====== Mârifet ====== * “[[allah|Allah]]’ı sıfat, isim ve fiilleriyle tanımak, bilmek. Kalb ve [[vicdan_kulturu|vicdan kültürü]].”((M. Fethullah Gülen, //Asrın Getirdiği Tereddütler-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 70.)) * “[[tefekkur|Tefekkür]], [[marifetullah|mârifet]]-i ilâhiye adına, geçmiş bilgilerle şu anda müşâhede edilenlerin bir araya getirilmesinden hâsıl olan sistemli düşünme demektir.”((M. Fethullah Gülen, //Sohbet Atmosferi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2015, s. 89.)) * “[[tasavvuf|Tasavvuf]], bir ölçüde beşerî sıfatlardan sıyrılıp, melekî vasıflar ve ilâhî ahlâka bürünerek, **mârifet**, [[muhabbet|muhabbet]] ve [[zevk-i_ruhani|zevk-i rûhânî]] yörüngeli yaşamaktır.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 35.)) * “... [[ilim|ilim]], küllî ve umumî bir bilme, **mârifet** ise herhangi bir şeyi –bu şeye Zât-ı ulûhiyet de dahildir– vech-i cüz’üyle tanımak demektir. Bu itibarla da, öteden beri Hazreti Zât-ı Vahid ü Ehad’e bilittifak ‘Âlim’ denmiştir ama, ‘ârif’ denmeden hep kaçınılmıştır. Ayrıca, dâniş, [[irfan|irfan]], [[vicdan_kulturu|vicdan kültürü]], hüner ve sanat [[mana|mânâlarına]] da gelen **mârifet**; erbab-ı [[hakikat|hakikatçe]], bir şeyin ‘[[latife-i_rabbaniye|latîfe-i rabbâniye]]’ ile duyulması, bilinen şeyin misal-i ilmîsi, icabında kaybolup sonra da dönüp gelen ve tekerrür ettikçe derinleşen hafıza, [[suur|şuur]], idrak mahfuzatı ve bir [[hakikat|hakikati]] diğerlerinden tam tefrik ve temyize yarayan yeterli malumat demektir ki; ef’âl ve sıfatların bilinmesi ve bilinen şeylerin de tafsile açık olmasıyla hulâsa edilebilir.”((A.g.e. s. 329.)) * “Bir nesnenin [[hakikat|hakikatine]] erme yolunda böyle bir duyuş eğer **mârifet** türü şeylerden ise, o [[ilim|ilim]] ötesi, mârifet edalı bir [[vicdan_kulturu|vicdan kültürü]]; eğer bir iç müşâhede ise o da, bir ‘muayene’; eğer [[hak_yolcusu|hak yolcusu]], araştırma, terkip ve tahlil adına bir [[hel_min_mezid_kahramani|‘hel min mezîd’ eri]] ise o da bir [[mukasefe|mükâşefe]] ve müşâhede; şayet bu kimse bir ‘[[cem|cem]] kahramanı’ ise o da bir ‘[[fena_fillah|fenâ fillah]]’ ve ‘[[beka_billah|bekâ billah]]’ hâlidir ve böyle bir [[hal|hâl]] ehli sürekli mâsivâullahtan istiğnâ dairesi içinde döner durur.”((A.g.e. s. 359.)) * “Unutulmamalıdır ki bir bilgi hamalı olmak ve engin bir müktesebâta sahip bulunmak kulluk hesabına çok fazla bir [[mana|mânâ]] ifade etmemektedir. O bilginin **marifete** dönüştürülmesi ve hatta o **marifetin** de ‘aktif mârifet’ hâline getirilmesi lazımdır. **Aktif marifet** ise, –bu tabir çok kullanılmamış olsa da şahsen bir mahzur görmüyorum– kendi içinde sürekli kaynayıp duran ve insanı hep [[muhabbet|muhabbet]] ufkunda dolaştıran **vicdan kültürü** demektir.”((M. Fethullah Gülen, //Vuslat Muştusu, (Kırık Testi-8)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 276.)) * “... hilkatte ilk ve icmâlî gaye bellidir; bu gaye insan, [[kainat|kâinat]] ve [[allah|Allah]] gerçeği karşısında; [[iman|iman]], mârifet ve [[zevk-i_ruhani|zevk-i ruhanî]] ufkuna ulaşarak [[insan|insan]] olma farklılığını ortaya koymaktır. Böyle büyük ve mücmel bir planın tahakkuku ise, ancak ve ancak sistemli bir düşünce ve disiplinli bir aksiyona bağlıdır.”