====== Hüccet ====== * “**Hüccet**: Kesin olsun, olmasın mutlak olarak delil anlamındadır.”((Ali ibn Muhammed es-Seyyid eş-Şerif Cürcani, //Tarifat: Arapça-Türkçe Terimler Sözlüğü//, tercüme ve şerh: Arif Erkan, İstanbul: Bahar Yayınları, 1997, s. 52.)) * “**Hüccet**, kendisiyle, davanın doğruluğuna delil getirilen şeydir.”((A.g.e. s. 83.)) * “Taklit: Başkasının sözünü, **hüccetsiz** ve delilsiz kabul etmekten ibarettir.”((A.g.e. s. 64.)) * “Ehl-i [[hak|Hak]]: **Hüccetler** ve burhanlarla kendilerini Rableri katında hak olana izafe eden kimselerdir. Yani Ehl-i Sünnet ve Cemaat’tır.”((A.g.e. s. 46.)) * “Adem-i rü’yet, adem-i vücuda delâlet etmez. Görünmemek, olmamaya **hüccet** olamaz.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 553.)) * “... telâkkiyat-ı âmme ve kabul-ü ümmet, bir nevi **hüccet** hükmüne geçer.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 133.)) * “... bu ehemmiyetsiz, zâil, fânî tavırlarda bu derece kusursuz, galatsız hafîziyet cilvesi bir **hüccet**-i katıa dır ki; ebedî tesiri ve azîm ehemmiyeti bulunan [[emanet|emanet]]-i kübrâ hamelesi ve arzın halifesi olan insanların ef’âl ve âsâr ve akvâlleri ve hasenât ve seyyiâtları, kemâl-i dikkatle muhafaza edilir ve muhasebesi görülecek.”((A.g.e. s. 172.)) * “... [[muhabbet|muhabbet]], mahbubunda bahaneler aramaz ve kusurlarını görmek istemez. Ve kemâline delâlet eden zayıf emâreleri, kavî **hüccetler** hükmünde görür. Daima mahbubuna taraftardır.”((A.g.e. s. 506.)) * “Hâlık-ı âlem’i bize tarif ve ilân eden [[delil|deliller]] ve [[burhan|burhanlar]], lâyüad ve lâyuhsâdır. O delillerin en büyükleri üçtür: * Birincisi: Bazı [[ayet|âyetlerini]] gördüğün, işittiğin şu ‘kitab-ı kebîr-i [[kainat|kâinat]]’tır. * İkincisi: Bu kitabın âyetü’l-kübrâsı ve divan-ı nübüvvetin hâtemi ve künûz-u mahfiyenin miftahı olan Hazreti Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm)’dır. * Üçüncüsü: Kitab-ı âlemin tefsiri ve mahlûkâta karşı Allah’ın **hücceti** olan Kur’ân’dır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 16.)) * “[[marifetullah|Mârifetullah]] denilen kâbe-i kemâlâta giden minhacların en müstakîm ve en metini, Sahib-i Medine-i Münevvere’nin (aleyhissalâtü vesselâm) yaptığı tarik-i hadîd-i beyzâsıdır ki, ruh-u [[hidayet|hidayet]] hükmünde olan Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm), avâlim-i gaybın mişkât ve zücâcesi hükmünde olan kalbinin mâkes ve tercümanı makamında olan lisân-ı sâdıkı, berâhîn-i Sâni’in en sâdık bir delil-i zîhayat ve bir **hüccet**-i nâtıka ve bir burhan-ı fasihtir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Muhâkemât//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 100.)) * “[[ilham|İlham]], i’lâma göre bâtınî bir bildirme olup, [[feyiz|feyiz]] yoluyla kalbe ilka edilen [[ilim|ilim]] ve [[irfan|irfan]] demektir ki, şer’-i şerifte **hüccet** ve delil sayılmadığı gibi ilzam ediciliği de söz konusu değildir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 530.)) * “Zaman önemli bir müfessirdir. Şartlara ve konjonktüre göre bazı hususların tevil ve tefsirinde o, bir ibre vazifesi görür. Diğer bir ifadeyle [[kuran|Kitap]] ve [[sunnet|Sünnet]]’te bazı alanlar [[ictihat|içtihat]] ve istinbata [[emanet|emanet]] edilmiş, tevil ve tefsiri de zaman müftüsüne bırakılmıştır. Fakat içinde bulundukları zaman ve şartlara göre, bu tür hususları yorumlayacak insanların, öncelikle ele aldıkları mevzular hakkında Kitap ve [[sunnet|Sünnet]]’in sarih bir beyanı olup olmadığını bilmeleri, araştırıp tetkik etmeleri gerekir. Çünkü Kur’ân-ı Kerim veya [[sunnet|Sünnet]]-i Sahiha’da yer alan nassların aksine bir şey söylenemez. Aynı şekilde aslî delilleriyle meseleleri tespit edip değerlendiren müctehidîn-i izamın bir mevzuda [[icma|icmâı]] vaki olmuşsa bunun aksine bir yorum da kabul edilemez. Her ne kadar bazıları [[icma|icmâın]] bir **hüccet** olmadığını iddia etse de, o, ‘Ümmetim, [[dalalet|dalâlet]] üzerinde ittifak etmez.’ (İbn Mâce, Fiten, 8.)), ‘[[allah|Allah]]’ın inayet ve kudreti cemaatle beraberdir.’((Tirmizî, Fiten, 7.)) ve ‘Allah’tan, ümmetimin sapıklıkta içtima etmemesini istedim, O da bu isteğimi kabul buyurdu.’((Ahmed ibn Hanbel, el-Müsned 6/396)) gibi nurlu beyanlarda görüldüğü üzere oldukça güçlü bir **hüccettir**. Ayrıca [[kalb|kalbi]], [[ruh|ruhu]], [[akil|aklı]], [[vicdan|vicdanı]], havass-ı zahire ve batınesi selim olan insanların garazsız, ivazsız, bir mevzuda ittifak etmeleri aklen, [[icma|icmâın]] **hüccet** oluşuna çok önemli bir delildir.”((M. Fethullah Gülen, //Mefkûre Yolculuğu (Kırık Testi-13)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 155.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[ayet|Âyet]] * [[burhan|Burhan]] * [[delil|Delil]] * [[isaret|İşaret]] ===== Dipnotlar =====