====== İstidraç ====== * “Derece derece arttırma, bir şeye yaklaştırma. [[allah|Allah]]’ın bazı kimselere sapıklıklarını arttırmak ve sonunda şiddetle cezalandırmak için nimetler, parlak talih ve baht vermesi.” (([[http://www.lugatim.com/s/istidraç|“İstidraç”, Kubbealtı Lugatı]].)) * “Birtakım kimselerin hakkı ve liyakati olmadığı hâlde fevkalâde nimetlere, fırsatlara nail olması.”((M. Fethullah Gülen, //Asrın Getirdiği Tereddütler-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 167.)) * “Allah’ın bir kimsenin, karşılığında ahiretteki azabını artırmak üzere dünyadaki arzu ve isteklerini yerine getirmesi.” ((M. Fethullah Gülen, //Yeşeren Düşünceler (Çağ ve Nesil-6)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 112.)) * “**İstidraç**, cereyan ve zuhur keyfiyeti açısından [[keramet|keramet]] gibi harikulâde bir [[hal|hâldir]]. Fakat o, bir mazhariyet değil; büyük bir âfet ve musibettir. Evet, **istidraç**, insanın liyakati olmadığı hâlde nimetler altında ezilmesi ve böylece tedricen müstehak olduğu cezaya çarptırılması demektir.”((M. Fethullah Gülen, //Yaşatma İdeali (Kırık Testi-11)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2012, s. 124.)) * “Peygamberlik davasına mukarin fevkalâde hâllere şeriat lisanında ‘[[mucize|mucize]]’; [[hak|hak]] bir [[din|dine]] mensup ve ‘tezkiye-i nefis’, ‘tasfiye-i [[kalb|kalb]]’e muvaffak olmuş bir veliden sudur eden olağanüstü [[hal|hâle]]/hâllere ‘[[keramet|keramet]]’, [[iman|iman]] ve amel-i salihe [[iktiran|iktiran]] etmeyen böyle harika bir hâl, söz ve tavra da ‘**istidraç**’ denilegelmiştir ki, bu son husus bazen herhangi bir [[din|dine]] mensup olmayan fasık ve facir kimselerin eliyle de ortaya konabilir ve bu onlar için [[allah|Allah]]’ın bir mekri, başkaları için de bir imtihandır.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 648.)) * “Harikulâde hâller olarak bilinen [[mucize|mucize]], [[keramet|keramet]], **istidraç** ve bir anlamda sihir arasında zâhirî açıdan herhangi bir fark yoktur. Bir kere halk (yaratma) açısından hepsinin kaynağı ve mercii [[allah|Allah]]’tır. Bunların değişik ad ve unvan almaları, bu harikulâde hâllere mazhar olan insanlar zaviyesindendir. Gerçi sihir ve **istidraca** ve [[insan|insanı]] yoldan çıkaran [[keramet|keramete]], mazhariyet demek doğru değildir. Böyle bir şeye, mâruziyet demek her hâlde daha yerinde olur. * [[mucize|Mucize]], bir peygamberin peygamberliğini ispat için, onun eliyle [[allah|Allah]]’ın yaratmış olduğu harikulâde [[hal|hâldir]]. [[keramet|Keramet]], bir [[allah|Allah]] dostunun, vilâyetinin remzi ve işareti olmak üzere, o şahsın [[irade|iradesinin]] taalluku olmaksızın, yine [[allah|Allah]]’ın yarattığı bir harikulade hâldir. **İstidraç** ise [[takva|takva]], [[zuhd|zühd]], [[ihlas|ihlas]] vb. esaslarla hiç alâkası olmayan, belki de metafizik âlemle bile hiç mi hiç münasebeti bulunmayan birinin eliyle gerçekleşen meş’um (uğursuz) bir fevkalâdeliktir.”