====== İktiran ====== * “[[esbab|Esbâb]]-ı zâhiriyeyi perestiş edenleri aldatan; iki şeyin beraber gelmesi veya bulunmasıdır ki, ‘**iktiran**’ tâbir edilir, birbirine [[illet|illet]] zannetmeleridir. Hem bir şeyin [[adem|ademi]], bir nimetin mâdum olmasına [[illet|illet]] olduğundan, tevehhüm eder ki, o şeyin vücudu dahi, o nimetin vücuduna [[illet|illettir]]. Şükrünü, minnettarlığını o şeye verir, hataya düşer. Çünkü bir nimetin vücudu, o nimetin umum mukaddemâtına ve şerâitine terettüp eder. Hâlbuki o nimetin ademi, bir tek şartın ademiyle oluyor. Meselâ, bir bahçeyi sulayan cetvelin deliğini açmayan adam, o bahçenin kurumasına ve o nimetlerin [[adem|ademine]] sebep ve [[illet|illet]] oluyor. Fakat o bahçenin nimetlerinin vücudu, o adamın hizmetinden başka, yüzer şerâitin vücuduna tevakkufla beraber, [[illet|illet]]-i hakikî olan kudret ve irade-i rabbaniye ile vücuda gelir. İşte bu mağlatanın ne kadar hatası zâhir olduğunu anla ve esbap-perestlerin ne kadar hatâ ettiklerini bil!”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 166.)) * “... **iktiran** ayrıdır, [[illet|illet]] ayrıdır. Bir nimet sana geliyor; fakat bir insanın sana karşı ihsân niyeti, o nimete **mukarin** olmuş; fakat [[illet|illet]] olmamış. [[illet|İllet]], rahmet-i ilâhiyedir. Evet, o adam ihsân etmeyi niyet etmeseydi, o nimet sana gelmezdi. Nimetin [[adem|ademine]] [[illet|illet]] olurdu. Fakat mezkûr kâideye binâen; o meyl-i ihsân, o nimete [[illet|illet]] olamaz. Ancak yüzer şerâitin bir şartı olabilir. Meselâ, Risale-i Nur’un şâkirtleri içinde Cenâb-ı Hakk’ın nimetlerine mazhar bazı zâtlar (Hüsrev, Re’fet gibi), **iktiranı** [[illet|illetle]] iltibâs etmişler; Üstadına fazla minnettarlık gösteriyorlardı. Hâlbuki Cenâb-ı Hak onlara ders-i Kur’ânî’de verdiği nimet-i istifâde ile, Üstadlarına ihsân ettiği nimet-i ifadeyi beraber kılmış, **mukarenet** vermiş. Onlar derler ki: ‘Eğer Üstadımız buraya gelmeseydi, biz bu dersi alamazdık. Öyle ise onun ifadesi, istifâdemize [[illet|illettir]].’ Ben de derim: * Ey kardeşlerim! Cenâb-ı Hakk’ın bana da sizlere de ettiği nimet beraber gelmiş, iki nimetin [[illet|illeti]] de rahmet-i ilâhiyedir. Ben de sizin gibi **iktiranı** [[illet|illetle]] iltibâs ederek, bir vakit Risale-i Nur’un sizler gibi elmas kalemli yüzer şâkirtlerine çok minnettarlık hissediyordum. Ve diyordum ki: ‘Bunlar olmasaydı, benim gibi yarım ümmî bir bîçâre nasıl hizmet edecekti?’ Sonra anladım ki, sizlere kalem vasıtasıyla olan kudsî nimetten sonra, bana da bu hizmete muvaffakiyet ihsân etmiş. Birbirine **iktiran** etmiş, birbirinin [[illet|illeti]] olamaz. Ben size teşekkür değil, belki sizi tebrik ediyorum. Siz de bana minnettarlığa bedel, duâ ve tebrik ediniz. * Bu dördüncü meselede, [[gaflet|gafletin]] ne kadar dereceleri bulunduğu anlaşılır.”((A.g.e. s. 167.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[illet|İllet]] ===== Dipnotlar =====