====== Huzur ====== * Hazır olmak, sükûnet.((Selami Şimşek, //Tasavvuf Edebiyatı Terimleri Sözlüğü//, İstanbul, Litera Yayıncılık, 2017, s. 167.)) * Vahdet [[makam|makâmı]].((Irâkî, //Istılâhatu’s-Sûfiyye//, 6b.)) * Hâlis [[ibadet|ibadet]] neticesinde hâsıl olan gönül ferahlığı.((Konevî, //Şerh-i Dîvân-ı Hâfız//, 13.)) * “İç rahatlığı, [[hal|hâlinden]] memnun olup gönlünde rahatlık duyma, kendini rahat ve memnun hissetme durumu. Önemli bir [[makam|makamın]] veya kişinin var olduğu, bulunduğu yer, o [[makam|makam]] veya şahsın önü, katı, yanı.”(([[http://www.lugatim.com/s/huzur|“Huzur”, Kubbealtı Lugatı]].)) * “**Huzur** kulun kalbine gelen şeye dair özel bir [[dikkat|dikkat]] demektir. Böylece kul o şey ile hazır [onun [[suur|şuurunda]]] olur. Bu esnada [[dikkat|dikkatin]] yöneldiği şeyin dışındaki her şeyden habersiz kalmak gerekir [[[gaybet|gaybet]]]. (**Huzur**, [[gaybet|gaybet]] hâlinin zıddıdır.)”((Suad el-Hakim, //İbnü’l Arabî Sözlüğü//, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2005, s. 305.)) * “Biliniz ki kalbler ancak, [[allah|Allah’ın]] zikriyle **huzura** erer.” (Ra’d, 13/28). * “[[edep|Edeb]]; [[tasavvuf|tasavvuf]] yolunun yolcususun, her an; uyurken, uyanıkken, kendisine kendisinden daha yakın olan Rabbinin **huzurunda** bulunduğunu hatırlaması, bütün hareketlerini, sözlerini [[edep|edebe]] uygun olarak yapması ve söylemesidir.”((Ali ibn Muhammed es-Seyyid eş-Şerif Cürcani, //Tarifat: Arapça-Türkçe Terimler Sözlüğü//, tercüme ve şerh: Arif Erkan, İstanbul: Bahar Yayınları, 1997, s. 35.)) * “[[tevbe|Tevbe]], kulun Cenab-ı Rabbin **huzuruna** kendisiyle girdiği ilk şeydir.”((A.g.e. s. 47.)) * “Mükaşefe, beyan ile nitelenmeyen **huzurdur**.”((A.g.e. s. 221.)) * “**Huzur**, [[kalb|kalbin]] gözünden [[gayb|gaib]] olan şeyi yakin berraklığıyla sanki hazırmış gibi görmesidir. Her ne kadar O, kuldan gaib olsa da kulun, kendisini O’nun **huzurunda** hissetmesidir.”((Ebu Nasr Serrac et-Tusi, //Kitabü’l-Luma’//, nşr. Abdülhalim Mahmud-Taha Abdülbaki Sürur, Bağdat 1960; //El-Luma’ İslam Tasavvufu//, trc. Hasan Kamil Yılmaz, İstanbul: Altınoluk, 1996, s. 416.)) * “‘Falan hazırdır’ cümlesinin [[mana|mânâsı]], ‘[[kalb|Kalbi]] ile Rabbinin **huzurundadır**, O’ndan gafil değildir, O’nu ihmal etmiş değildir, aksine daima O’nu zikretmektedir’ demektir.”((Ebu’l-Kasım Abdülkerim b. Hevazin el-Kuşeyri, //Er-Risaletü’l-Kuşeyriyye fi İlmi’t-Tasavvuf//, Mısır, 1379/1959; //Tasavvuf İlmine Dair Kuşeyri Risalesi//, haz. Süleyman Uludağ, İstanbul: Dergah Yayınları, 1991, s. 41.)) * “Ey bizi nimetleriyle perverde eden Sultânımız! Bize gösterdiğin nümûnelerin ve gölgelerin asıllarını, menbâlarını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celbet. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi **huzuruna** al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın lezîz nimetlerini orada yedir. Bizi zevâl ve teb’îd ile ta’zîb etme. Sana müştâk ve müteşekkir şu mutî raiyyetini başıboş bırakıp îdam etme.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 55.)) * “... emr-i kün feyekûn’e mâlik, güneşler ve yıldızlar emirber nefer hükmünde olan Zât-ı Zülcelâl, her şeye her şeyden daha ziyâde yakın olduğu hâlde her şey O’ndan nihayetsiz uzaktır. O’nun **huzur-u kibriyâsına** perdesiz girmek istenilse zulmânî ve nûrânî, yâni maddî ve ekvânî ve esmâî ve sıfâtî yetmiş binler hicaptan geçmek, her ismin binler hususî ve küllî derecât-ı tecellisinden çıkmak, gayet yüksek tabakât-ı sıfatında mürûr edip tâ ism-i âzamına mazhar olan [[ars|Arş-ı Âzam]]’ına urûç etmek; eğer cezb ve lütfu olmazsa, binler seneler çalışmak ve sülûk etmek lâzım gelir.”