====== Keşif ====== * [[gayb|Gayb]] perdesinin açılarak göze gözükmeyen manzara ve [[mana|mânâların]] manevî olarak algılanması. * “[[isaret|İşaret]]; **keşif**, müşâhede vb. yollarla [[sofi|sûfînin]] [[kalb|kalbine]] gelen, sözle ifâde edilmesi imkânsız [[mana|mânâ]] ve [[ilim|ilimdir]].”(([[ http://www.lugatim.com/s/işaret|“İşaret”, Kubbealtı Lugatı]].)) * “[[sofi|Sofiye]], başlıca iki gruba ayrılır: * 1- [[ilim|İlim]] yörüngeli hareket edip, [[marifet|mârifet]] kanatlarıyla vuslat arayanlar. * 2- Mücerred [[zevk|zevk]], [[vecd|vecd]] ve **keşif** yolunda gidenler. * Evvelkiler, [[ilim|ilim]] ve [[marifet|mârifet]] kanatlarıyla ‘[[seyr_ilallah|seyr ilallah]]’, ‘[[seyr_fillah|seyr fillâh]]’ ve ‘[[seyr_anillah|seyr anillah]]’ ufuklarında bitmeyen bir yolculuk yaşar ve ömürlerini ‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ın üveykleri olarak sürdürürler.. varlığın içinde müşâhede ettikleri her tebeddül, her tağayyür, her tekevvün onlara Hz. Kudret ve İrade’den yüzlerce mesaj sunar, her hâdise onlara ayrı ayrı dillerle çok farklı nağmeler fısıldar. * İkincilere gelince, bunlar da, [[seyr-u-suluk|seyr u sülûk]] ve [[zuhd|zühdlerinde]] ciddî olmakla beraber, **keşif**, [[keramet|kerâmet]], [[zevk|zevk]], [[vecd|vecd]], tevâcüd peşinde olduklarından zaman zaman hedeften zuhûl ile ‘[[kurb|kurb]]’ ikliminde ‘[[bud|bu’d]]’ yaşayabilirler. Birinci yol, [[kuran|Kur’ân’ın]] rehberliği altında yürüyen velâyet-i kübrâ temsilcilerinin yolu; ikinci yol ise, temelde [[kuran|Kur’ân]] ve [[sunnet|sünnet]] yörüngeli olsa da, yer yer arzular, [[his|hisler]], beklentiler öne çıktığından önceki yol kadar selâmetli değildir.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 47.)) * “[[aynel_yakin|Ayne’l-yakîn]] ki; **keşif**, müşâhede ve duyup hissetmenin ruha kazandırdığı engin ve tarifler üstü [[marifet|mârifete]] ulaşabilme pâyesi(dir).”((A.g.e. s. 174.)) * [[ilm-i_ledun|İlm-i ledün]], her zaman zâhirî şer’e muvafık olmayabilir. Bu gibi durumlarda meşhûdâtlarını ‘usûlüddîn’ prensipleriyle tashihe tâbi tutmayanlar, bazen yanılabilecekleri gibi, kendilerine tâbi olanları da yanıltabilirler. **Keşif** ve [[ilham|ilhamlarını]] muhkemâta göre tesbit edenler ise her zaman, berzahî ufuklarıyla [[alem-i_mulk|mülk]] ve [[alem-i_melekut|melekûtu]] birden görür.. [[dunya|dünya]] ve ukbâyı bir vâhidin iki yüzü gibi müşâhede eder.. ve tilmizlerine [[alem-i_gayb|gayb]] u [[alem-i_sehadet|şehadet âleminin]] vâridâtından ne kevserler ne kevserler sunarlar!”((A.g.e. s. 495–496.)) * “Bediüzzaman Hazretleri ‘Bu [[dunya|dünya]], dârü’l-[[hizmet|hizmettir]]; dârü’l-ücret ve mükâfat değildir. Buradaki a’mâl ve hizmetlerin ücretleri [[berzah|berzahta]] ve [[ahiret|âhirettedir]]; onlar orada meyve verir.’ der. Öyleyse, [[ahiret|ahirette]] meyve verecek amellerin neticelerini [[dunya|dünyada]] istememek gerektir. Eğer burada verilirse, o zaman da, memnun olarak değil, mahzunâne ve temkinle kabul edilmelidir. Çünkü, Cennetin meyvelerini, bu dünyada fâni bir surette yemek, akıl kârı değildir. **Keşif**, [[keramet|keramet]] ve ruhanî zevkler de bir çeşit ücrettir. Bunlar da beklenmemeli, istemeden verilince de gizlenmeli; gurur ve kibre değil şükür ve ubudiyette derinleşmeye vesile edilmelidir.”((M. Fethullah Gülen, //İkindi Yağmurları (Kırık Testi-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 86.)) * “[[sahabe|Sahabelerin]] velâyeti, velâyet-i kübrâ denilen, veraset-i nübüvvetten gelen, [[berzah|berzah]] tarîkına uğramayarak, doğrudan doğruya zâhirden hakikate geçip, [[akrebiyet|akrebiyet]]-i ilâhiyenin inkişafına bakan bir velâyettir ki, o velâyet yolu, gayet kısa olduğu hâlde gayet yüksektir. Harikaları az, fakat meziyyâtı çoktur. **Keşif** ve [[keramet|keramet]] orada az görünür. Hem [[evliya|evliyanın]] [[keramet|kerametleri]] ise, ekserisi ihtiyârî değil. Ummadığı yerden, ikram-ı ilâhî olarak bir harika ondan zuhur eder. Bu **keşif** ve [[keramet|kerametlerin]] ekserisi de [[seyr-u-suluk|seyr u sülûk]] zamanında, tarîkat [[berzah|berzahından]] geçtikleri vakit, âdi beşeriyetten bir derece tecerrüd ettiklerinden, hilâf-ı âdet hâlâta mazhar olurlar.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 51.)) * “[[hakikat|Hakâik]] ve garâibi **keşif** için [[insan|insanlarda]] öyle bir [[sevk|şevk]], öyle bir [[merak|merak]] vardır ki garip bir [[hakikat|hakikati]] **keşif** yolunda canlarını, mallarını feda ediyorlar.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 22.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[keramet|Keramet]] ===== Dipnotlar =====