((M. Fethullah Gülen, //Prizma-3//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 125.)) * “[[keramet|Keramet]] ile **istidraç** mânen birbirine mübâyindir. Zira [[keramet|keramet]], mu’cize gibi Allah’ın fiilidir. Ve o [[keramet|keramet]] sahibi de [[keramet|kerametin]] [[allah|Allah]]’tan olduğunu bilir ve [[allah|Allah]]’ın kendisine hâmi ve rakîb olduğunu da bilir. [[tevekkul|Tevekkül]] ü yakîni de fazlalaşır. Lâkin bazen [[allah|Allah]]’ın izniyle [[keramet|kerametlerine]] [[suur|şuuru]] olur, bazen olmaz. Evlâ ve eslemi de bu kısımdır. * **İstidraç** ise [[gaflet|gaflet]] içinde iken eşya-yı gaybiyenin inkişafından ve garip fiilleri izhar etmekten ibarettir. Fakat bu **istidraç** sahibi, nefsine istinad ve iktidarına isnad etmekle enâniyeti, gururu öyle fazlalaşır ki ٍاِنَّمَٓااُوتٖيتُهُعَلٰى عِلْمٍ okumaya başlar. Lâkin o inkişaf, tasfiye-i nefis ve tenevvür-ü [[kalb|kalb]] neticesi olduğu takdirde, ehl-i **istidraç** ile ehl-i keramet arasında tabaka-yı ûlâda fark yoktur. Tam manasıyla fenâya mazhar olanlar ise onlara da Allah’ın izniyle eşya-yı gaybiye inkişaf eder. Ve onlar da o eşyayı [[fena_fillah|fenâ fillâh]] olan havaslarıyla görürler. Bunun **istidraçtan** farkı pek zâhirdir. Zira zâhire çıkan bâtınlarının nuraniyeti, mürâîlerin zulümatıyla iltibas olmaz.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 211.)) * “Kerametin izharı, zaruret olmadan zarardır. İkramın izharı ise, bir tahdîs-i nimettir. Eğer, [[keramet|keramet]] ile müşerref olan bir şahıs, bilerek harika bir emre mazhar olursa, o hâlde eğer nefs-i emmâresi bâki ise, kendine güvenmek ve nefsine ve keşfine [[itimat|itimat]] etmek ve gurura düşmek cihetinde **istidraç** olabilir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 30.)) * “... [[fitrat|fıtratları]] bozulmuş, vicdanları çürümüş şarlatan münâfıklar, dessas zındıklar gibi ellerine geçmeyen hidâyetten halkları aldatıp çevirmek, hile edip döndürmek mi istiyorlar ki, sana karşı kâh kâhin, kâh mecnun, kâh sâhir deyip, kendileri dahi inanmadıkları hâlde başkalarını inandırmak mı istiyorlar? Böyle hilebaz şarlatanları insan sayıp desiselerinden, inkârlarından müteessir olarak fütur getirme. Belki daha ziyade gayret et. Çünkü onlar kendi nefislerine hile ederler, kendilerine zarar ederler ve onların fenalıkta muvaffakiyetleri muvakkattır ve **istidraçtır**, bir mekr-i ilâhîdir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 418.)) * “Sihir ve manyetizma ve ispritizma gibi **istidracî** harikalarıyla kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o dehşetli deccalı öldürebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak harika ve mucizâtlı ve umumun makbulü bir zât olabilir ki; o zât, en ziyade alâkadar ve ekser insanların peygamberi olan Hazreti İsa (aleyhisselâm)’dır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 573.)) * “**İstidraç** eseri olarak, müstebidâne olan koca hükûmetlerinde, cesur orduların ve faal milletin kuvvetiyle vukua gelen terakkiyât ve iyilikler, haksız olarak onlara isnad edilmesiyle binler adam kadar bir iktidar onların şahıslarında tevehhüm edilmeye sebep olur.”((A.g.e. s. 581.)) * “Hem şanlı ve kahraman bir millet, mağlûbiyeti hengâmında böyle **istidraçlı** ve şanlı ve talihli ve muvaffakiyetli ve kurnaz bir kumandanı bulunduğundan –gizli ve dehşetli olan mahiyetine bakmayarak– kahramanlık damarıyla onu alkışlar, başına kor, seyyielerini örtmek ister. Fakat kahraman ve mücâhid ordunun ve dindar milletin [[ruh|ruhundaki]] nur-u [[iman|iman]] ve [[kuran|Kur’ân]] ışığıyla [[hakikat|hakikat]]-i [[hal|hâli]] göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılır.”((A.g.e. s. 582.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[keramet|Keramet]] ===== Dipnotlar =====