====== İcmâ ====== * **İcmâ**, İslam âlimlerinin bir meselede ittifak ederek aynı görüşte birleşmeleridir. * “İttifak, kast, azim ve mutabakat mânâlarına da gelen **icmâ**; aynı asırdaki [[islam|İslâm]] müctehidlerinin dinî bir meselede ittifak etmeleri demektir ki, bu ümmete mahsus bir mazhariyettir. **İcmâ**, herkesin ve hele sıradan insanların işi değil; o, herhangi bir konuyu aslî deliller itibarı ile tespit edip değerlendirebilecek güçteki uzmanların, o mevzû ile alâkalı mutabakatlarıdır. Avamın herhangi bir mesele hakkında anlaşmaya varması **icmâ** sayılamayacağı gibi, şer’î [[delil|delillere]] muhalif herhangi bir meselede de **icmâ** söz konusu değildir.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 95–96.)) * “[[kuran|Kur’ân-ı Kerim]], [[hadis|hadis]]-i şerifler ve [[fikih|fıkıh]] âlimlerinin eserlerinde, kimse [[kuran|Kur’ân]]-ı Kerim’den istifade etmesin, [[hadis|hadislere]] müracaat etmesin, herkes müçtehidin-i izamı dinlesin diye bir hüküm yoktur. Bizim için edille-i şer’iyye sabittir: [[kuran|Kitap]], [[sunnet|Sünnet]], **icmâ**-i ümmet ve [[kiyas|kıyas]]-ı fukaha. İslâmî meselelerde bu dört delile müracaat edilir. Ancak bu dört delilden meseleleri anlama da o meseleleri anlayacak hâle gelmeye bağlıdır.”((M. Fethullah Gülen, //Sohbet Atmosferi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2015, s. 91.)) * “... bizim duygu ve düşüncemizi içinde okuyabileceğimiz kültürümüzün temel kaynakları başta [[kuran|Kur’an]], [[sunnet|Sünnet]], **icmâ** ve [[kiyas|kıyastan]] oluşan edille-i şer’iyye-i asliyye; sonra da [[orf|örf]], âdet, [[maslahat|maslahat]], [[istihsan|istihsan]] gibi delillerden oluşan edille-i şer’iyye-i fer’iyyedir. İşte bu kaynakları öğrenmeden, onlardaki muhkemâtı tespit etmeden başka kaynaklara açılmak, çok defa kafa karışıklıklarını da beraberinde getirir.”((M. Fethullah Gülen, //Yenilenme Cehdi (Kırık Testi-12)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 246–247.)) * “[[sahabe|Sahabe]]-i kiram hazerâtı, [[kuran|Kur’ân]]-ı Kerim’i gerçek mânâda vahyin kaynağından öğrenme gibi bir pâye ile serfirâz olmuş tâli’li kimselerdir. Öncelikle onlar, [[kuran|Kur’ân]]’ın inişine şahit olmuş ve daha nüzûlü döneminde onu bütün canlılığı, [[mana|mânâsı]] ve [[ruh|ruhuyla]] [[kalb|kalb]] ve kafalarına yerleştirmişlerdi. Zira onlar, anlayamadıkları yerleri, hemen anında Hz. Sahib-i Kur’ân’a müracaatla çözüyor ve bizlerde olduğu gibi [[kuran|Kur’ân]]’ı anlamak için ortaya konan sistematik kaidelere ihtiyaç duymuyorlardı. Ayrıca onlar her nazil olan vahyi, kendi aralarında hemen müzakere edip tatbik edebiliyorlardı. Bu yönüyle de hemen her zaman onlar arasında bir **icmâ** oluşabiliyordu. Gerçi o gün için bu ameliyeye ıstılah olarak ‘**icmâ**’ denmiyordu ama [[sahabe|sahabenin]] böyle davranması, daha sonraki ulemânın ortaya koyacağı ıstılahlara kaynaklık edecekti.”