====== Heves ====== * “Enes bin Malik hazretleri Rasulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: ‘Üç şey vardır [[insan|insanı]] helake sürükler; üç şey de vardır ki insan için vesîle-i necattır. İnsanın helakine sebep olan üç şeyden ilki artık karakter haline gelmiş cimrilik, ikincisi hep peşinde koşulan heva ve **heves**, üçüncüsü de kişinin kendini beğenmesidir. Bir kimsenin kurtulmasına vesile olabilecek üç şeyden birincisi gizli-açık her hâlükârda [[allah|Allah]] mehâbet ve mehâfeti içinde bulunmak, ikincisi fakirlikte de zenginlikte de ifrat ve tefritlere düşmeyip istikamet içinde olmak, sonuncusu da gazap anında da hoşnutluk anında da adaletten ayrılmamaktır.’”((Mecmaü’z-Zevâid, 1/90; Müsnedü’ş-Şihab,1/214; Feyzü’l-Kadîr, 3/307.)) * “Ebu’l-Kasım Cüneyd şöyle demiştir: ‘[[ihlas|İhlas]] [[allah|Allah]] Teâlâ ile kul arasında bir sırdır. Melek bilmediği için yazamaz, şeytan bilemediği için ifsat edemez, [[heva|hevâ]] ve **heves** de farkına varamadığı için saptıramaz.”(( Zafer Erginli, //Metinlerle Tasavvuf Terimleri Sözlüğü//, İstanbul: Kalem Yayınevi, 2006, s. 425.)) * “... [[medeniyet|medeniyet]]-i hâzıra, felsefesiyle [[hayat|hayat]]-ı içtimaiye-i beşeriyede nokta-yı istinadı ‘kuvvet’ kabul eder. Hedefi ‘menfaat’ bilir. Düstur-u [[hayat|hayatı]] ‘cidâl’ tanır. Cemaatlerin râbıtasını ‘unsuriyet ve menfî milliyet’ bilir. Gayesi, **hevesât**-ı nefsâniyeyi tatmin ve hâcât-ı beşeriyeyi tezyid etmek için bazı lehviyâttır. Hâlbuki kuvvetin şe’ni, tecâvüzdür.. menfaatin şe’ni, her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde boğuşmaktır.. düstur-u cidâlin şe’ni, çarpışmaktır.. unsuriyetin şe’ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan tecâvüzdür. İşte şu medeniyetin şu düsturlarındandır ki, bütün mehâsiniyle beraber beşerin yüzde ancak yirmisine bir nevi sûrî [[saadet|saadet]] verip seksenini rahatsızlığa, sefâlete atmıştır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 440.)) * “Lâkin [[saadet|saadet]] odur: Külle ola [[saadet|saadet]]. Lâakall ekseriyete olsa medâr-ı necât. Nev-i beşere rahmet nâzil olan şu Kur’ân, ancak kabul ediyor bir tarz-ı [[medeniyet|medeniyet]]. Umuma, ya eksere verirse bir [[saadet|saadet]]. Şimdiki tarz-ı hazır, **heves** serbest olmuştur, [[heva|hevâ]] da hür olmuştur, hayvanî bir [[hurriyet|hürriyet]].”((A.g.e. s. 777.)) * “Demek **heves**, [[heva|hevâ]], eğlence, sefâhetten memzuç olan şâşaa-yı medenî, bu dalâletten gelen şu müdhiş sıkıntıya bir yalancı merhem, uyutucu zehir-baz.”((A.g.e. s. 813.)) * “Bir zaman, evliya-i azîmeden, hem de [[nefs-i_emmare|nefs-i emmâreden]] kurtulanlardan bazı zevâtın, şiddetli [[mucahede|mücahede]]-i nefsiye ve nefs-i emmâreden şekvâlarını gördüm. Çok [[hayret|hayret]] ettim. Hayli zaman sonra, nefs-i emmârenin kendi desâisinden başka, daha şiddetli ve daha ziyade söz dinlemez ve daha ziyade ahlâk-ı seyyieyi idame eden **heves**, damar, âsab, tabiat ve hissiyat halitasından çıkan ve nefs-i emmârenin son tahassungâhı bulunan, bulunup nefs-i emmâreyi tezkiyeden sonra onun eski vazife-i seyyiesini gören ve mücahedeyi âhir ömre kadar devam ettiren bir mânevî nefs-i emmâreyi gördüm. Ve anladım ki, o mübarek zatlar, hakiki nefs-i emmâreden değil, belki mecazi bir nefs-i emmâreden şekvâ etmişler. Sonra gördüm ki, İmam-ı Rabbânî dahi bu mecazi nefs-i emmâreden haber veriyor.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Kastamonu Lâhikası//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 199.)) * “[[ask|Aşk]], mekânda mekânsızlığın, zamanda zamansızlığın en doğru şahididir. O, gökler ötesinden [[insan|insanın]] kalbine salınmış ateşten bir zincir, bu zincirle bend olmuş kimseler de, aşkın azat kabul etmez bendeleridir. Yansalar da, o zincirle bend olmuş olarak yanarlar ve öleceklerinde de yine aşk oltasında ölmeyi düşlerler. Onlar, aşksız yaşamayı ömürden saymaz; aşksız geçen günleri de, [[heva|hevâ]] ve **heves** rüzgârlarıyla savrulan hazan yaprakları gibi görürler.”((M. Fethullah Gülen, //Beyan//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 59.)) * “Bizde gevezelik ve ukalalık çok fazla! İş konuşmaya geldiğinde eşimizi dengimizi göstermek çok zor. Demagojiyle ikna edemeyeceğimiz insan yok. Fakat çoğu defa kendimizi anlatıyoruz. [[sahabe|Sahabe]] bizim bu halimizi görseydi, ‘Allah Allah! Bu insanlar ne konuşuyorlar böyle! Bu meseleleri bu kadar uzatmanın ne lüzumu var! Allah bes, baki **heves**!’ der ve halimize şaşırırlardı. İlle de onlarla kendimizi mukayese edeceksek şöyle diyebiliriz; bir tarafta tabanın tali’siz insanları, diğer yanda tavanın mümtaz sîmâları.”((M. Fethullah Gülen, [[https://herkul.org/kirik-testi/iman-ve-izdirap/|“İman ve Izdırap”]], Herkul, 25 Temmuz 2021.)) * “Benlik uğrunda, [[heva|hevâ]] ve **heves** peşinde ömür tüketen kabiliyetli insanları görünce insan bir ‘keşke’ çekmekten kendini alamıyor: Keşke kapasitesi yüksek, aklı farklı meselelere eren, problem çözme yeteneği olan, cesur ve atılgan insanlar, bu güç ve potansiyellerini kendilerini ispat etmeye, şuna buna itiraz etmeye kullanacaklarına [[din|din]]-i mübin-i İslâm’ı i’lâ etme, milli kültürümüzü anlatma yolunda kullansalardı. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine bahşettiği kabiliyetleri, içinde bulunduğu heyetle uyumlu hâlde, yüce bir mefkûre istikametinde kullanabilen cins dimağlar pek çok yararlı iş ve faaliyete vesile olabilirler.”((M. Fethullah Gülen, //Buhranlı Günler ve Ümit Atlasımız (Kırık Testi-14)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2015, s. 238.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[heva|Hevâ]] ===== Dipnotlar =====