====== İmam-ı Mübîn ====== * İlahî [[ilim|ilim]] ve emirle takdir edilen, bir kitaba benzeyen cismanî yaratılışın imla kılavuzu gibi olan, daha çok [[alem-i_gayb|gayb âlemine]], geçmiş ve geleceğe bakan [[kader|kader]] defteri. * “... bir çekirdekte, hem bedihî olarak, irâde ve evâmir-i tekviniyenin unvanı olan [[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübîn’den]] haber veren ve işaret eden, hem nazarî olarak emir ve ilm-i ilâhînin bir unvanı olan **İmâm-ı Mübîn’den** haber veren ve remzeden iki [[kader|kader]] tecellisi var: * Bedihî kader ise, o çekirdeğin tazammun ettiği ağacın, maddî keyfiyat ve vaziyetleri ve heyetleridir ki, sonra göz ile görünecek. * Nazarî ise, o çekirdekte, ondan halkolunacak ağacın müddet-i [[hayat|hayatındaki]] geçireceği tavırlar, vaziyetler, şekiller, hareketler, tesbihâtlardır ki, tarihçe-i hayat namıyla tâbir edilen vakit-bevakit değişen tavırlar, vaziyetler, şekiller, fiiller; o ağacın dalları, yaprakları gibi intizâmlı birer kaderî miktarı vardır. Madem en âdi ve basit eşyada böyle [[kader|kaderin]] tecellisi var. Elbette umum eşyanın vücûdundan evvel yazılı olduğunu ifade eder ve az bir dikkatle anlaşılır. * Şimdi, vücûdundan sonra her şeyin sergüzeşt-i [[hayat|hayatı]] yazıldığına delil ise; âlemde [[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübîn]] ve **İmâm-ı Mübîn’den** haber veren bütün meyveler ve levh-i mahfuzdan haber veren ve işaret eden insandaki bütün kuvve-i hâfızalar birer şahittir, birer emâredir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 511.)) * “Madem en basit ve en aşağı derece-i [[hayat|hayat]] olan nebâtat hayatı, bu derece [[kader|kaderin]] nizamına tabidir. Elbette en yüksek derece-i hayat olan hayat-ı insâniye, bütün teferruatıyla kaderin mikyasıyla çizilmiştir ve kalemiyle yazılıyor. Evet nasıl katreler, buluttan haber verir; reşhalar, su menbaını gösterir; senetler, cüzdanlar, bir defter-i kebirin vücûduna işaret ederler... Öyle de; Şu meşhudumuz olan, zîhayatlardaki intizâm-ı maddî olan bedihî kader ve intizâm-ı mânevî ve hayatî olan nazarî kaderin reşhaları, katreleri, senetleri, cüzdanları hükmünde olan meyveler, nutfeler, tohumlar, çekirdekler, sûretler, şekiller; bilbedâhe ‘[[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübîn]]’ denilen irâde ve evâmir-i tekviniyenin defterini ve ‘**İmâm-ı Mübîn**’ denilen ilm-i ilâhînin bir divanı olan levh-i mahfuzu gösterir.”((A.g.e. s. 511–512.)) * “Kur’ân-ı Hakîm’de ‘**İmâm-ı Mübin**’ ve ‘[[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübîn]]’, mükerrer yerlerde zikredilmiştir. Ehl-i tefsir, ‘İkisi birdir.’; bir kısmı, ‘Ayrı ayrıdır.’ demişler. Hakikatlerine dair beyanatları muhteliftir. Hülâsa: ‘İlm-i ilâhînin unvanlarıdır.’ demişler. Fakat Kur’ân’ın feyzi ile şöyle kanaatim gelmiş ki: * ‘**İmâm-ı Mübin**’, [[ilim|ilim]] ve emr-i ilâhînin bir nev’ine bir unvandır ki, âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor. Yâni, zaman-ı hâlden ziyade mâzi ve müstakbele nazar eder. Yâni, her şeyin vücûd-u zâhirîsinden ziyade aslına, nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar. Kader-i ilâhînin bir defteridir. Şu defterin vücûdu, Yirmi Altıncı Söz’de, hem Onuncu Söz’ün hâşiyesinde isbat edilmiştir. * Evet şu ‘**İmâm-ı Mübîn**’, bir nevi ilim ve emr-i ilâhînin bir unvanıdır. Yâni, eşyanın mebâdileri ve kökleri ve asılları, kemâl-i intizam ile eşyanın vücûdlarını gayet sanatkârane intâc etmesi cihetiyle elbette desâtir-i ilm-i ilâhînin bir defteri ile tanzim edildiğini gösteriyor ve eşyanın neticeleri, nesilleri, tohumları; ileride gelecek mevcudatın programlarını, fihristelerini tazammun ettiklerinden elbette evâmir-i ilâhiyenin bir küçük mecmuası olduğunu bildiriyorlar. Meselâ: Bir çekirdek bütün ağacın