====== Kuvve-i Gadabiye ====== * “İslâm ulemâsı ve Müslüman düşünürler – İbn Miskeveyh’ten Bediüzzaman’a– insanda üç ana kuvvetten bahsedegelmişlerdir: [[kuvve-i_akliye|Kuvve-i akliye]] (aklî meleke), [[kuvve-i_seheviye|kuvve-i şeheviye]] (şehvet dinamiği), **kuvve-i gadabiye** (öfke hissi) ki, bazıları bunlardan [[kuvve-i_akliye|kuvve-i akliye]]’ye kuvve-i melekiye, [[kuvve-i_seheviye|kuvve-i şeheviye]]’ye kuvve-i behîmiye veya nefs-i emmâre, **kuvve-i gadabiye**’ye de kuvve-i sebuiye demeyi tercih etmişlerdir. * Fonksiyon itibarıyla [[kuvve-i_akliye|kuvve-i akliye]], belli ölçüde de olsa hakikatleri görüp bilmenin, iyi-kötü her işin neticesini idrak etmenin, [[maslahat|maslahat]] ve mefsedetleri birbirinden ayırmanın önemli bir esası; [[kuvve-i_seheviye|kuvve-i şeheviye]], arzu, istek, iştiha, lezzet ve cismânî hazların ana unsuru; **kuvve-i gadabiye** ise, kin, nefret, hınç, hiddet, dargınlık, kızgınlık ve atılganlığın biricik kaynağı kabul edilmiştir.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 218–219.)) * “[[islam|İslâm]] ahlâkçıları insanda üç temel duygunun bulunduğunu söylemiş; belli ölçüde de olsa hakikatleri görüp, fayda ya da zarar getirecek şeyleri birbirinden ayırma melekesine ‘[[kuvve-i_akliye|kuvve-i akliye]]’; kin, hiddet, kızgınlık ve atılganlık gibi [[his|hislerin]] kaynağı sayılan güce ‘**kuvve-i gadabiye**’; arzu, iştiha ve cismânî hazların menşei kabul edilen duyguya da ‘[[kuvve-i_seheviye|kuvve-i şeheviye]]’ demişlerdir.” ((M. Fethullah Gülen, //İkindi Yağmurları (Kırık Testi-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 335.)) * “Bazıları, gazap [[his|hissinin]] de bir yaratılış gayesi olduğunu bilemez ve normal insanları çok kızdıracak meseleler karşısında dahi öfke tavrı ortaya koyamazlar; dahası hiç korkulmayacak şeylerden dahi korkar, sürekli vehimlerle oturup kalkar ve değişik paranoyalarla hayatı yaşanmaz hâle getirirler; bunların hâlini ‘[[cebanet|cebânet]]’ (korkaklık) kelimesi ifade eder. Fakat, bazı insanlar da vardır ki, onlar hiç yoktan yere küplere binerler, en önemsiz hadiseler karşısında dahi aşırı hiddet gösterirler ve bir anda saldırganlaşırlar; âkıbeti hiç düşünmeden, ölçüsüzce ve muhâkemesizce her işe girişir ve neticesi [[mutlak|mutlak]] felaket olan tehlikelere bile pervâsızca atılırlar. **Kuvve-i gadabiyenin** bu ifrat hâline de ‘[[tehevvur|tehevvür]]’ (korkusuzluk ve saldırganlık) denir. Bu duygunun, adl ü [[istikamet|istikamet]] üzere olanına ise, ‘[[secaat|şecaat]]’ adı verilir.”((M. Fethullah Gülen, //Vuslat Muştusu, (Kırık Testi-8)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 56.)) * “**Kuvve-i gadabiyenin** ifrat hâline, âkıbeti düşünülmeden, sonucu hesaba katılmadan, ölçüsüzce ve muhâkemesizce altından kalkılmayacak işlere girişme ve âkıbeti mutlak felâket tehlikelere kendini salma mânâsında atılganlığa ‘[[tehevvur|tehevvür]]’; tefrit durumuna, korkulmayacak şeylerden dahi korkma, sürekli vehimlerle oturup kalkma ve değişik paranoyalarla hayatı yaşanmaz hâle getirme anlamındaki sapkınlığına ‘[[cebanet|cebânet]]’; korkulacak şeyler karşısında tedbirli ve temkinli davranma ve esbabda kusur etmeden ciddî bir soğukkanlılık içinde, korkulacak hususları herhangi bir telâş ve endişeye kapılmadan savmaya çalışma anlamındaki yiğitçe duruşa da ‘[[secaat|şecaat]]’ demişlerdir ki ‘[[adalet|adalet]]’ denen şey de, işte bu üç faziletin imtizâcından hâsıl olan ve ‘sırât-ı müstakim’ unvanıyla da anılan dengeli olmanın mübeccel adıdır.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 219–220.)) * “... **kuvve-i gadabiyenin** tefrit mertebesi [[cebanet|cebânettir]] ki; korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi [[tehevvur|tehevvürdür]] ki; ne maddî ve ne mânevî hiçbir şeyden korkmaz. Bütün istibdadlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise [[secaat|şecaattir]] ki, [[hukuk|hukuk]]-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşrû olmayan şeylere karışmaz.”((Bediüzzaman Said Nursî, //İşârâtü’l-İ’câz//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 21.)) * “... **kuvve-i gadabiye**; hadd-i istikâmet olan [[secaat|şecaati]] takip etmezse, ifratla çok zararlı ve zulümlü [[tehevvur|tehevvüre]] ve tecebbüre ve tefritle çok zilletli ve elemli [[cebanet|cebânet]] ve korkaklığa düşer. İstikâmeti kaybetmesinin, hatasının cezası olarak dâimî, vicdanî bir azabı çeker.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 603.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[cebanet|Cebânet]] * [[kuvve-i_akliye|Kuvve-i Akliye]] * [[kuvve-i_seheviye|Kuvve-i Şeheviye]] * [[secaat|Şecaat]] ===== Dipnotlar =====