====== İhtisas ====== * “[[insan|İnsan]] bazen içinde, [[tasavvuf|tasavvufî]] ifadesiyle, [[bast|bast]] [[hal|hâli]] dediğimiz bir [[insirah|inşirah]], bir [[huzur|huzur]], bir [[zevk|zevk]] duyar ve bunu tâ iliklerine kadar yaşar. Bazen de [[kabz|kabz]] [[hal|hâli]] olur. Hiç farkına varmadan bast hâlinin inşirah meltemlerine mukabil, hüzün ve sıkıntı rüzgârları eser insanın içinde, ki insanın bunları duymasına [[ihsas|ihsas]] veya **ihtisas** denmektedir. * Bu esintiler hâricî bir sebeple meydana geldiği gibi, böyle bir sebep olmaksızın da meydana gelebilir. Benlikte, nefiste meydana gelen duyuşlara, hissedişlere [[ihsas|ihsas]] denir. Bir de **ihtisas** vardır. [[ihsas|İhsas]], daha ziyade hariçte bir nokta-i istinat ve mevcut bir sebebe dayalı olduğu hâlde, **ihtisas**, hariçten kat-ı nazar kendi içinde ve hiçbir şeye dayanmadan [[ruh|ruhta]] duyulan bir şeydir ki, işin bu cephesi tamamen [[vicdan|vicdana]] aittir. Öbür cephesi ise [[akil|akla]] malzeme sunan [[suur|şuurla]] alâkalıdır. Bu itibarla ister **ihtisas** yönüyle, ister [[ihsas|ihsas]] yönüyle meseleyi ele alalım; zaman müdahaleli insanın bu türlü parça parça, kopuk kopuk duyuşlarına [[suur|şuur]] denir.”((M. Fethullah Gülen, //Bir İ’câz Hecelemesi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 208–209.)) * “(Manevî [[kalb|kalb]], maddî [[kalb|kalbin]]) ... dublesi, alternatifi, [[alem-i_melekut|melekûtî]] buudu ve aynı zamanda, [[suur|şuur]], [[idrak|idrak]], **ihtisas**, [[akil|akıl]] ve [[irade|irade]] gücünün de merkezi ruhanî bir [[latife|latifedir]] ki, [[tasavvuf|tasavvufçular]] ona ‘hakikat-i insaniye’ [[felsefe|filozoflar]] da ‘nefs-i nâtıka’ demişlerdir. [[insan|İnsanın]] asıl [[hakikat|hakikati]] de işte bu [[kalb|kalbdir]].”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 71.)) * “[[sir|Sır]]; bilinmeyen, duyulmayan, gizli olan, anlama ve açıklamada [[akil|aklın]] âciz bulunduğu şey ve insanda bir [[latife|latîfe]]; [[hafi|hafî]], [[sir|sırra]] göre daha kapalı, daha gizli ve akli melekelerle idrak edilemeyen [[insan|insan]] [[ruh|ruhunda]] bir [[ihsas|ihsas]] sistemi; [[ahfa|ahfâ]] ise, bunlardan daha mahfî ve bilinip duyulmayacak şekilde meknî, mestûr ve ancak müterakkî [[ruh|ruhlarda]] bulunan **ihtisas** mekanizması diyebileceğimiz hakikati meçhul manevi bir merkezdir.”((A.g.e. s. 240.)) * “[[insan|İnsanın]] özü, kendini duyuş ve bilişi de diyebileceğimiz [[vicdan|vicdan]]; insan [[ruh|ruhunun]], iyiyi kötüden tefrik edebilen [[irade|irade]], [[kalb|kalbin]] ayrı bir derinliğinin unvanı sayılan [[latife-i_rabbaniye|latîfe-i rabbâniye]] (fuâd), [[suur|şuur]] [[varidat|vâridâtıyla]] zihin ve [[ihsas|ihsas]] televvünlü [[his|his]] halitasından oluşan bir mekanizmadır; [[insan|insanın]], hem kendini hem de bütün varlığı, varlığın [[allah|Allah’la]] münasebetini duyan, sezen, yorumlayan ve rükünlerinin canlılığı ölçüsünde [[iman|imana]], [[marifet|mârifete]], [[muhabbet|muhabbete]], [[ask|aşk]] u [[istiyak|iştiyaka]] menfezler oluşturan melekûtî bir mekanizma. Farklı metafizik derinlikleri haiz olan bu sistemde her zaman bilkuvve (potansiyel olarak), [[irade|iradenin]] sesini-soluğunu, ‘[[latife-i_rabbaniye|latîfe-i rabbâniye]]’nin sezi ve müşâhedelerini, zihnin [[suur|şuur]] menbalı bilgi ve müktesebâtını, [[his|hissin]] **ihtisas** dalga boylu sübjektif [[mevhibe|mevhibelerini]] ve [[ihsas|ihsas]] televvünlü [[marifet|mârifet]] çağlayanlarını duyup sezmek mümkündür.”