====== İslam ====== * “**İslâm’ın** surları [[hak|hak]], kapısı [[adalet|adalet]], içi de [[saadet|saadettir]].”(( M. Fethullah Gülen, //Prizma-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 174.)) * “**İslâm’ın** kökleri, zaman-mekân üstü sonsuzluk; muhatabı, gökler ve yer vüs’atinde mânevî genişliği olan [[insan|insan]] [[kalb|kalbi]]; hedefi de, [[dunya|dünya]] ve [[ahiret|ahiret]] saadetidir. * **İslâm**, ezelden ebede uzanan sırat-ı müstakîmin adı ve yeryüzünde [[insan|insanların]] en şereflisinin kalbinden başlayarak bütün gönüllerin fethedilmesi ve herkesin ebed arzusunun gerçekleştirilmesi için gönderilmiş semavî bir nizamın unvanıdır. * **İslâm**, arza otağını kurduğu günden itibaren bütün gücüyle [[kalb|kalblere]] yönelmiş, gönülleri fethetmeye çalışmış, her [[vicdan|vicdana]] kendi resmini çizmiş, sonra da [[hayat|hayatın]] bütün birimlerine yürümüştür. Öyle ki, onun sinelerdeki derinliğiyle [[hayat|hayatın]] her faslı üzerindeki tesiri arasında hemen her zaman bir tenasüp söz konusu olagelmiştir. Onun [[ruh|ruhlarda]] kabul görmesi ne kadar derin ve köklü ise, hayatımızdan taşan ve çevremizde mâkes bulan tesiri de o kadar aşkın ve o kadar kalıcıdır. Hatta diyebiliriz ki, **İslâm** adına çevremizde uyanan arzular, [[istiyak|iştiyaklar]], kabuller tamamen bu iç resmin derinliği ve ihatasıyla mütenasip olarak gerçekleşmektedir. Yani [[insan|insan]] derûnundaki bu ilk kabul ne kadar derinse, çevredeki tesiri de o kadar güçlü olmakta ve toplumun ahlâkî, iktisadî, siyasî, idarî ve kültürel hayatı da her zaman bu iç iz’ana göre birer yön takip etmektedir. Evet, toplum her yönüyle ondan önemli çizgiler taşımakta; sanat, edebiyat, bu iç muhtevanın renkleri, desenleri şeklinde dışarı vurmakta, her yerde varlık ve eşyanın satırları arasında o iç muhtevanın sesi, soluğu, şivesi duyulup hissedilmekte, görülen görülmeyen her şey, bize sessiz-sözsüz o iç muhtevanın lisanıyla duyulmadık besteler sunmaktadır.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 61–62.)) * “**İslâm’ın**, başka milletlerden alınabilecek değerlere karşı sonuna kadar açık olduğu da bir gerçektir. **İslâm**, [[dunya|dünyanın]] ta öbür ucunda da olsa, yararlı şeyleri arar, bulur ve ona talip olur. Evet o; fizik, kimya, matematik, astronomi, hendese, tıp, ziraat, sanayi ve diğer teknolojileri bir zamanlar nereden olursa olsun alıp değerlendirdiği, geliştirip arkadan gelenlere emanet ettiği gibi, bugün de kimden olursa olsun alınabilecek her şeyi alır; gücü yetiyorsa inkişaf ettirir ve yeni mirasçılara tevdî eder.”((A.g.e. s. 65.)) * “Lügat itibarıyla, [[iman|iman]] ve [[islam|islâm]] arasında bir fark söz konusu olsa da; islâmın [[iman|imansız]], [[iman|imanın]] da islâmsız olamayacağı kabul edilen en sağlam görüştür. [[iman|İman]] bir bâtın, islâm ise onun kavlî, fiilî, hâlî ortaya konması mânâsında bir zâhirdir.. ve işte [[din|din]]-i hak dediğimiz ilâhî nizam da bunların mecmuundan ibarettir.. evet [[din|din]]; [[iman|iman]] ve **islâmın** bütün şube ve fakültelerinin hayata hayat olmasının ilâhî unvanıdır ve bu sistemin böylece kabul edilip yaşanması mü’mince bir tavır ve onu bu şekilde temsil eden de (dinci değil) dindardır. Bu itibarla dini sadece inançtan ibaret görenler de, onu bütün benliğiyle kabul edememiş [[kultur_muslumanligi|kültür Müslümanları]] da aldanmış sayılırlar. Her iki zümrenin de, [[allah|Allah’ın]] dine, diyanete vaad ettiği dünyevî-uhrevî mükâfatlardan mahrum kaldıkları/ kalacakları açıktır.”((A.g.e. s. 176.)) * “İslâm’ın içtimaî yapısında korunması gereken şu beş esas çok önemlidir ve bunlar evrensel [[hukuk|hukukun]] temel prensiplerini teşkil ederler: [[din|Din]], nefis (can), nesil, mal ve [[akil|akıl]].”