((M. Fethullah Gülen, //Kur’ân’ın Altın İkliminde//, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 288.)) * “Zaman önemli bir müfessirdir. Şartlara ve konjonktüre göre bazı hususların tevil ve tefsirinde o, bir ibre vazifesi görür. Diğer bir ifadeyle Kitap ve [[sunnet|Sünnet]]’te bazı alanlar [[ictihat|içtihat]] ve istinbata [[emanet|emanet]] edilmiş, tevil ve tefsiri de zaman müftüsüne bırakılmıştır. Fakat içinde bulundukları zaman ve şartlara göre, bu tür hususları yorumlayacak insanların, öncelikle ele aldıkları mevzular hakkında Kitap ve [[sunnet|Sünnet]]’in sarih bir beyanı olup olmadığını bilmeleri, araştırıp tetkik etmeleri gerekir. Çünkü [[kuran|Kur’ân]]-ı Kerim veya [[sunnet|Sünnet]]-i Sahiha’da yer alan nassların aksine bir şey söylenemez. Aynı şekilde aslî [[delil|delilleriyle]] meseleleri tespit edip değerlendiren müctehidîn-i izamın bir mevzuda **icmâı** vaki olmuşsa bunun aksine bir yorum da kabul edilemez. Her ne kadar bazıları **icmâın** bir [[huccet|hüccet]] olmadığını iddia etse de, o, ‘Ümmetim, [[dalalet|dalâlet]] üzerinde ittifak etmez.’ (İbn Mâce, Fiten, 8.)), ‘[[allah|Allah]]’ın inayet ve kudreti cemaatle beraberdir.’((Tirmizî, Fiten, 7.)) ve ‘Allah’tan, ümmetimin sapıklıkta içtima etmemesini istedim, O da bu isteğimi kabul buyurdu.’((Ahmed ibn Hanbel, el-Müsned 6/396)) gibi nurlu beyanlarda görüldüğü üzere oldukça güçlü bir hüccettir. Ayrıca [[kalb|kalbi]], [[ruh|ruhu]], [[akil|aklı]], [[vicdan|vicdanı]], havass-ı zahire ve batınesi selim olan [[insan|insanların]] garazsız, ivazsız, bir mevzuda ittifak etmeleri aklen, **icmâın** hüccet oluşuna çok önemli bir delildir.”((M. Fethullah Gülen, //Mefkûre Yolculuğu (Kırık Testi-13)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 155.)) * “[[ictihat|İçtihat]] adına Kitap ve [[sunnet|Sünnet]]’e muhalefet edilemeyeceği gibi; Kitap ve [[sunnet|Sünnet]]’te yer alan nassların nasıl anlaşılacağı, ne şekilde tevil ve tefsir edileceğini bizlere gösteren **icmâ** [[delil|deliline]] de muhalefet edilemez. Bu açıdan, temel kaynakları görmezden gelerek [[heva|hevâ]] ve hevese göre bazı şeyler söylemek başka; aslî kaynaklar ve muhkemata bağlılık, vukufiyet ve ıttıla içinde bir konuyla ilgili düşünce beyan etmek başkadır. Dolayısıyla ister ferdî, ister ailevî, isterse siyasî, içtimaî, iktisadî problemlere çare bulma mevzuunda öncelikle [[kuran|Kitap]], [[sunnet|Sünnet]] ve **icmâa** müracaat edilmelidir. Eğer bu kaynaklarda bir çözüm bulunamazsa, o zaman da, bu boşluğu doldurma adına ortaya konulan fikirlerin, muhkemat dediğimiz temel disiplinlere muhalif düşmemesine dikkat edilmelidir.”((A.g.e. s. 155–156.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[fikih|Fıkıh]] * [[ictihat|İçtihat]] * [[istihsan|İstihsan]] * [[kiyas|Kıyas]] * [[kuran|Kur’ân]] * [[orf|Örf]] * [[sunnet|Sünnet]] ===== Dipnotlar =====