====== İşaret ====== * “Bir şeyin var olduğunu, meydana çıktığını gösteren belirti, alâmet, emâre.”(([[ http://www.lugatim.com/s/işaret|“İşaret”, Kubbealtı Lugatı]].)) * “[[kesif|Keşif]], müşâhede vb. yollarla sûfînin kalbine gelen, sözle ifâde edilmesi imkânsız mânâ ve [[ilim|ilim]].”((A.g.e.)) * “Latife, tatmakla bilinen [[ilim|ilimler]] gibi, ibarenin ifade edemediği ve ancak anlayışa beliren ince mânâlı her **işarettir**.”((Ali ibn Muhammed es-Seyyid eş-Şerif Cürcani, //Tarifat: Arapça-Türkçe Terimler Sözlüğü//, tercüme ve şerh: Arif Erkan, İstanbul: Bahar Yayınları, 1997, s. 194.)) * “Misal, bir **işaretin** tamamıyla izahı için zikredilen şeydir.”((A.g.e. s. 203.)) * “**İşaret**, mânâsının gizlilik arz etmesi sebebiyle, konuşan tarafından sözle açıklanmayan şeydir.”((Ebu Nasr Serrac et-Tusi, //Kitabü’l-Luma//, nşr. Abdülhalim Mahmud-Taha Abdülbaki Sürur, Bağdat, 1960; //El-Luma: İslam Tasavvufu//, trc. Hasan Kamil, Yılmaz, Altınoluk, İstanbul, 1996, s. 414.)) * “**İşaretin** maksadı, muradı başkasına sözsüz olarak anlatmaktır.”((Ebu'I-Hasen Ali b. Osman b. Ebi Ali el-Cüllâbi el-Gaznevî el-Hücvirî, //Keşfi’l-Mahcub//, nşr. İbrâhim ed-Düsukî Şitâ, Dâru’t-Türâsi’l-Arabî, Kahire, 1974; //Keşfu’l-Mahcub: Hakikat Bilgisi//, haz. Süleyman Uludağ, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1982, s. 467.)) * “... nasıl ki yeryüzünde bulunan parlak şeylerin güneşin akisleriyle parlamaları ve denizlerin yüzlerinde kabarcıkları ziyânın lem’alarıyla parlayıp sönmeleri, arkalarından gelen kabarcıklar yine hayalî güneşçiklere aynalık etmeleri bilbedâhe gösteriyor ki; o lem’alar, yüksek bir tek güneşin [[cilve|cilve]]-i in’ikâsıdırlar ve güneşin vücudunu muhtelif diller ile yâd ediyorlar ve ışık parmaklarıyla ona **işaret** ediyorlar.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 115.)) * “[[akil|Akıl]] ve [[hikmet|hikmet]] ve istikrâ ve tecrübenin şehâdetleri ile sabit olan hilkat-i mevcudattaki adem-i abesiyet ve adem-i [[israf|israf]], [[saadet|saadet]]-i ebediyeye **işaret** eder.”((A.g.e. s. 565.)) * “Hem zeminde kısa bir zamanda hadsiz vazifeler gören ve hadsiz bir zaman yaşayacak gibi [[istidat|istidat]] ve mânevî cihâzât ile techiz edilen.. ve zemin mevcudâtına tasarruf eden [[insan|insan]] için bu tâlimgâh-ı [[dunya|dünyada]] ve bu muvakkat ordugâh-ı zeminde ve bu muvakkat meşherde bu kadar ehemmiyet, bu hadsiz masraf, bu nihâyetsiz tecelliyât-ı rubûbiyet, bu hadsiz hitâbât-ı sübhâniye ve bu gayetsiz ihsânât-ı ilâhiye elbette ve her hâlde, bu kısacık ve hüzünlü ömre ve bu karışık kederli [[hayat|hayata]], bu belâlı ve fâni [[dunya|dünyaya]] sığışmaz. Belki, ancak başka ve ebedî bir ömür ve bâkî bir dâr-ı [[saadet|saadet]] için olabildiği cihetinden, âlem-i bekâda bulunan ihsânât-ı uhreviye ye **işaret**, belki şehâdet eder.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 41–42.)) * Tasavvufta belli **işaret** kristalleri sayılan ‘[[hal|hâl]]’ ve ‘[[makam|makam]]’ [[riza|rıza]] ve [[muhabbet|muhabbet]] yörüngeli Hak yolculuğunda, riyazâtla ulaşılan ve duyulan bir kısım ukbâ buudlu televvünlere ve televvünler ötesi tariflere sığmayan [[zevk-i_ruhani|zevk-i ruhanî]] havuzlarıdır. Bu havuzlara ulaşabilme ve onlarda ruhun muhabbet ve rıza kanatlı ferah-fezâ dünyasını duyma, yaşama hep riyâzetin kolları arasında, nefsin terbiyesi ve ruhun tehzibi vadilerinde gerçekleşir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 219.)) * “Âhir O’dur; [[seyr-u-suluk|seyr u sülûk-i]] ruhanîde ve urûc-i umumîde her şey O’na dönmekte ve O’na dayanmaktadır. Zâhir O’dur; varlık kitabı, eşya meşheri, kâinat sarayı bütün **işaret**, alâmet, [[ayet|âyet]] ve şahitleriyle O’nu haykırmaktadır. Bâtın O’dur; melekûtî bütün mertebelerin müntehâsı O’na bakmaktadır. O’nun ötesi yoktur; bu konuda ‘öte’ diye bir şey de yoktur ve işte bu nokta öteden beri قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى hakikatiyle **işaretlenegelmiştir**.”((A.g.e. s. 555.)) * “Ey Masum Nebi! On dört asır evvel zuhur ettiğin gibi bir kere daha zuhur et. Arap’ın karanlık dünyasını aydınlattığın gibi, dokuz asırdır dinine [[hizmet|hizmet]] eden ve bu kudsî vazifenin bayraktarlığını yapan şu asil ve necip milletin iklimine de uğra, orayı da aydınlat! Ne olur atını mahmuzla, bir de bizim ülkemize gel! İnan ki yetişen [[isik_suvarileri|ışık süvarileri]] artık seni yalnız bırakmayacaktır. Senden görecekleri tek bir **işaret**, tek bir tebessüm onların, bütün varlıklarını istihkar etmelerine yetecektir.”((M. Fethullah Gülen, //Sonsuz Nur//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 416.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[ayet|Âyet]] * [[burhan|Burhan]] * [[delil|Delil]] * [[huccet|Hüccet]] ===== Dipnotlar =====