((M. Fethullah Gülen, //Enginliğiyle Bizim Dünyamız: İktisadî Mülâhazalar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 53.)) * “[[fitrat|Fıtrat]], yani yaratılış ve [[mahiyet|mahiyet]] itibarıyla her [[insan|insan]], lekesiz, tertemiz ve [[iman|iman]] ve **İslâm’a** en müsait bir hüviyettedir; evet, doğuşunda insan lekesiz, bembeyaz, üzerine her şey yazılabilecek bir kâğıt veya üzerine hiç ses kaydedilmemiş bir bant, her şekle müsait bir macun, kalıplara dökülmeyi bekleyen maden cevheri veya eğilmeye müsait bir rüşeym, bir fidan gibidir.”((M. Fethullah Gülen, //İnancın Gölgesinde-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 209.)) * “**İslâm’da** aslolan [[baris|barıştır]], savaş arızî ve istisnaî bir durumdur. [[din|Dinimizde]] savaşa izin verilmesi [[din|din]], [[akil|akıl]], mal, can, nesil gibi mutlaka korunması gereken değerlerin müdafaası içindir.”((M. Fethullah Gülen, //Buhranlı Günler ve Ümit Atlasımız (Kırık Testi-14)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2015, s. 19.)) * “[[seyr-u-suluk|Seyr u sülûk]], [[salik|sâlikin]] [[talib|tâlibken]] kısmen duyduğu, [[murid|mürîd]] ufkunda televvünleriyle tanıştığı [[iman|iman]] ve **islâm** [[hakikat|hakikatlerini]], mahiyet-i nefsü’l-emriyelerine uygun bir kere de keşfen ve zevken tadıp duymanın, idrak edip anlamanın kalb ufku itibarıyla ayrı bir yoludur. Sözü edilip de çok defa ne olduğu bilinmeyen [[huzur|huzur]] dediğimiz [[iksir|iksir]] de kâse kâse işte bu yolda içilir.”(( M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 698.)) * “[[kuran|Kur’ân-ı Kerim]], hadis-i şerifler ve [[fikih|fıkıh]] âlimlerinin eserlerinde, kimse [[kuran|Kur’ân-ı Kerim’den]] istifade etmesin, hadislere müracaat etmesin, herkes müçtehidin-i izamı dinlesin diye bir hüküm yoktur. Bizim için edille-i şer’iyye sabittir: [[kuran|Kitap]], [[sunnet|Sünnet]], [[icma|icmâ]]-i ümmet ve [[kiyas|kıyas]]-ı fukaha. **İslâmî** meselelerde bu dört delile müracaat edilir. Ancak bu dört [[delil|delilden]] meseleleri anlama da o meseleleri anlayacak hâle gelmeye bağlıdır.”((M. Fethullah Gülen, //Sohbet Atmosferi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2015, s. 91.)) * “Hem [[kuran|Kur’ân]] müessistir, bir [[din|din]]-i mübînin esâsâtıdır ve şu Âlem-i **İslâmiyet’in** temelleridir ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi değiştirip muhtelif tabakâtın, mükerrer suâllerine cevaptır. Müessise; tesbit etmek için tekrar lâzımdır.. tekit için terdad lâzımdır.. teyid için takrir, tahkik, tekrir lâzımdır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s, 257.)) * “İşte o **İslâmiyet** ve şeriat, öyle bir tarzda [[muhit|muhit]] ve mükemmeldir ve öyle bir surette [[kainat|kâinatı]] kendiyle beraber tarif eder ki; onun [[mahiyet|mâhiyetine]] dikkat eden elbette anlar ki; o [[din|din]], bu güzel [[kainat|kâinatı]] yapan Zâtın, o [[kainat|kâinatı]] kendiyle beraber tarif edecek bir beyannamesidir ve bir tarifesidir. Nasıl ki bir sarayın ustası, o saraya münasip bir tarife yapar, kendini vasıflarıyla göstermek için bir tarife kaleme alır. Öyle de, [[din|din]] ve şeriat-i Muhammediyede (a.s.m.) öyle bir ihata, bir ulviyet, bir hakkaniyet görünüyor ki, [[kainat|kâinatı]] halk ve tedbir edenin kaleminden çıktığını gösterir. Ve o [[kainat|kâinatı]] güzelce tanzim eden kim ise, şu [[din|dini]] güzelce tanzim eden yine Odur. Evet, o nizam-ı ekmel, elbette bu nazm-ı ecmeli ister.”((A.g.e. s. 278.)) * “**İslamiyet**’in esası, [[sidk|sıdktır]]. [[iman|İmanın]] hassası, [[sidk|sıdktır]]. Bütün kemâlata îsal edici, sıdktır. Ahlak-ı âliye'nin hayatı, [[sidk|sıdktır]]. Terakkiyatın mihveri, sıdktır. Alem-i **İslam’ın** nizamı, [[sidk|sıdktır]]. Nev-i beşeri, [[kabe|Ka’be]]-i kemâlata îsal eden, [[sidk|sıdktır]]. [[sahabe|Ashab-ı kirâmı]] bütün insanlara tefevvuk ettiren [üstün kılan], [[sidk|sıdktır]]. Muhammed-i Hâşimî aleyhissalatu vesselamı merâtib-i beşerîyenin en yükseğine çıkaran, [[sidk|sıdktır]].”((Bediüzzaman Said Nursî, //İşârâtü’l-İ’câz//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 83.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[din|Din]] * [[fitrat|Fıtrat]] * [[iman|İman]] ===== Dipnotlar =====