====== Hakikat ====== * Sabit, vaki, gerçek olan şey. Vakıaya uygun hüküm. * “... [[ilim|ilmî]] düşüncenin ruhu ve esası sayılan şahsiyet ve karakter, ancak **hakikat** [[ask|aşkına]] dayanırsa istikbal vaad eder. Bu da, yapılan işlerde herhangi bir [[hirs|hırs]], çıkar düşüncesi ve dünyevîlik bulunmamasına bağlıdır. Böyle herhangi bir çıkar düşüncesi, menfaat mülâhazası gözetmeden varlık ve eşyayı temâşâ edip tanıma, tanıyıp değerlendirme, **hakikat** [[ask|aşkının]] bir diğer adıdır ki; ona sahip olanın ulaşamayacağı şahika yoktur.”((M. Fethullah Gülen, //Günler Baharı Soluklarken (Çağ ve Nesil-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 186–187.)) * “Gerçek [[ilim|ilim]]; bir taraftan [[dunya|dünya]] ve [[ahiret|âhiret]] [[saadet|saadetinin]] yegâne kılavuzu olan Kur’ân’a sarılarak, diğer yandan da Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinin tecellilerine birer tercüman olan bütün [[ilim|ilim]] dallarını kucaklayarak sırat-ı müstakîm üzere yürümeyi sağlayan **hakikat** bilgisidir. Bu açıdan, [[ilim|ilim]], [[bilim|bilimle]] karıştırılmamalıdır; Cennet yolunun rehberi sayılan [[ilim|ilim]], tecrübe ile elde edilen, eski bilgiler üzerine bina edilerek geliştirilen, yanlışları düzeltile düzeltile olgunlaştırılmaya çalışılan, pek çok yanlarıyla ilmî faaliyetlerimizin esasını teşkil eden nazariyelerle bir tutulmamalıdır. Çünkü, [[ilim|ilimde]], her şeyden önce [[din|dinin]] **hakikatına** uyanma, Zât-ı Uluhiyeti tanıma ve ebedî [[saadet|saadete]] ulaştıracak bir kısım referanslar alma söz konusudur.”((M. Fethullah Gülen, //Ölümsüzlük İksiri, (Kırık Testi-7)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 236–237.)) * “Geleceği kuracak ve yükseltecek [[fikir_iscileri|fikir işçileri]], kendi ruhunda varlığa ermiş tâli’lilerdir. Maddesini ledünniyatına teslim etmiş bu **hakikat erleri**, alabildiğine silik ve alabildiğine sönük görünümlüdürler. Bu itibarla da onları, dünyevî debdebe içinde bekleyenler hep yanılmış ve hep inkisar-ı hayale uğramışlardır.”((M. Fethullah Gülen, // Çağ ve Nesil (Çağ ve Nesil-1)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 34.)) * “**Hakikat yolcusu**, [[cile|çile]] ile günahlardan arınır; onunla saflaşır ve onunla özüne erer. Çilenin olmadığı yerde ne olgunlaşmadan ne de ruhla bütünleşmeden bahsedilemez.”((M. Fethullah Gülen, //Buhranlar Anaforunda İnsan (Çağ ve Nesil-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 14.)) * [[cile|Çile]], **hakikat erinin**, her köşe başında sarmaş-dolaş olacağı acı; fakat vefalı yoldaşıdır. Upuzun yollar onunla yeknesaklıktan kurtulur. [[hayat|Hayat]], onunla aydınlığa kavuşur ve kişi ancak onunla yaşamanın zevk ve şuuruna erer. Çilesiz [[hayat|hayat]] monoton, o olmadan yürünen yollar renksiz ve bıktırıcı ve bu yolların garip yolcuları da yaşamadan bezmiş talihsizlerdir.”((A.g.e. s. 14.)) * “[[ilim|İlim]], [[irfan|irfan]], [[fikih|fıkıh]], [[felsefe|felsefe]], sebeplerin ruhunu kavrama, eşyanın perde önü ve perde arkasına ıttıla, [[kainat|kâinat]] kitabı ve [[din|dinin]] özündeki fayda, [[maslahat|maslahat]] ve gayelere vukuf gibi pek çok mânâlara gelen [[hikmet|hikmet]]; **hakikat** ulemasınca, daha çok faydalı [[ilim|ilim]] ve salih amel beraberliği şeklinde yorumlanmıştır ki bunlardan biri diğerinin iradî sonucu, beriki de bir kısım yeni mevhibelerin başlangıcı ve mukaddimesidir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 237.)) * Tekvinî emirlerin doğru okunması, doğru düşüncelerin ve doğru tespitlerin ortaya konulabilmesi, önceki nesillerden miras alınan [[ilim|ilmin]] daha ileriye götürülmesi, [[ilim|ilim]] ve araştırma adına yeni ufuklar açılması, arkadan gelenlere daha derin düşünme ortamının hazırlanması adına verilecek maddî-manevî desteğin yeri çok önemlidir. İdeolojilere, sekülerizme, egoizmaya ipotek edilmiş düşüncelerle bir yere varılamaz. Önemli olan, bir taraftan insanlara yüce bir mefkûre verebilmek, diğer yandan da onlara her tür desteği sağlayabilmektir. Şayet siz bu konuda uygun ortamlar hazırlar ve üzerinize düşen sorumlulukları yerine getirirseniz, seviyeli, kaliteli ve donanımlı [[insan|insanlar]] zuhur eder. Aksi takdirde **hakikat** aşığı [[ilim|ilim]] adamları yetiştiremez ve yerimizde saymaya devam ederiz.”