====== Hâl ====== * “**Hâl**; insanın kendi derinliklerinde ötelerden gelen esintilerle yaşaması ve kalb ufkunda cereyan eden gece-gündüz, sabah-akşam farklılığının duyulup hissedilmesidir. Onu insanın cehd ve gayreti olmadan, insan kalbini saran sevinç-hüzün, [[kabz|kabz]]-[[bast|bast]] şeklinde anlayanlar, bu oluş ve sezişin devam ve istikrarına ‘[[makam|makam]]’, onun zeval bulup gitmesine de ‘nefsanîlik’ demişlerdir. * Bu itibarla, ‘**hâl**’e, bir ilâhî [[mevhibe|mevhibe]] ve gönül yamaçlarının ‘üns’ esintileri, ‘[[makam|makam]]’a da insan [[irade|irade]] ve [[azim|azminin]] bu nefehâtı soluklayıp benliğine mâl ederek ikinci bir fıtrata ulaşması diyebiliriz.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 69.)) * “**Hâl**, Mutlak İrade’nin muradına uygun vakitlerde ara ara gelen tecellîler, bu tecellîlerin yayılma sahası kalb ufku, avlayıp bir kalıba ifrağ eden de [[his|his]] ve [[suur|şuurdur]]. Bu itibarla [[makam|makama]], dalgaları dinmiş, istikrara ulaşmış bir pâye nazarıyla bakılmasına karşılık; **hâl**, yüksek takdirlere bağlı gel-gitlerin ağında, her zuhur bir evvelkisinden ayrı ve farklı kareler içinde, sürekli belirip-kaybolan ve tıpkı güneşten gelen değişik boy ve renklerdeki dalga paketlerine benzetilebilir.”((A.g.e. s. 70.)) * Tasavvufta belli işaret kristalleri sayılan ‘**hâl**’ ve ‘[[makam|makam]]’ [[riza|rıza]] ve [[muhabbet|muhabbet]] yörüngeli Hak yolculuğunda, riyazâtla ulaşılan ve duyulan bir kısım ukbâ buudlu televvünlere ve televvünler ötesi tariflere sığmayan [[zevk-i_ruhani|zevk-i ruhanî]] havuzlarıdır. Bu havuzlara ulaşabilme ve onlarda ruhun muhabbet ve rıza kanatlı ferah-fezâ dünyasını duyma, yaşama hep riyâzetin kolları arasında, nefsin terbiyesi ve ruhun tehzibi vadilerinde gerçekleşir.”((A.g.e. s. 219.)) * “**Hâlin**, hak yolcusunun [[ilim|ilim]] ve idrakini bastırması, vecdin onun takatini aşması, keşfin himmetin üstüne çıkması durumunda [[salik|sâlik]] yer yer ‘dehşet’ soluklar. Kur’ân okunurken, namaz kılınırken hudû ve huşû esas olmakla beraber, insanın iradesini aşan feveranla hudû ve huşûun delinmesi.. aşırı vecd u mevâcidin sâlikte, temkin ve muvazene keyfiyetini sarsmasından kalbin mânevî aritmiye girmesi, Hakk’ı talebin her zaman [[sadakat|sadakat]] ve vefa istemesine karşılık, şuhûdun cazibesiyle, sâlikin aceleciliğe düşmesi.. gibi hususlar buna birer misal teşkil edebilirler.”((A.g.e. s. 248–249.)) * “[[sekir|Sekir]] bir **hâl** ise, [[sahv|sahv]] bir [[makam|makamdır]] ve sekre göre daha objektif, daha sıhhatli ve daha istikametli bir [[makam|makamdır]]. [[sekir|Sekir]], sübjektif Hak mülâhazasına istinad etmesine karşılık [[sahv|sahv]], isimleriyle malum, sıfatlarıyla muhat, nâ kabil-i idrak Zât-ı Ecell ü A’lâ mülâhazasına dayanmaktadır. Diğer bir tabirle sekir, infisal televvünlü, [[sahv|sahv]] ise ittisal edalıdır. İlkinde az-çok ‘[[fena_fillah|fenâ fillâh]]’ işareti, ikincisinde de ‘[[beka_billah|bekâ billâh]]’ remzi sezilir. O’nun bekâsıyla bir [[beka_billah|bekâ billâh]] ki, böyle bir **hâl**, ‘[[beka_billah|bekâ billâh]]- maallah’ sözcükleriyle ifade edilir.”((A.g.e. s. 324.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[makam|Makam]] ===== Dipnotlar =====