====== Kanun ====== * Emirle belirlenen, bağlayıcı, küllî ve değişmeyen kural. * “... görüyoruz ki: Vazifesinin bitmesiyle ömrüne nihayet verilen ve şu [[alem-i_sehadet|âlem-i şehâdetten]] göçüp giden her şeyin; Hafîz-i Zülcelâl, birçok suretlerini elvâh-ı mahfûza hükmünde olan hâfızalarda ve bir türlü misâlî aynalarda hıfzedip, ekser tarihçe-i hayatını çekirdeğinde, neticesinde nakşedip yazıyor. [[zahir|Zâhir]] ve [[batin|bâtın]] aynalarda ibka ediyor. Meselâ: Beşerin hâfızası, ağacın meyvesi, meyvenin çekirdeği, çiçeğin tohumu, **kanun**-u hafîziyetin azamet-i ihâtasını gösteriyor.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 82.)) * “[[ruh|Ruh]] [[hayat|zîhayat]], zîşuur, nuranî, vücud-u haricî giydirilmiş, câmi’, hakikatdar, [[kulliyet|külliyet]] kesbetmeğe müstaid bir **kanun**-u emrîdir.”((A.g.e. s. 564.)) * “Eğer nevilerdeki **kanunlara** Kudret-i Ezeliye haricî ve mahsûs vücud giydirseydi, onlar da [[ruh|ruh]] olurlardı ve eğer [[ruh|ruhu]] [[suur|şuurdan]] tecrit etseydi, o da değişik nevilerdeki **kanunlar** gibi bir **kanun** olurdu.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 529.)) * “[[ahiret|Âhiret]] dârü’l-kudret, [[dunya|dünya]] ise [[darul_hikmet|dârü’l-hikmettir]]. Yani, [[ahiret|âhirette]] daha çok kudret hâkimken, dünyada ise [[hikmet|hikmet]] hâkimdir. Dolayısıyla, [[ahiret|âhirette]] **kanun** ve [[esbab|sebepler]] devre dışı bırakılacaktır; fakat [[dunya|dünyada]], [[hikmet|hikmetin]] gereği olarak **kanunlar** ve [[esbab|sebepler]] devrede bulunmaktadır.”((M. Fethullah Gülen, //İnancın Gölgesinde-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 50.)) * “[[din|Din]], [[fesat|fesat]] çıkarana ‘müfsit’ demiş ve onu lânetlemiş; devletler, milletler değişik **kanun** ve nizamlarla onu önlemeye çalışmış ve ahlâkçılar da ona karşı sürekli mücadele vermişlerdir; ama, her şeye rağmen o, varlığını sürdüregelmiştir.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 259.)) * “Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), bir söz söylerken [[kiyamet|kıyamete]] kadar devam edecek şekilde söyler. O’nun vaz’ettiği **kanunlar** kıyamete kadar câridir.”((M. Fethullah Gülen, //Asrın Getirdiği Tereddütler-2//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 163.)) * “... [[ruh|ruhun]] da bir besâteti vardır. Yani [[ruh|ruh]] maddeden mürekkep değildir. Aynı zamanda [[alem-i_halk|âlem-i halktan]] değil, [[kuran|Kur’ân’ın]] beyanıyla, [[alem-i_emir|âlem-i emirdendir]]. Yani o, atomların bir araya gelmesiyle hâsıl olan bir varlık değil; melâike-i kiram gibi [[allah|Allah’ın]] emriyle meydana gelen, zîşuur nuranî **kanunlardan** ibarettir. Tohumdaki nemalanma **kanunu**, küreler ve atomlar, hatta çekirdekle elektronlar arasındaki çekme **kanunu** gibi [[ruh|ruh]] da bir **kanundur**. Fakat [[ruh|ruh]] [[suur|şuurludur]]. Diğer **kanunların** ise [[hayat|hayat]] ve [[suur|şuuru]] yoktur.”((A.g.e. s. 185–186.)) * “... [[ruh|ruh]], haricî vücudu bulunan bir **kanun** ve [[suur|şuurlu]] bir namustur; sabit ve daimî [[fitrat|fıtrat]] **kanunları** gibi emir âleminden ve irade sıfatından gelmiş bir **kanun** ve namus. Hem [[ruh|ruh]] hem de [[kainat|kâinatta]] cârî diğer bütün **kanunlar** [[alem-i_emir|emir âleminden]] gelmiş aynı şeylerdir ve kaynakları, devamlılıkları itibarıyla da ikisinin [[hakikat|hakikati]] aynı sayılır.”