((A.g.e. s. 212.)) * “Bir nevi mi’râc hükmünde olan namazın hakikati ... mahz-ı rahmet olarak Zât-ı Celîl-i Zülcemâl ve Mâbud-u Cemîl-i Zülcelâl’in **huzuruna** kabulündür.”((A.g.e. s. 213.)) * “Cenâb-ı Hak; Hakîm-i Mutlak, hazır, nâzır olduğu için abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, **huzuruyla** ve cevabıyla ünsiyete çevirir.”((A.g.e. s. 338.)) * “Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen ve her bir dakikayı ömrünü bir ömür kadar faydalı görmek istersen ve âdetini ibadete ve gafletini **huzura** kalbetmeyi seversen, [[sunnet|sünnet]]-i seniyyeye ittiba et.”((A.g.e. s. 387.)) * “... hiçbir şey O’ndan gizlenmesi kabil değildir. Perdesiz, güneşe karşı zemin yüzündeki eşya, güneşi görmemesi kabil olmadığı gibi o Alîm-i Zülcelâl’in nur-u ilmine karşı eşyanın gizlenmesi, bin derece daha gayr-i kabildir, muhâldir. Çünkü **huzur** var. Yani, her şey daire-i nazarındadır ve mukabildir ve daire-i şuhûdundadır ve her şeye nüfuzu var.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 274.)) * “[[iman|Îmân]]-ı tahkikînin kuvvetiyle ve mârifet-i Sâni’i netice veren masnûâttaki [[tefekkur|tefekkür]]-ü îmânîden gelen lemeât ile bir nevi **huzur** kazanıp Hâlık-ı Rahîm’in hâzır nâzır olduğunu düşünüp O’ndan başkasının teveccühünü aramayarak, **huzurunda** başkalarına bakmak, medet aramak o **huzurun** edebine muhâlif olduğunu düşünmek ile o [[riya|riyâdan]] kurtulup [[ihlas|ihlâsı]] kazanır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 205.)) * “[[din|Din]], güzel huylar adına açılmış en [[feyiz|feyizli]], en bereketli bir mekteptir. Bu yüce mektebin talebeleri de, yediden yetmişe bütün insanlardır. Bu mektebe intisap eden herkes böyle bir intisapla er-geç **huzura**, emniyete ve itminana erer. Dışarıda kalanlar ise, özleri dahil, zamanla her şeylerini kaybederler.”((M. Fethullah Gülen, //Ölçü veya Yoldaki Işıklar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 30.)) * “Genişleme, yayılma, içte derinleşme ve kendi tabiatını aşma [[mana|mânâlarına]] gelen [[inbisat|inbisat]]; erbâbınca, şer’î hudutlar çerçevesinde, gönlün herkese açılması, tatlı dil ve güler yüzle hoşnut edilebilecek herkesin hoşnut edilmesi.. ve [[allah|Allah’la]] münasebet açısından da [[havf|havf]] ü [[reca|recâ]] halitası bir hâletin, [[insan|insan]] benliğine hükmetmesinden ibarettir ki, bu seviyeye ulaşan [[kalb|kalbler]], **huzurda** bulunmanın heybetiyle soluklarını yutar, **huzur** esintilerinin neşe ve sevinciyle de dışarıya çıkarırlar.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 164.)) * “... herkesin zikri, zikredilenin onun duyguları üzerinde tesiri ölçüsündedir ki; sofîler buna ‘müşâhede’ veya ‘**huzur-u kalb**’ derler. Bazıları, Cenâb-ı Hakk’ı anarak bir sırlı yol ile kalbinde O’na ulaşır. Bazıları da [[vicdan|vicdanlarında]] O’nu ‘kenzen’ bilir ve derûnlarındaki nokta-i istinat ve nokta-i istimdat sayesinde sürekli maiyyette olur.”((A.g.e. s. 179–180.)) * “Sekîneye mazhar bu âhenk ve **huzur insanı**, davranışları itibarıyla vakur, emniyet telkin edici, inandırıcı ve ciddî; iç âlemi itibarıyla ve [[allah|Allah’la]] münasebetleri açısından da temkinli, dikkatli; benlik, çolpalık ve şatahat düşüncesinden uzak ve bir kısım laubalice hezeyanlara karşı da hep kapalıdır. Her [[varidat|vâridât]] ve her [[insirah|inşirah]] veren esintiyi O’ndan bilir, edep ve şükranla iki büklüm olur, her huzursuzluk ve tatminsizliği de mahiyetindeki boşluklarla irtibatlandırır, kendini sorgular ve nefsiyle hesaplaşır.”