [[hakikat|hakikat]] inhisar altına alınmaz! [[iman|İman]] ve Kur’ân nasıl inhisar altına alınabilir! Siz [[dunya|dünyanızın]] usûlünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat hakâik-i imaniye ve esâsât-ı Kur’âniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde [[dunya|dünya]] muamelâtı suretine sokulmaz; belki bir [[mevhibe|mevhibe]]-i ilâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzûzât-ı nefsâniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 73.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[adalet|Adalet]] * [[batil|Bâtıl]] * [[hakikat|Hakikat]] * [[hukuk|Hukuk]] * [[zulum|Zulüm]] ===== Dipnotlar =====