((A.g.e. s. 619.)) * “... [[zahir|zâhir]]-[[batin|bâtın]] her [[his|hissin]] bir [[ihsas|ihsas]] bir de **ihtisas** yanı vardır. [[his|Hissin]] ilmî ve objektif olması onun [[ihsas|ihsas]] yanı itibarıyladır. Aksine **ihtisas** yönü ise sübjektiftir; şahıstan şahsa, hâlden hâle her zaman bir farklılık arz edebilir.”((A.g.e. s. 631–632.)) * “Nefsin, [[insan|insan]] bedeni ile [[ruh|ruhu]] arasında, o alanla alâkalı, tecrübe ile duyulup hissedilen mütemadi bir irtibatı söz konusudur. İnsanın [[zahir|zâhirî]] [[ihsas|ihsaslar]] muhassalası ve [[batin|bâtınî]] **ihtisaslarla** mâverâ-i tabiata (fizik ötesi) ıttılaı, hep bu irtibat sayesinde gerçekleşir.”((A.g.e. s. 640.)) * “Cenâb-ı Hakk’ın, ârifân [[kalb|kalbinden]] bütün mâsivâullahı (Allah’tan gayri her şeyi) silip-süpürüp setretme sadedinde – bî kem u keyf–o müteâl varlığını onların o temizlerden temiz gönüllerine duyurma murad-ı sübhânîsine bağlı tecellî eden ve bütün beşerî [[ihsas|ihsaslar]], **ihtisaslar** ufkunu kuşatan Zâtî bir nur ve ziya tufanıdır [[subuhat-i_vech|sübuhât-ı vech]].”((A.g.e. s. 666.)) * “Hangi yolla olursa olsun, sülûklerini maiyyete bağlamış bulunan hak yolcularının, [[allah|Allah]], her zaman gören gözleri, işiten kulakları, [[zahir|zâhir]]-b[[batin|âtın]] bütün kuvvelerinin de kuvvet, [[ihsas|ihsas]] ve **ihtisas** kaynağıdır.”((A.g.e. s. 702.)) * “[[insan|İnsan]] [[ilim|ilmi]], [[insan|insan]] zekâsı, **ihtisaslarımız** dışı (duyu dışı) [[idrak|idrakleri]], vahyi, [[ilham|ilhamı]], önseziyi, birer sır yumağı sayılan rüyaları, [[ruh|ruhun]] mekân ve zaman üstü bilgi kaynaklarını, [[insan|insan]] benliğinin derinliklerine ıttılaı, tenasüb-ü illiyet prensibiyle izah edilemeyecek şekilde cereyan eden metafiziğin fiziğe tesirlerini, kerametli elleri, harika solukları ve duaları, mevcut bilgilerimizi aşan müessiriyetlerini izah edememektedir. Bu gibi meselelerde insanlık, büyük çoğunluğu itibarıyla hâlâ [[din|dinin]] teklif ettiği çözümlere sığınmakta; onlara müracaat etmekte ve problemlerin çözümünü gökler ötesi referanslarda aramakta; bütün çarpıtmalara rağmen buna, [[vicdan|vicdan]] ibresinin doğruyu göstermesi diyebiliriz.”((M. Fethullah Gülen, //Günler Baharı Soluklarken (Çağ ve Nesil-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 111.)) * “‘[[kalb|Kalb]] ve [[ruh|ruh]] insanları ile içli-dışlı bulunmaya çalışınız!’ [[kalb|Kalb]] ve [[ruh|ruh]] insanları... Çok defa âcizâne arz etmeye çalıştım: Sonradan değişik müesseseler oluştu; fakat Devr-i Risâletpenâhi’de, İnsanlığın İftihar Tablosu döneminde her şey bir bütünlük içinde ele alınıyor, ifade ediliyordu. Mesela, bir insan ele alındığı zaman, o, bir maddî anatomisi ile ele alınıyordu, bir de [[manevi_anatomi|manevî anatomisinin]] varlığı vurgulanıyordu. Maddî anatomisi; eli-ayağı, gözü-kulağı, dili-dudağı, içi-dışı, kalbi, em’âsı (bağırsakları), batnı, beyni, nöronları, Hipofiz bezi, Talamus bezi filan... Maddî anatomisini düşündüğünüz, bunu teşrih masasına yatırdığınız zaman karşınıza çıkacak şeyler, bunlar ve bunlara benzer şeylerdir. Bir de [[insan|insanın]], [[kalb|kalb]], [[ruh|ruh]], [[sir|sır]], [[latife|letâif]] gibi şeyleri vardır; [[his|his]] gibi, **ihtisas** gibi şeyleri vardır. Bunlar da insanın [[manevi_anatomi|manevî anatomisini]] teşkil eder. Bu yönüyle ‘[[kalb|kalb]] ve [[ruh|ruh]] insanları ile’ diyor esasen.