((A.g.e. s. 188.)) * “[[gaybet|Gaybetin]] **huzura**, **huzurun** da tam gaybete çevrilmesi, sâlikin, O’nun Zât’ının nurlarından başka her şeye karşı bütün bütün kapanmasıyla gerçekleşir ki böyle bir durumda [[hak_yolcusu|hak yolcusu]], sadece O’nu duyma, O’nu düşünme, O’nun tasavvurlar üstü mülâhazasıyla oturup-kalkma ve O’na tahsis-i nazar etme suretiyle, bir taraftan hakikî **huzuru** idrak ederken, diğer taraftan da [[esya_ve_hadiseler|eşya ve hâdiseleri]] tamamen göremez ve duyamaz hâle gelir.”((A.g.e. s. 287–288.)) * “**Huzur**, bazen şuhûdun müradifi (eş anlamlısı) olarak da kullanılır ki bununla bazen [[murakabe|murâkabe]], bazen müşâhede mânâsı kastedilir.”((A.g.e. s. 288.)) * “... sekirde gaybet, sahvda **huzur** vardır.”((A.g.e. s. 325.)) * “Her zaman Yüceler Yücesi O Zât’a tezellül göstererek iki büklüm ol; ol ve fevkalâde bir [[fakr|fakr]] u ibtihalle O’na yönel! Hem öyle bir yönel ki, bir gün sen o teveccühten vazgeçsen bile, [[kalb|kalbin]] kat’iyen sarsılmamalı ve yerinde kalakalmalıdır. İşte, hakikat erlerinin kendi aralarında **huzur** dedikleri de budur.. ve o Yüce Zât’ı zikirden maksat da bu olsa gerek.”((A.g.e. s. 403.)) * “Artık nefisleri adına yokluğa kanat açmış bu kimselerde ne telâş ne endişe ne gam ne de keder; ‘Dost’ der, Dost’la hemdem olur ve O’nun **huzuruyla** bütün huzursuzluklardan âzâde yaşarlar.”((A.g.e. s. 443.)) * “[[seyr-u-suluk|Seyr u sülûk]], [[salik|sâlikin]] [[talib|tâlibken]] kısmen duyduğu, [[murid|mürîd]] ufkunda televvünleriyle tanıştığı [[iman|iman]] ve islâm [[hakikat|hakikatlerini]], mahiyet-i nefsü’l-emriyelerine uygun bir kere de [[kesif|keşfen]] ve [[zevk|zevken]] tadıp duymanın, [[idrak|idrak]] edip anlamanın kalb ufku itibarıyla ayrı bir yoludur. Sözü edilip de çok defa ne olduğu bilinmeyen [[huzur|huzur]] dediğimiz [[iksir|iksir]] de kâse kâse işte bu yolda içilir.”((A.g.e. s. 698.)) * “**Huzur**, her ferdin [[vicdan|vicdanında]] [[allah|Allah’ı]] bulması, O’nunla maiyyete ermesi, her dem O’nunla dolması, coşması ve zamanla tamamen O’nun nuruna gark olmasıdır. Huzur, insanın kendisinden değildir. **Huzur**, bize O’ndan gelir. Bu da herkesin derecesine göre tecellî eder. **Huzurun** bir üst mertebesi, [[zevk-i_ruhani|zevk-i ruhanîdir]]. İkisinin birbirinden farklı olduğu noktalar vardır. [[zevk-i_ruhani|Zevk-i ruhanî]] ve **huzurda**, insanın hissettiği şeyler farklı farklıdır.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 62.)) ====== Huzur-u Daimî ====== * “Tevhid-i hakikîdir ki; her şey üstünde sikke-i kudretini ve hâtem-i rubûbiyetini ve nakş-ı kalemini görmekle doğrudan doğruya her şeyden O’nun nuruna karşı bir pencere açıp O’nun birliğine ve her şey O’nun dest-i kudretinden çıktığına ve ulûhiyetinde ve rubûbiyetinde ve mülkünde hiçbir veçhile, hiçbir şeriki ve muini olmadığına, şuhuda yakın bir yakîn ile tasdik edip [[iman|îmân]] getirmektir ve bir nevi **huzur-u daimî** elde etmektir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 311.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[dikkat|Dikkat]] * [[gaflet|Gaflet]] * [[insibag|İnsibağ]] * [[suur|Şuur]] ===== Diğer Diller ===== * [[https://hizmetpedia.org/doku.php?id=presence|English]] ===== Dipnotlar =====