====== Muhal ====== * Varlığı mümkün olmayan, imkânsız. * “... inkılâb-ı [[hakikat|hakâik]], ittifâken **muhâldir** ve inkılâb-ı [[hakikat|hakâik]] içinde **muhâl-endermuhâl**, bir zıd kendi zıddına inkılâbıdır ve bu inkılâb-ı ezdad içinde bilbedahe bin derece **muhâl** şudur ki: Zıd, kendi [[mahiyet|mâhiyetinde]] kalmakla beraber, kendi zıddının aynı olsun. Meselâ: Nihayetsiz bir [[cemal|cemâl]]; hakikî [[cemal|cemâl]] iken, hakikî çirkinlik olsun. İşte şu misâlimizde meşhûd ve kat’iyyü’l-vücûd olan bir cemâl-i rubûbiyet; cemâl-i rubûbiyet mâhiyetinde daim iken, ayn-ı çirkinlik olsun. İşte dünyada **muhâl** ve [[batil|bâtıl]] misâllerin en acîbidir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 77.)) * “Acaba hulfü’l-va’d hakkında **muhal** olan bir Zât, [[cennet|Cennet]] gibi bir ücreti ve [[saadet|saadet]]-i ebediye gibi bir hediyeyi sana va’d etse, pek az bir zamanda, pek güzel bir vazifede seni istihdam etse; sen [[hizmet|hizmet]] etmezsen veya isteksiz, suhre gibi veya usançla, yarım yamalak [[hizmet|hizmetinle]] Onu va’dinde itham ve hediyesini istihfaf etsen, pek şiddetli bir tedibe ve dehşetli bir tâzibe müstehak olacağını düşünmüyor musun?”((A.g.e. s. 365.)) * “[[hakikat|Hakâik]]-i [[iman|imaniyenin]] her birisinin aksini aklen **muhâl** telâkki ediyorum, ehl-i [[dalalet|dalâleti]] nihâyetsiz ebleh ve dîvane görüyorum.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 33.)) * “... bedihî bir **muhâli** vaki farzetmek ... bir hezeyandır.”((A.g.e. s. 355.)) * “... kabul etmemek başkadır, inkâr etmek başkadır. Adem-i kabul bir lâkaytlıktır, bir göz kapamaktır ve cahilâne bir hükümsüzlüktür. Bu surette çok **muhâl** şeyler, onun içinde gizlenebilir. Onun aklı onlarla uğraşmaz. Amma inkâr ise; o adem-i kabul değil, belki o kabul-ü ademdir, bir hükümdür. Onun aklı hareket etmeye mecburdur. O hâlde senin gibi bir şeytan onun [[akil|aklını]] elinden alır, sonra inkârı ona yutturur. Hem ey şeytan! [[batil|Bâtılı]] [[hak|hak]] ve **muhâli** mümkün gösteren [[gaflet|gaflet]] ve [[dalalet|dalâlet]] ve safsata ve inat ve mağlata ve mükâbere ve iğfal ve görenek gibi şeytanî desiselerle çok muhâlâtı intâc eden [[kufur|küfür]] ve inkârı, o bedbaht [[insan|insan]] suretindeki hayvanlara yutturmuşsun!”((A.g.e. s. 357.)) * “Suâl: Bütün silsilelerin Hâlık’ın vücûb-u vücûduna kat’î şehadetleri göz önünde olduğu halde, bazı insanların maddeyle, maddenin hareketinin ezeliyeti cihetine zâhip olmakla dalâlete düştüklerinin esbâbı nedendir? * Cevap: Kasıt ve dikkatle değil, sathî ve dikkatsiz bir nazarla, **muhâl** ve [[batil|bâtıla]], mümkün nazarıyla bakılabilir. Meselâ, bir bayram akşamı, gökte ay ve hilâli arayanlar içinde ihtiyar bir zât da bulunur. Bu zât, gökteki hilâli görmek için bütün kasıt ve dikkatiyle nazarını göğe tevcih edip hilâli araştırmakla meşgul iken, gözünün kirpiklerinden uzanan ve gözünün hadekası üzerine eğilen beyaz bir kıl nasılsa gözüne ilişir. O zât, derhal ‘Hilâli gördüm.’ der, ‘İşte bu gördüğüm aydır!’ diye hükmeder. * İşte, sathî ve dikkatsiz nazarlar bu gibi hatalara düştükleri gibi, yüksek bir cevhere ve mükerrem bir mahiyete mâlik olan [[insan|insan]], kastı ve dikkatiyle daima hak ve hakikati ararken, bazen sathî ve dikkatsiz bir nazarla [[batil|bâtıla]] bakar. O [[batil|bâtıl]] da; ihtiyarsız, talepsiz, dâvetsiz fikrine gelir. Fikri de çar-nâçâr alır saklar, yavaş yavaş kabul ve tasdikine de mazhar olur. Fakat onun o [[batil|bâtılı]] kabul ve tasdiki, bütün hikmetlerin mercii olan nizam-ı âlemden [[gaflet|gaflet]] etmesinden ve maddeyle hareketinin ezeliyete zıt olduğuna körlük gösterdiğinden ileri gelmiştir ki, şu garip nakışları ve acîb sanat eserlerini esbab-ı camideye isnad etmek mecburiyetiyle o dalâletlere düşmüşlerdir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //İşârâtü’l-İ’câz//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 90.)) * “Mükerrem olan [[insan|insan]], insaniyetin cevheri itibarıyla daima [[hak|hakkı]] satın almak istiyor ve daima [[hakikat|hakikati]] arıyor ve daima maksadı [[saadet|saadettir]]. Fakat [[batil|bâtıl]] ve dalâl ise, [[hak|hakkı]] arıyorken haberi olmadan eline düşer. [[hakikat|Hakikatin]] madenini kazarken, ihtiyarsız, [[batil|bâtıl]] onun başına düşer. Veyahut [[hakikat|hakikati]] bulmaktan muztar veya tahsil-i [[hak|haktan]] hâib oldukça, asıl [[fitrat|fıtratı]] ve [[vicdan|vicdanı]] ve fikri, **muhâl** ve gayr-i mâkul bildiği bir emri, nazar-ı sathî ve tebeî ile kabulüne mecbur oluyor.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Muhâkemât//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 91.)) * “**Muhali** talep etmek, kendine fenalık etmektir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Münâzarât//, İstanbul: Envar Neşriyat, 1993, s. 17.)) * “... eski hâl **muhal**, ya yeni hâl, ya izmihlal.”((A.g.e. s. 17.)) * “... su gibi fizikî bir unsurun hem bir zatı hem de [[mahiyet|mahiyet]] ve aslı olduğu misillü, aklî ve metafizik varlıkların da hem birer zatları hem de mahiyetleri vardır. Ancak böyle bir meselede, vücudu mümkün olanla mutlak ve vacip bulunanın birbirine karıştırılmaması da fevkalâde önemlidir. Hemen bütün [[islam|İslâm]] düşünürleri, vacip olan vücudu, kendine has bir mevcûd kabul etmiş, O’nun varlığını da [[mahiyet|mahiyete]] muhtaç olmaktan ve tabiî mürekkep bulunmaktan da müberra saymışlardır; zira başka bir şeye ihtiyaç, varlığı mümkün olan veya yaratılanların lâzımıdır. Varlığı kendinden olan ise bu türlü avarızdan münezzehtir. Aslında, Hazreti ‘Vacibü’l-Vücud’a ayrı bir [[mahiyet|mahiyet]], ayrı bir vücud isnadı, ‘farz-ı **muhal**’ mülâhazasıyla bile caiz değildir; zira O, ne yalnız bir vücud ne [[mahiyet|mahiyet]] ne de ikisinden mürekkeptir.. evet, Vücud-u Vacib’de ne bunların ayrı ayrı mülâhazaları ne de hepsinin birden tasavvuru mümkündür.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 361.)) * “... eşyanın kendilerinin kendilerine nisbeti [[batil|bâtıl]], kendileri olarak varlıklarını devam ettirmeleri **muhal** ve imkânsız, Hakk’a nisbetle ise haktırlar: Evet O’nun kayyûmiyetiyle burada kader takvimine bağlı muvakkaten, ötede de makdûr-u müebbet ile kaim ve dâimdirler.”((M. Fethullah Gülen, //Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 195.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[batil|bâtıl]] ===== Dipnotlar =====