====== İksir ====== * Fevkalâde tesirli ilaç veya vesile. * “[[sohbet|Sohbet]]-i nebeviye öyle bir **iksirdir** ki, bir dakikada ona mazhar bir zât, senelerle [[seyr-u-suluk|seyr u sülûke]] mukabil, [[hakikat|hakikatin]] envârına mazhar olur. Çünkü [[sohbet|sohbette]] [[insibag|insibağ]] ve [[inikas|in’ikâs]] vardır. Mâlûmdur ki: [[inikas|İn’ikâs]] ve tebaiyetle, o Nur-u Âzam-ı Nübüvvet’le beraber en azîm bir mertebeye çıkabilir. Nasıl ki bir sultanın hizmetkârı ve onun tebaiyeti ile öyle bir mevkiye çıkar ki, bir şah çıkamaz. İşte şu sırdandır ki, en büyük veliler [[sahabe|sahabe]] derecesine çıkamıyorlar. * [[sohbet|Sohbet]]-i nebeviye ne derece bir **iksîr**-i nûrani olduğu bununla anlaşılır ki: Bir bedevî adam, kızını sağ olarak defnedecek derecede bir kasavet-i vahşiyânede bulunduğu hâlde, gelip bir saat [[sohbet|sohbet]]-i nebeviyeye müşerref olur; daha karıncaya ayağını basamaz derecede bir [[sefkat|şefkat]]-i rahîmâneyi kesbederdi. Hem câhil, vahşi bir adam, bir gün [[sohbet|sohbet]]-i nebeviyeye mazhar olur; sonra Çin ve Hind gibi memleketlere giderdi. Mütemeddin kavimlere muallim-i hakâik ve rehber-i kemâlât olurdu.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 532.)) * “[[fitrat|Fıtratların]] bir kısmı birdenbire parlıyor. Bir kısmı tedricîdir, şey’en şey’en kalkıyor. Tabiat-ı [[insan|insanî]] **ikisine** de benziyor. * Şeraite bakıyor; ona göre değişir. Bâzan tedricî gider. Bâzan dahi oluyor barut gibi zulmanî, birdenbire fışkırıyor. * Nurânî bir nâr olur. Bâzı olur bir nazar, fahmi elmas ediyor. Bâzı olur bir temas, taşı **iksir** ediyor. Bir nazar-ı Peygamber, * Birdenbire kalbeder; bir bedevi-i cahil, bir ârif-i münevver. Eğer mîzân istersen: İslâm’dan evvel Ömer, İslâm’dan sonra Ömer...”((A.g.e. s. 774.)) * “Hizbullah olan ehl-i hidâyet, başta enbiyâ ve onların başında Fahr-i Âlem (aleyhissalâtü vesselâm), o kadar inâyet ve rahmet-i ilâhiye ve imdâd-ı sübhâniyeye mazhar oldukları hâlde, neden çok defa hizbü’ş-şeytan olan ehl-i dalâlete mağlûp olmuşlar? Hem Hâtemü’l-enbiyâ’nın güneş gibi parlak nübüvvet ve risâleti ve **iksir**-i âzam gibi tesirli i’câz-ı Kur’ânî vasıtasıyla irşâdı ve câzibe-i umumiye-i kâinattan daha câzibedâr hakâik-i Kur’âniye’nin komşuluğunda ve yakınında olan Medine münafıklarının dalâlette ısrarları ve hidâyete girmemeleri ne içindir ve [[hikmet|hikmeti]] nedir?”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 101.)) * “[[sahabe|Sahabeler]] ise, [[sohbet|sohbet]]-i nübüvvetin [[inikas|in’ikâsıyla]] ve [[incizap|incizâbıyla]] ve **iksiriyle** tarîkattaki [[seyr-u-suluk|seyr u sülûk]] daire-i azîmesinin tayyına mecbur değildirler. Bir kademde ve bir sohbette zâhirden hakikate geçebilirler.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 51.)) * “Rahmet-i ilâhiyenin en latîf, en güzel, en hoş, en şirin [[cilve|cilvelerinden]] olan [[sefkat|şefkat]], bir **iksir**-i nurânidir. [[ask|Aşktan]] çok keskindir. Çabuk Cenâb-ı Hakk’a vusûle vesile olur. Nasıl [[ask|aşk]]-ı mecazî ve [[ask|aşk]]-ı dünyevî pek çok müşkülâtla [[ask|aşk]]-ı hakikîye inkılâb eder, Cenâb-ı Hakk’ı bulur. Öyle de, [[sefkat|şefkat]] –fakat müşkülâtsız– daha kısa, daha sâfî bir tarzda kalbi Cenâb-ı Hakk’a rabteder.”((A.g.e. s. 84.)) * “... umum merâtib-i velâyette [[marifetullah|mârifetullahtan]] gelen [[muhabbet|muhabbet]], en mühim mâye ve **iksirdir**. Fakat muhabbetin bir vartası var ki; ubûdiyetin sırrı olan niyazdan, mahviyetten naza ve dâvâya atlar, mizansız hareket eder. Mâsivâ-yı ilâhiyeye teveccühü hengâmında, [[mana-yi-harfi|mana-yı harfîden]] [[mana-yi-ismi|mana-yı ismîye]] geçmesiyle [[tiryak|tiryak]] iken zehir olur.”