teşkilâtını tanzim edecek olan programları ve fihristeleri ve o fihriste ve programları tayin eden o evâmir-i tekviniyenin küçücük bir mücessemi hükmünde denilebilir. * Elhâsıl: ‘**İmâm-ı Mübîn**’, mâzi ve müstakbelin ve âlem-i gaybın etrafında dal budak salan şecere-i hilkatin bir programı, bir fihristesi hükmündedir. Şu mânâdaki ‘**İmâm-ı Mübîn**’, Kader-i ilâhînin bir defteri, bir mecmua-yı desatiridir. O desatirin imlâsı ile ve hükmü ile zerrât, vücûd-u eşyadaki hidemâtına ve harekâtına sevk edilir. * Amma ‘[[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübin]]’ ise, [[alem-i_gayb|âlem-i gaybdan]] ziyade, [[alem-i_sehadet|âlem-i şehâdete]] bakar. Yâni, mâzi ve müstakbelden ziyade, zaman-ı hâzıra nazar eder ve ilim ve emirden ziyade, kudret ve irâde-i ilâhiyenin bir unvanı, bir defteri, bir kitabıdır. ‘**İmâm-ı Mübîn**’ [[kader|kader]] defteri ise, ‘[[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübîn]]’ kudret defteridir. Yâni: Her şey vücûdunda, [[mahiyet|mahiyetinde]] ve sıfât ve şuûnâtında kemâl-i sanat ve intizamları gösteriyor ki; bir kudret-i kâmilenin desâtiri ile ve bir irâde-i nâfizenin kavanini ile vücûd giydiriliyor. Sûretleri tayin, teşhis edilip; birer miktar-ı muayyen, birer şekl-i mahsus veriliyor. Demek o kudret ve irâdenin küllî ve umumî bir mecmua-yı kavanini, bir defter-i ekberi vardır ki; her bir şeyin hususî vücûdları ve mahsus suretleri ona göre biçilir, dikilir, giydirilir. İşte şu defterin vücûdu ‘**İmâm-ı Mübîn**’ gibi [[kader|kader]] ve [[cuzi_ihtiyar|cüz-ü ihtiyârî]] mesâilinde isbat edilmiştir. Ehl-i [[gaflet|gaflet]] ve [[dalalet|dalâlet]] ve [[felsefe|felsefenin]] ahmaklığına bak ki: Kudret-i fâtıra’nın o levh-i mahfuzunu ve hikmet ve irâde-i rabbâniyenin o basîrâne kitabının eşyadaki [[cilve|cilvesini]], aksini, misâlini hissetmişler. Hâşâ, ‘tabiat’ nâmıyla tesmiye etmişler, körletmişler. İşte **İmâm-ı Mübîn’in** imlâsı ile, yâni [[kader|kaderin]] hükmüyle ve düsturu ile kudret-i ilâhiye, îcad-ı eşyada her biri birer [[ayet|âyet]] olan silsile-i mevcudatı, ‘[[levh-i_mahv_ve_ispat|levh-i mahv, isbat]]’ denilen zamanın sayfa-yı misâliyesinde yazıyor, îcadediyor, zerrâtı tahrik ediyor. Demek harekât-ı zerrât; o kitabetten, o istinsahtan; mevcudat [[alem-i_gayb|âlem-i gayptan]] [[alem-i_sehadet|âlem-i şehâdete]] ve [[ilim|ilimden]] kudrete geçmelerinde bir ihtizazdır, bir harekâttır.” ((A.g.e. s. 597.)) * “... [[kainat|kâinatı]], eczaları adedince risaleler içinde bulunan bir kitab-ı kebîr hükmüne getiren ve Levh-i Mahfuz’un defterleri olan **İmam-ı Mübîn** ve [[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübîn’de]] bütün mevcudâtın bütün sergüzeştlerini kaydedip yazan...”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 456.)) * “... her bir mevcud, Vâcibü’l-vücûd’un bâki şuûnâtının tezahürüne bâki birer medar olacak manaları, keyfiyetleri, hâletleri vücûdda bırakıp öyle gidiyorlar. Hem o mevcud, bütün müddet-i hayatında geçirdiği etvar ve ahvâli, ilm-i ezelînin unvanları olan **İmam-ı Mübîn**, [[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübîn]], Levh-i Mahfuz gibi vücûd-u ilmî dairelerinde vücûd-u haricîsini temsil eden mufassal bir vücûd dahi bırakıp öyle giderler. Demek her fâni; bir vücûdu terk eder, binler bâki vücûdları kazanır, kazandırır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 335–336.)) * “Arının dimağını, mikrobun gözünü tanzim eden Zât, senin ef’-âl ve a’mâlini mühmel, başıboş, hesapsız, kitapsız bırakmayarak “İmam-ı Mübin”de yazar. ona göre muhaseben olacaktır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 173.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[alem-i_gayb|Âlem-i Gayb]] * [[kader|Kader]] * [[kitab-i_mubin|Kitab-ı Mübîn]] ===== Dipnotlar =====