====== Nifak ====== * İki yüzlülük. İhlassızlık. * “[[iman|İman]] ettiğini dil ile söyleyip küfrü kalbde gizlemektir (Dışından inanmış görünüp, içinden inkâr etmektir. Böyle kimseye münafık denir).”((Ali ibn Muhammed es-Seyyid eş-Şerif Cürcani, //Tarifat: Arapça-Türkçe Terimler Sözlüğü//, tercüme ve şerh: Arif Erkan, İstanbul: Bahar Yayınları, 1997, s. 240.)) * “Tasavvurda zenginlik, düşüncede tutarlılık, varlığın perde arkasına ıttılâ ve [[basiret|basîretli]] davranma da diyebileceğimiz [[firaset|firaset]]; [[insan|insanın]], [[kalb|kalbini]] kin, nefret, iğbirar, **nifak** ve ucub gibi.. mânevî hastalıklardan temizleyip, [[iman|iman]], [[marifet|mârifet]], [[muhabbet|muhabbet]] ve [[ask|aşk]] u [[sevk|şevkle]] bezemesi sayesinde [[allah|Allah’ın]], onun içine attığı öyle bir nurdur ki, ona mazhar olan fert, feritleşir, duyuş ve sezişleriyle derinleşir; hatta başkalarının gönüllerindeki sırlara âşina olup, simaların arkasındaki gerçekleri görebilir.. ve tabiî, eşyanın perde arkasına uyanabildiği ölçüde, Hazreti Allâmü’l-Guyûb’un mücellâ bir mir’âtı hâline de gelebilir!”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 241.)) * “Bir başka hadiste Efendimiz **nifak** alâmeti ne bir dördüncüsünü de ekler. O da [[fucur|fücurdur]]. [[fucur|Fücur]], sorumsuzca her türlü günaha inhimak demektir.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-2//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 292.)) * “... isimlerin Hazreti Âdem’e öğretilmesi, [[kuran|Kur’ân]]-ı Hakim’de, Hazreti Âdem’in hilâfetinin bahis mevzuu edildiği yerde ele alınır. [[melekler|Melekler]], [[insan|insanın]], cibilliyet ve [[mahiyet|mahiyetindeki]] bir kısım unsurlardan ötürü, yeryüzünde [[fesat|fesat]] çıkaracağı, kan dökeceği istibsarı ile Cenâb-ı Hakk’a mukabelede bulunurlar. Yani: ‘Yâ Rab! İnsanın mahiyetine bakınca bu, kan döker, [[insan|insan]] öldürür, **nifak** çıkarır gibi görünüyor.’ derler.” ((M. Fethullah Gülen, //Asrın Getirdiği Tereddütler-2//, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 174.)) * “... bir insanın üzerinde on tane **nifak** belirtisi, bir tane de [[iman|iman]] emaresi olsa, biz yine o insan hakkında elimizden geldiğince [[husn-u_zan|hüsn-ü zan]] etmek mecburiyetindeyiz. Evet, o şahıs, söz konusu mezmum sıfatlarından dolayı kendi hesabına çok korkmalı ve akıbetinden endişe etmelidir; ancak, biz, kat’iyen onun hakkında münafık hükmüne varmamalıyız; sû-i zanda isabet etmektense [[husn-u_zan|hüsn-ü zanda]] yanılmayı seçmeliyiz. Tabii ki, [[iman|iman]] [[hizmet|hizmetinin]] ve umumun hukukunu gözeterek, üzerinde nifak alâmeti bulunan insanlara bir kısım vazife ve sorumluluklar verip vermeme hususunda daha temkinli olabiliriz. Bu hususta, Üstad hazretlerinin ortaya koyduğu ‘[[husn-u_zan|hüsn-ü zan]], adem-i [[itimat|itimat]]’ prensibine göre hareket edip, [[kuran|Kur’an]] [[hizmet|hizmetinden]] onların da nasipdar olmaları için, o türlü insanlara da bazı vazifeler verme ama onları mahremiyet gerektiren yerlerden uzak bulundurma