((M. Fethullah Gülen, “[[http://fgulen.com/tr/ses-ve-video-tr/bamteli/nifak-ve-enaniyet-caginda-ihlas-ve-istikamet-vesileleri/|Nifak ve Enâniyet Çağında, İhlâs ve İstikâmet Vesileleri]]”)) * “... [[insan|insan]] ancak amel neticesinde, [[vicdan|vicdanında]] duya duya Cenâb-ı Hakk’ı (celle celâluhu) bilebilir. Üstad Hazretleri bir mânâda böyle bir bilme için, ‘[[hads|hads]]’ tabirini kullanmıştır((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 236.)) ki, [[hads|hads]], bir yönüyle esbabı olmadan derinlemesine bir [[ihsas|ihsas]] ve **ihtisas** neticesinde [[insan|insan]] [[vicdan|vicdanında]] bir [[marifet|mârifet]] peteği oluşturur. Aynı zamanda o, [[izan|iz’an]] mertebesinde aksine ihtimal vermeyecek şekilde bir [[iman|imanı]] netice verir.”((M. Fethullah Gülen, //Cemre Beklentisi (Kırık Testi-10)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 171.)) * “... [[ask|aşk]] u [[sevk|şevkin]] uyarılmasının en önemli vesilelerinden biri ise [[insan|insanlarda]] [[tefekkur|tefekkür]] mekanizmasının harekete geçirilmesi, düşünce sisteminin derinleştirilmesidir. [[tefekkur|Tefekkür]] kelimesi, tekellüf ifade eder. Dolayısıyla [[tefekkur|tefekkür]], [[insan|insanın]] şakaklarını zonklatırcasına temrinle kendisini düşünmeye alıştırması neticesinde kazanılacak bir ameliyedir. [[tefekkur|Tefekkür]], [[insan|insanın]] oturup kara kara düşünmesi veya görüp duydukları karşısında sathî ve küçük münasebetler kurması demek değildir. Bilâkis o, mebde ve müntehayı beraber değerlendirme; [[akil|aklı]], sebep-sonuç arasında âdeta bir mekik gibi getirip götürerek düşündüklerinden bir şeyler sağma, belki [[ruh|ruhuyla]] onları massetme, aynı zamanda düşündüklerini [[ihsas|ihsaslarına]] mâl etme, hatta **ihtisas** imbikleriyle onlardan yeni bir şeyler çıkarmanın ad ve unvanıdır. Bu açıdan [[ask|aşk]] u [[istiyak|iştiyak]] kazandırma adına öncelikle insanları düşünmeye, [[mantik|mantıklarını]] işletmeye alıştırmak ve onları iyi ve kötüyü doğru görecek hâle getirmek gerekir.”((M. Fethullah Gülen, //Yenilenme Cehdi (Kırık Testi-12)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 229–230.)) * “... yapılan işin maksadının aksiyle neticelenmemesi için [[batil|bâtıl]] olarak isimlendirilen kötülük ve günahlar tafsile girilmeden icmalen zikredilmeli, akabinde onların zararları anlatılmalı, gerek dünyada gerekse ahirette insanın başına getireceği olumsuz âkıbet ifade edilmelidir. Mesela sürekli günah işleyip kötülük peşinde koşan birine, mânevî füyûzat hislerini yitireceği, [[ibadet|ibadet]] ü taatından zevk alamayacağı, basiretinin köreleceği, [[ihsas|ihsaslarını]] harekete geçiremeyeceği, **ihtisas** dünyasından habersiz yaşayacağı, [[sekli_muslumanlik|şeklî Müslümanlıktan]] kurtulamayacağı, [[allah|Allah’ı]] (celle celâluhu) sadece nazarî olarak bileceği, O’nun huzurunda bulunuyor olma [[suur|şuuruna]] ulaşamayacağı gibi hususlar hatırlatılabilir. Yani bir günahı tasvirden daha ziyade o günahın sebebiyet vereceği kötü âkıbete dikkat çekilebilir.”((M. Fethullah Gülen, //Buhranlı Günler ve Ümit Atlasımız (Kırık Testi-14)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2015, s. 211–212.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[his|His]] * [[ihsas|İhsas]] ===== Dipnotlar =====