((M. Fethullah Gülen, //Işığın Göründüğü Ufuk (Çağ ve Nesil-7)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 19.)) * “[[zevk-i_ruhani|Zevk-i ruhanîye]] giden yol, [[iman|imandan]], [[iman|imana]] bağlı **mârifetten**, **mârifet** kaynaklı [[muhabbet|muhabbetten]] ve [[muhabbet|muhabbetten]] hâsıl olan [[ask|aşk]] u şevk ten geçer. Bence [[zevk-i_ruhani|zevk-i ruhanîyi]], beden ve cesette duyulan bir zevk şeklinde düşünmek yanlıştır. Mukayesesi bile doğru değildir. Evet [[iman|iman]], **mârifet**, [[muhabbet|muhabbet]], mehafet, meveddet, [[ask|aşk]], [[sevk|şevk]] karışımı bir halita dan hâsıl olan zevk, bedene has dünyevî zevklerle nasıl mukayese edilir ki!”((M. Fethullah Gülen, //Fikir Atlası (Fasıldan Fasıla-5)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 55.)) * “[[kainat|Kâinat]] kitabını okuma mevzuunda da [[merak|merak]] çok önemli bir unsurdur. Hazreti Pîr’in ifadesiyle [[merak|merak]], [[ilim|ilmin]] hocasıdır.((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 537.)) Buradaki [[ilim|ilimden]] maksat, günümüzde kullanılan şekliyle dar anlamdaki [[bilim|bilim]] değil; zâhiri bilgi, bâtını **mârifet**, daha ötesi [[muhabbet|muhabbet]] ve onun da ötesi [[ask|aşk]] u [[istiyak|iştiyak]] olan [[ilim|ilim]]dir. Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ın Nebiyy-i Ekrem’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) hitaben buyurduğu: وَقُلْ رَبِّ زِدْنِي عِلْمًا ‘Yâ Rabbi! Benim [[ilim|ilmimi]] artır, de!’ (Tâhâ, 20/114) ifadesinde geçen [[ilim|ilim]], mücerret olarak [[mahiyet|mahiyet]]-i eşyayı bilme değil, irfana dönüşen, [[vicdan_kulturu|vicdan kültürüne]] uzanan, [[muhabbetullah|muhabbetullahı]] netice veren, [[ask|aşk]] u [[sevk|şevk]] derinliğine ulaşan bir [[mefhum|kavramdır]]. İşte [[merak|merakın]] [[ilim|ilmin]] hocası olmasını bu [[mana|mânâda]] anlamak gerekir.”((M. Fethullah Gülen, //Yenilenme Cehdi (Kırık Testi-12)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 187.)) * “Bir’i bil, **marifetine** yardım etmeyen başka bilmekler faydasızdır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 231.)) * “... hayvanın vazife-i asliyesi, taallümle tekemmül etmek değildir. Ve **marifet** kesbetmekle terakki etmek değildir. Ve aczini göstermekle medet istemek, [[dua|dua]] etmek değildir. Belki vazifesi; istidadına göre taammüldür, amel etmektir, ubûdiyet-i fiiliyedir.”((A.g.e. s. 336.)) * “[[hakikat|Hakikat]] [[ilim|ilmini]], hakiki [[hikmet|hikmeti]] istersen; Cenâb-ı Hakk’ın **marifetini** kazan. Çünkü; bütün hakâik-i mevcudât, İsm-i Hakk’ın şuaatı ve esmâsının tezahüratı ve sıfâtının tecelliyâtıdırlar. Maddî ve mânevî, cevherî, arazî her bir şeyin, her bir [[insan|insanın]] [[hakikat|hakikati]], birer ismin nuruna dayanır ve [[hakikat|hakikatine]] istinad eder. Yoksa hakikatsiz, ehemmiyetsiz bir surettir.”((A.g.e. s. 515.)) * “Suâl: Niçin Cenâb-ı Hakk’ın sıfât ve esmâsının **marifeti**, [[enaniyet|enaniyete]] bağlıdır? * Elcevap: Çünkü mutlak ve muhît bir şeyin hududu ve nihayeti olmadığı için, ona bir şekil verilmez ve üstüne bir suret ve bir taayyün vermek için hükmedilmez, mahiyeti ne olduğu anlaşılmaz.”((A.g.e. s. 584.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[ilim|İlim]] * [[marifetullah|Mârifetullah]] * [[tefekkur|Tefekkür]] ===== Dipnotlar =====