((A.g.e. s. 507.)) * “Arkadaş! Bu niyet meselesi, benim kırk senelik ömrümün bir mahsulüdür. Evet niyet öyle bir hâsiyete mâliktir ki âdetleri, hareketleri ibadete çeviren pek acîb bir **iksir** ve bir mâyedir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 62.)) * “Gözyaşları her türlü şeytanî oyunun büyüsünü bozacak sihirli bir **iksirse** –ki öyledir– gezip durduğumuz, oturup kalktığımız her yerde kaba sevinçlerle tepinme yerine gözyaşlarıyla serinleme ye çalışmalı ve hep ağlamalarla âh u efgânları dindirme yolunda koşmalıyız.”((M. Fethullah Gülen, //Beyan//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 115.)) * “Her ders yılına girerken, mektebi ve muallimi düşünmeden edemeyiz. Nasıl düşünmeyiz ki, mektep, hayatî bir laboratuvar; derslerimiz hayat **iksiri**; muallim ise bu esrarlı şifahanenin kahraman üstadıdır.”((M. Fethullah Gülen, //Çağ ve Nesil (Çağ ve Nesil-1)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 113.)) * “... [[hakikat|hakikate]] âşina bir gönül için her [[imtihan|imtihan]], [[insan|insanı]] gökler ötesi âlemlere uçuran bir kanat ve imtihanda görülen her sıkıntı da ona güç ve canlılık kazandıran bir **iksirdir**.”((M. Fethullah Gülen, //Buhranlar Anaforunda İnsan (Çağ ve Nesil-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 38.)) * “... elimizde sadece henüz insanlığını bütün bütün yitirmemiş kimselere rahatlıkla verebileceğimiz bir **iksirimiz** var: [[sefkat|Şefkat]]. Onunla önümüzdeki handikapları aşmaya çalışacak ve onun sıcak kanatları altında yolumuza devam edeceğiz.”((M. Fethullah Gülen, //Sükûtun Çığlıkları (Çağ ve Nesil-9)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 132.)) * “Gözyaşı, [[ihlas|ihlâs]] ve samimiyet sahibi bağrı yanık ve ciğeri kebap insanlar için bir boşalma ameliyesidir. Gözyaşları [[dunya|dünyada]], dayanılmaz hâle gelen [[ask|aşk]] ateşinin ızdırabını bir nebze dindirirken, [[ahiret|ahirette]] de [[cehennem|Cehennem]]’in alevlerini söndürecek tek [[iksir|iksirdir]].”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-2//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 53.)) * “[[yeryuzu_mirascilari|Mirasçının]] ikinci vasfı, yeniden dirilişin en önemli **iksiri** sayılan [[ask|aşktır]]. Gönlünü [[allah|Allah’a]] [[iman|iman]] ve O’nun marifetiyle onarmış, donatmış bir [[insan|insan]], derecesine göre bütün insanlara, hatta bütün varlığa karşı derin bir [[muhabbet|muhabbet]] ve engin bir [[ask|aşk]] duyar; duyar da bütün ömrünü, topyekün varlığı kucaklayan [[ask|aşkların]], [[vecd|vecdlerin]], [[cezbe|cezbelerin]], [[incizap|incizapların]] ve [[zevk-i_ruhani|ruhanî zevklerin]] gelgitleri arasında yaşar.”((M. Fethullah Gülen, //Ruhumuzun Heykelini Dikerken-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 40.)) * “... [[sidk|sıdk]], âdeta İsm-i Âzam **iksiri** gibi tesir eder.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 133.)) * “[[zevk|Zevk]] sürûru ki; sâlikin, Envâr-ı Hak’tan uzak kalma ve O’ndan kopup gitme endişesine, mârifetsizlik zulmetlerine yenik düşme korkusuna ve yalnızlık vahşetine maruz kalma telaşına karşı, bir teselli soluğu ve şifâ-bahş bir ilâhî **iksirdir**.”((A.g.e. s. 299.)) * “[[seyr-u-suluk|Seyr u sülûk]], [[salik|sâlikin]] [[talib|tâlibken]] kısmen duyduğu, [[murid|mürîd]] ufkunda televvünleriyle tanıştığı [[iman|iman]] ve [[islam|islâm]] [[hakikat|hakikatlerini]], mahiyet-i nefsü’l-emriyelerine uygun bir kere de keşfen ve zevken tadıp duymanın, idrak edip anlamanın [[kalb|kalb]] ufku itibarıyla ayrı bir yoludur. Sözü edilip de, çok defa ne olduğu bilinmeyen [[huzur|huzur]] dediğimiz **iksir** de kâse kâse işte bu yolda içilir.”((A.g.e. s. 698.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[insibag|İnsibağ]] * [[incizap|İncizap]] * [[inikas|İn’ikas]] * [[sahabe|Sahabe]] * [[sohbet|Sohbet]] * [[sohbet-i_canan|Sohbet-i Cânân]] * [[tiryak|Tiryak]] ===== Dipnotlar =====