((M. Fethullah Gülen, //Beyan//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 79.)) * “... tabiatta [[allah|Allah’ın]] vaz’ ettiği tekvinî ve teşriî **kanunlar** ihlal edildiğinde ne yerde yürüme ne denizde yüzme ne de gökte bulunma imkânı kalmayacaktır.”((M. Fethullah Gülen, //Bir İ’câz Hecelemesi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 273.)) * “... milleti kurtarma ve yüceltme gibi yüksek duygularla yola çıkanlar, her şeyden önce [[fitrat|fıtrat]] **kanunlarıyla** zıtlaşmaya düşmekten tir tir titremelidirler. Tabiat **kanunları**, Yaratıcı’nın nurlu ve [[hikmet|hikmet]] dolu bir kitabı olarak, her zaman başvurulması iktiza eden bir ibret dershanesidir. Kendini idrak etmiş, [[ruh|ruhuyla]] bütünleşmiş gönüller, bu dershanede hilkatin göz kamaştırıcı güzellik ve inceliklerini, taklit edilmeye şayeste **kanunlarını** ibretle mütalâa ve tetkikten zevk alırlar.”((M. Fethullah Gülen, //Buhranlar Anaforunda İnsan (Çağ ve Nesil-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 11.)) * “Hakk’ın sırlı birer mesajı sayılan [[fitrat|fıtrat]] **kanunları** da hep, canlı-kanlı, münevver ruh ve [[dimag|dimağların]] yollarını ışıklandırıp, aydınlık iklimlere doğru onlara yol göstermelerine karşılık; yaşadığı devreye göre akort olamamış, beceriksiz, bedbin ve mefluç gönüllerin de inkırazını süratlendirmiştir.”((A.g.e. s. 109.)) * “[[din|Din]] bir vaz’-ı ilâhîdir; [[allah|Allah’ın]] tespit buyurduğu bir sistem, bir nizamdır. Buraya [[alem-i_lahut|lâhut âleminden]] gelmiştir. Aslı, [[mana|mânâ]] ve [[mahiyet|mahiyeti]] oradadır. Burada [[insan|insan]] [[hayat|hayatında]] zuhur ettiği gibi orada da edecektir: ‘[[din|Din]] bir vaz’-ı ilâhîdir. [[insan|İnsanları]] kendi ihtiyar ve [[irade|iradeleriyle]] bizzat hayra sevk eder.’ [[din|Din]] [[allah|Allah]] **kanunudur**. [[din|Dinin]] bir adı Şeriat, diğer bir adı da [[islam|İslâm]]’dır. ‘[[din|Din]]-Şeriat-[[islam|İslâm]]’ [[allah|Allah]] tarafından konulmuş bir **kanunlar** mecmuasıdır.”((M. Fethullah Gülen, //Fatiha Üzerine Mülâhazalar//, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 168–169.)) * “Tebliğ ve [[irsad|irşad]] adamı, [[fitrat|fıtrat]] **kanunlarıyla** kat’iyen çatışmamalı; tebliğ ve [[irsad|irşadında]] hep basireti esas almalıdır. Zira [[fitrat|fıtrat]], tekvînî âyetlerle tespit edilmiştir. Öyleyse insanlara sunulacak teklifler, tespit edilen bu **kanunlar** nazar-ı itibara alınarak sunulmalıdır. Yani tebliğde, insanın yaratılıştan getirdiği bazı hususiyetler nazara alınmalı ve söylenecek sözler bu ölçü ve prensipler içinde söylenmelidir. Aksi hâlde söylenen sözler ne kadar çarpıcı, ne kadar göz kamaştırıcı da olsa, muhatabımız tarafından kabul görmeyebilir. Çünkü o, bütün bunları ya hiç anlamaz veya fantezi ve ütopik bulur.”((M. Fethullah Gülen, //İrşad Ekseni//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 193.)) * “[[esya_ve_hadiseler|Eşyayı ve hâdiseleri]] bizzat kendi [[kanun|kanunları]] içinde izah imkânsızdır. **Kanunlar**, Cenâb-ı Hak ile irtibatlandırıldıkları zaman izaha kavuşmuş olacaklardır. Eşyada, Cenâb-ı Hakk’ın yardımcısız, ortaksız, tam tasarrufa sahip rubûbiyeti söz konusudur. [[allah|Allah’ın]] (celle celâluhu) hiç kimseye ve hiçbir yardıma ihtiyacı yoktur. Zira O, her türlü noksandan münezzeh ve mukaddestir. O’nun bir adı da Samed’dir. Her şey O’na muhtaç, fakat O hiçbir şeye muhtaç değildir.”((M. Fethullah Gülen, //Varlığın Metafizik Boyutu//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 143.)) ===== Dipnotlar =====