((M. Fethullah Gülen, [[https://www.herkul.org/kirik-testi/hakikat-asigi-ilim-adamlari-yetistirme/|“Hakikat Aşığı İlim Adamları Yetiştirme”]], Kırık Testi, 7 Şubat 2021.)) * “... şu bahtiyar ise **hakikati** görür –**hakikat** ise güzeldir– hakikatin [[husun|hüsnünü]] derk etmekle, **hakikat** sahibinin kemâline [[hurmet|hürmet]] eder. Rahmetine müstehak olur.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 38.)) * “... [[mahiyet|mahiyet]]-i [[insan|insaniyedeki]] [[merak|merak]] ve taleb-i **hakikat** cihetinden gelen nihayetsiz ıztıraptan kurtaracak, yalnız tevhid-i Hâlık ve marifet-i İlâhiyedir.”((A.g.e. s. 721.)) * “Edebiyatta vardır üç meydan-ı cevelân; onlar içinde gezer, haricine çıkamaz: Ya [[ask|aşkla]] [[husun|hüsündür]], ya hamaset ve şehamet, ya tasvir-i **hakikat**.”((A.g.e. s. 804.)) * “[[hak|Hak]] ve **hakikat** inhisar altına alınmaz! [[iman|İman]] ve Kur’ân nasıl inhisar altına alınabilir! Siz [[dunya|dünyanızın]] usûlünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat hakâik-i imaniye ve esâsât-ı Kur’âniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde [[dunya|dünya]] muamelâtı suretine sokulmaz; belki bir [[mevhibe|mevhibe]]-i ilâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzûzât-ı nefsâniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 73.)) * “Eğer denilse: Hadiste اِخْتِلاَفُ اُمَّتِى رَحْمَةٌ denilmiş. [[ihtilaf|İhtilâf]] ise, tarafgirliği iktiza ediyor. Hem tarafgirlik marazı, mazlum avâmı zâlim havassın şerrinden kurtarıyor. Çünkü bir kasabanın ve bir köyün havassı ittifak etseler, mazlum avâmı ezerler. Tarafgirlik olsa, mazlum bir tarafa ilticâ eder, kendisini kurtarır. Hem tesâdüm-ü efkârdan ve tehâlüf-ü ukûlden **hakikat** tamamıyla tezahür eder. * Elcevap: Birinci suâle deriz ki: Hadisteki [[ihtilaf|ihtilâf]] ise, müsbet [[ihtilaf|ihtilâftır]]. Yani, her biri kendi mesleğinin tamir ve revâcına sa’yeder. Başkasının tahrip ve ibtâline değil, belki tekmil ve ıslahına çalışır. Amma menfî [[ihtilaf|ihtilâf]] ise ki; garazkârâne, adâvetkârâne birbirinin tahribine çalışmaktır.. hadisin nazarında merduttur. Çünkü birbiriyle boğuşanlar, müsbet hareket edemezler.”((A.g.e. s. 303.)) * “... bu [[kainat|kâinatta]] [[hayir|hayır]]-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-bürûdet, güzellik-çirkinlik, [[hidayet|hidayet]]-[[dalalet|dalâlet]] birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi, pek büyük bir [[hikmet|hikmet]] içindir. Çünkü şer olmazsa [[hayir|hayır]] bilinmez. Elem olmazsa lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. Soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlik ile [[husun|hüsnün]] tek bir **hakikati**, bin **hakikat** ve binler çeşit [[husun|hüsün]] mertebeleri vücûd bulur. Cehennemsiz cennetin pek çok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyasen her şey, bir cihette zıddıyla bilinebilir ve birtek **hakikati**, sümbül verip çok **hakikatler** olur.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 219.)) * “**Hakâik** ve garâibi [[kesif|keşif]] için [[insan|insanlarda]] öyle bir [[sevk|şevk]], öyle bir [[merak|merak]] vardır ki garip bir **hakikati** keşif yolunda canlarını, mallarını feda ediyorlar.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 22.)) * “Vicdanın ziyası, ulûm-u [[din|diniyedir]]. [[akil|Aklın]] nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla **hakikat** tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit; birincisinde taassub, ikincisinde hile, şübhe tevellüd eder.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Münâzarât //, İstanbul: Ensar Neşriyat, 2007, s. 86.)) * “... yüksek ehl-i **hakikat** dahi, mârifet ve tasavvur değil, belki ondan çok âlî ve kıymetli olan [[iman|iman]] ve tasdikte, iki cadde ile hareket etmişler. * Biri: Kitab-ı [[kainat|kâinatı]] mütalâa ile, Âyetü’l-Kübrâ ve Hizbü’n-Nuriye ve Hülâsatü’l-Hülâsa gibi [[afak|âfâka]] bakmaktır. * Diğeri: Ve en kuvvetli ve [[hakkal_yakin|hakkalyakîn]] derecesinde vicdanî ve hissî, bir derece şuhudî olan **hakikat**-i [[insan|insaniye]] haritasını ve [[enaniyet|enâniyet]]-i beşeriye fihristesini ve [[mahiyet|mahiyet]]-i nefsiyesini mütâlaa ile, [[iman|imanın]] şüphesiz ve vesvesesiz mertebesine çıkmaktır ki, sırr-ı [[akrebiyet|akrebiyete]] ve veraset-i Nübüvvet’e bakar.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Emirdağ Lâhikası//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 136–137.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[hak|Hak]] * [[huviyet|Hüviyet]] * [[mahiyet|Mahiyet]] ===== Dipnotlar =====