====== Hayır ====== * “**Hayr**-ı mutlaktan **hayır** gelir. Cemîl-i Mutlak’tan güzellik gelir. Hakîm-i mutlaktan [[abes|abes]] bir şey gelmez.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 89.)) * “... ey [[insan|insan]]! Sende iki cihet var. Birisi: İcad ve vücûd ve **hayır** ve müsbet ve fiil cihetidir. Diğeri: Tahrip, [[adem|adem]], şer, nefy, infial cihetidir.”((A.g.e. s. 341.)) * “İşte bak, âlem-i insaniyette zaman-ı Âdem’den şimdiye kadar iki cereyan-ı azîm, iki silsile-i efkâr, her tarafta ve her tabaka-yı insaniyede dal budak salmış iki şecere-i azîme hükmünde –biri, **silsile-i nübüvvet** ve diyanet; diğeri, [[silsile-i_felsefe|silsile-i felsefe]] ve hikmet– gelmiş, gidiyor. Her ne vakit o iki silsile imtizaç ve ittihat etmiş ise; yani [[silsile-i_felsefe|silsile-i felsefe]], [[silsile-i_nubuvvet|silsile-i diyanete]] dehâlet edip itâat ederek hizmet etmiş ise; âlem-i insaniyet parlak bir surette bir saadet, bir hayat-ı içtimâiye geçirmiştir. Ne vakit ayrı gitmişler ise; bütün **hayır** ve nur, [[silsile-i_nubuvvet|silsile-i nübüvvet]] ve diyanet etrafına toplanmış.. ve şerler ve [[dalalet|dalâletler]], [[silsile-i_felsefe|felsefe silsilesinin]] etrafına cemolmuştur.((A.g.e. s. 586–587.)) * “[[adem|Adem]], şerr-i mahz ve vücud **hayr**-ı mahz olduğunu, ehl-i tahkik ve ashâb-ı [[kesif|keşif]] ittifak etmişler. Evet ekseriyet-i mutlaka ile hayır ve mehâsin ve kemâlât, vücuda istinâd eder ve ona râcî olur. Sûreten menfî ve ademî de olsa, esası sübûtîdir ve vücûdîdir. [[dalalet|Dalâlet]] ve şer ve [[musibet|musîbetler]] ve mâsiyetler ve belâlar gibi bütün çirkinliklerin esası, mâyesi ademdir, nefiydir. Onlardaki fenâlık ve çirkinlik, ademden geliyor. Çendan sûret-i zâhirîde müsbet ve vücûdî de görünseler, esası ademdir, nefiydir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 92.)) * “... bu kâinatta **hayır**-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-bürûdet, güzellik-çirkinlik, [[hidayet|hidayet]]-[[dalalet|dalâlet]] birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi, pek büyük bir [[hikmet|hikmet]] içindir. Çünkü şer olmazsa hayır bilinmez. Elem olmazsa lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. Soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlik ile [[husun|hüsnün]] tek bir [[hakikat|hakikati]], bin hakikat ve binler çeşit [[husun|hüsün]] mertebeleri vücûd bulur. Cehennemsiz cennetin pek çok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyasen her şey, bir cihette zıddıyla bilinebilir ve birtek hakikati, sümbül verip çok hakikatler olur.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 219.)) * “... insanın fiilleri kalbin, hissin temayülâtından çıkar. O temayülât, ruhun ihtisasatından ve ihtiyacatından gelir. Ruh ise, [[iman|iman]] nuru ile harekete gelir. **Hayır** ise yapar, şer ise kendini çekmeye çalışır. Daha [[kor_hissiyat|kör hisler]] onu yanlış yola sevk edip mağlûp etmez.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Hutbe-i Şamiye//, İstanbul: Envar Neşriyat, 2005, s. 36.)) * “[[hikmet|Hikmet]], Kur’ân’ın incelikleri ve sırları mânâsına gelir ki, bu, aynı zamanda Kur’ân’ın şerh ve izah ettiği kâinat kitabının da sırları ve incelikleri demektir. Bu gerçeğe Kur’ân: ‘[[allah|Allah]] **hikmeti** dilediğine verir; kime de **hikmet** verilirse, ona bol bol **hayır** verilmiş demektir.’ (Bakara, 2/269) âyetiyle işaret eder.((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 237–238.)) * “Mü’minin her davranışı ‘**hayır**’ yörüngelidir. O, herhangi bir [[musibet|musibete]] maruz kalsa sabreder; bu onun için **hayır** olur. Ve yine o, herhangi bir nimete erse, şükreder; bu da onun için **hayır** olur.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-2//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 209.)) * “... her sıkıntı ve tazyik bir [[insirah|inşiraha]] gebedir. Hadis diye rivayet edilen, fakat Sühreverdi’ye ait olduğu söylenen, ‘Karar kararabildiğin kadar, çünkü kararmanın son noktası aydınlığa açılmanın başlangıcıdır.’((Bkz.: el-Kudâî, Müsnedü’ş-Şihâb 1/436; ed-Deylemî, el-Müsned 1/426.)) sözü de bu hakikati ifade etmektedir. Ama bu, çekilen her sıkıntıdan sonra, mutlaka hep **hayır** doğacak demek de değildir. Çünkü **hayır**, **hayrı** hazırlayabilecek temiz ve nezih ruhların mevcudiyetine vâbestedir. Bir toplum, içinde **hayır** cereyanları olduğu hâlde tazyike maruz kalmaz ise, o toplumun önünde bir infilâk var demektir ve her infilâk da bir [[insirah|inşirahın]] müjdesidir.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-4//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 176.)) ===== Dipnotlar =====