====== Hidayet ====== * “Ey bizim Kerîm Rabbimiz, bize **hidâyet** verdikten sonra kalblerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan Vehhab sensin Sen!” (Âl-i İmran, 3/8). * “Bütün dinlere üstün kılmak için Resûlünü **hidâyet** ve hak [[din|dinle]] gönderen O’dur. Buna şahit olarak [[allah|Allah]] yeter.” (Fetih, 48/28). * “Eğer **hidâyet**-i ilâhiye yetişse, [[iman|iman]] [[kalb|kalbine]] girse, nefsin firavuniyeti kırılsa, Kitabullah’ı dinlese, o vâkıada ikinci hâlime benzeyecek. O vakit, birden [[kainat|kâinat]] bir gündüz rengini alır; nur-u ilâhî ile dolar.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 334.)) * “Ekseriyet-i mutlaka ile [[dalalet|dalâlet]] ve şer, menfîdir ve tahriptir ve [[adem|ademîdir]] ve bozmaktır. Ve ekseriyet-i mutlaka ile **hidâyet** ve hayır, müsbettir ve vücûdîdir ve imar ve tâmirdir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 89.)) * “... **hidâyet** ve [[dalalet|dalâlette]] insanların dereceleri mütefavittir. [[gaflet|Gafletin]] mertebeleri muhteliftir. Herkes her mertebede bu [[hakikat|hakikati]] tamamıyla hissedemez. Çünkü [[gaflet|gaflet]], [[his|hissi]] iptâl ediyor. Ve bu zamanda öyle bir derecede [[iptal-i-his|iptâl-i hissetmiş]] ki, bu elîm elemin acısını ehl-i medeniyet hissetmiyorlar. Fakat hassasiyet-i ilmiyenin tezâyüdüyle ve her günde otuz bin cenazeyi gösteren mevtin ikazatıyla o gaflet perdesi parçalanıyor.”((A.g.e. s. 149.)) * “[[dalalet|Dalâlet]] yolunda nihâyetsiz müşkülât var, **hidayet** ve vahdet yolunda nihâyetsiz sühûlet var.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 15.)) * “... bu [[kainat|kâinatta]] hayır-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-bürûdet, güzellik-çirkinlik, **hidayet**-[[dalalet|dalâlet]] birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi, pek büyük bir [[hikmet|hikmet]] içindir. Çünkü şer olmazsa [[hayir|hayır]] bilinmez. Elem olmazsa lezzet anlaşılmaz. zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. Soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlik ile [[husun|hüsnün]] tek bir [[hakikat|hakikati]], bin hakikat ve binler çeşit [[husun|hüsün]] mertebeleri vücûd bulur. Cehennemsiz cennetin pek çok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyasen her şey, bir cihette zıddıyla bilinebilir ve birtek hakikati, sümbül verip çok hakikatler olur.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 219.)) * “Hanzalenin çekirdeğinde hanzale ağacı mündemiç ve dahil olduğu gibi [[cehennem|cehennemin]] de [[kufur|küfür]] ve [[dalalet|dalâlet]] tohumunda müstetir bulunduğunu, şuhûdî bir yakîn ile müşahede ettim. Ve keza nasıl ki hurmanın çekirdeği, hurma ağacına hâmiledir. Aynen öyle de, [[iman|iman]] habbesinde de [[cennet|cennetin]] mevcut olduğunu [[hads|hads]]-i kat’î ile gördüm. Çünkü o çekirdeklerin ağaçlara tahavvül ve inkılâpları garip olmadığı gibi küfür ve [[dalalet|dalâlet]] manası da tâzib edici bir cehennemi, [[iman|iman]] ve **hidayet** de bir cenneti intaç edeceğinde istib’ad yoktur.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 192.)) * “[[marifetullah|Mârifetullah]] denilen kâbe-i kemâlâta giden minhacların en müstakîm ve en metini, Sahib-i Medine-i Münevvere’nin (aleyhissalâtü vesselâm) yaptığı tarik-i hadîd-i beyzâsıdır ki, ruh-u **hidayet** hükmünde olan Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm), avâlim-i gaybın mişkât ve zücâcesi hükmünde olan kalbinin mâkes ve tercümanı makamında olan lisân-ı sâdıkı, berâhîn-i Sâni’in en sâdık bir delil-i zîhayat ve bir [[huccet|hüccet]]-i nâtıka ve bir burhan-ı fasihtir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Muhâkemât//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 100.)) * “[[kuran|Kur’ân’la]] amel etmeye terettüp eden mükâfatların başında, sapıklıktan kurtulup, delillerin, [[burhan|burhanların]] ve hususî ilâhî inayetin diğer bir unvanı sayılan **hidayet** gelir.”((M. Fethullah Gülen, //Prizma-4//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 160.)) * “[[allah|Allah]], bizi yokluktan varlığa çıkarmış, var etmekle kalmayıp [[hayat|hayat]] ve [[suur|şuur]] ihsan etmiş, [[akil|akıl]] ve [[fikir|fikir]] vermiş ve aynı zamanda gönderdiği peygamberler ve indirdiği kitaplar vasıtasıyla bize **hidayet** yollarını göstermiştir. Yani O, bir taraftan bizden kulluk vazifemizi yerine getirmemizi talep ederken, diğer yandan da kendisiyle münasebetlerimizi doğru tesis edebilmemiz adına gerekli olan şeyleri lütfetmiştir. [[insan|İnsanın]] bütün bunlara rağmen inhiraf etmesi, [[fisk|fısk]] u [[fucur|fücura]] girmesi, münkeratı irtikâp etmesi ve böylece doğuştan gelen temiz [[fitrat|fıtratına]] toz kondurması gayretullaha dokunan bir husustur. Çünkü [[allah|Allah]], insana pek çok nimet ihsan etmiş, doğru yolu göstermiş, onun elinde bir mazeret bırakmamıştır.”((M. Fethullah Gülen, //Dert Musikisi (Kırık Testi-16)//, New Jersey: Süreyya Yayınları, 2019, s. 229.)) * “... ‘[[ilim|ilim]]’ ‘[[hal|hâl]]’den önce gelir. Zira ‘[[hal|hâl]]’ tamamen ilme tâbidir. Aslında ilim enbiyânın mirası, âlimler de bu peygamber terikesinin vârisleridirler... İlim, [[iman|imana]] önemli bir basamak, **hidayet** ve [[dalalet|dalâleti]], şüphe ve yakîni birbirinden ayıran esaslı bir mihenk ve [[insan|insanın]] insanî yanlarını ortaya çıkaran ilâhî bir sırdır.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 235.)) * “... her fiil [[allah|Allah]]’a râcîdir. Ona râcî olmayan hiçbir iş gösterilemez. [[dalalet|Dalâleti]], Mudill isminin iktizasıyla yaratan, **hidayeti**, Hâdi isminin tecellîsine bağlayan ancak [[allah|Allah]]’tır (celle celâluhu). Evet, ikisini veren de Hak’tır.”((M. Fethullah Gülen, //Asrın Getirdiği Tereddütler-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 161–162.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[dalalet|Dalalet]] ===== Dipnotlar =====