yoluna gidebiliriz. Böylece, hem amme hukukunu korumuş hem de o insanların da çirkin sıfatlardan kurtulup samimi birer mü’min olabileceklerine dair [[husn-u_zan|hüsn-ü zannımızın]] gereğini yapmış oluruz. Şu kadar var ki, aynı [[mefkure|mefkureye]] gönül vermiş insanlar arasında [[husn-u_zan|hüsn-ü zannın]] ve güvenin ana unsurlar olduğu; kesin bilgilere dayanmayan haberlerden, sudan bahanelerden, bir kısım şüphe ve vesveselerden dolayı kardeşlerin birbirlerine karşı asla itimatsızlık etmemelerinin gerektiği unutulmamalıdır. ‘Adem-i [[itimat|itimat]]’ mülahazası tahdit altına alınmalıdır.”((A.g.e. s. 220.)) * “Risâle-i Nur **nifak** ve şikakı, tefrikayı, [[fitne|fitne]] ve [[fesat|fesadı]] kaldırıp; kardeşliği, uhuvvet-i diniyeyi, tesanüd ve teâvünü yerleştirir. Risâle-i Nur mesleğinin bir esası da budur. Risâle-i Nur gurur ve kibir ve hodfüruşluk ve zillet gibi ahlâk-ı seyyieden kurtararak, [[tevazu|tevazu]]’ ve mahviyet ve [[izzet|izzet]] ve vakar gibi güzel ahlâklara sahip kılar.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 833.)) * “Bu zamanda ehl-i [[islam|İslâm’ın]] en mühim tehlikesi, fen ve [[felsefe|felsefeden]] gelen bir dalâletle kalblerin bozulması ve îmânın zedelenmesidir. Bunun çâre-i yegânesi, nurdur, nur göstermektir ki, kalbler ıslah olsun, [[iman|îmânlar]] kurtulsun. Eğer siyaset topuzuyla hareket edilse, galebe çalınsa, o kâfirler münafık derecesine iner. Münafık, kâfirden daha fenâdır. Demek, topuz böyle bir zamanda [[kalb|kalbi]] ıslah etmez. O vakit [[kufur|küfür]] [[kalb|kalbe]] girer, saklanır; **nifaka** inkılâp eder. Hem nur, hem topuz.. ikisini, bu zamanda benim gibi bir âciz yapamaz. Onun için bütün kuvvetimle nura sarılmaya mecbur olduğumdan, siyaset topuzu ne şekilde olursa olsun bakmamak lâzım geliyor.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 130–131.)) * “Ehl-i [[dalalet|dalâletin]] zilletindendir ittifâkları, ehl-i [[hidayet|hidâyetin]] izzetindendir ihtilâfları. Yani, ehl-i gaflet olan ehl-i [[dunya|dünya]] ve ehl-i [[dalalet|dalâlet]], [[hak|hak]] ve [[hakikat|hakikate]] istinâd etmedikleri için zayıf ve zelildirler. Tezellül için, kuvvet almaya muhtaçtırlar. Bu ihtiyaçtan, başkasının muâvenet ve ittifâkına samimî yapışırlar. Hattâ meslekleri [[dalalet|dalâlet]] ise de, yine ittifâkı muhâfaza ederler. Âdetâ o haksızlıkta bir hakperestlik, o dalâlette bir [[ihlas|ihlâs]], o dinsizlikte dinsizdârâne bir taassub ve o **nifâkta** bir vifâk yaparlar, muvaffak olurlar. Çünkü samimî bir [[ihlas|ihlâs]], şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet [[ihlas|ihlâs]] ile kim ne isterse Allah verir.”((A.g.e. s. 188.)) * “**Nifak** perdesi altında, Risalet-i Ahmediye’yi (aleyhissalâtü vesselâm) inkâr edecek Süfyan nâmında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, Şeriat-ı İslâmiye’nin tahribine çalışacaktır. Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevî’nin silsile-i nuraniyesine bağlanan, ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin başına geçecek Âl-i Beyt’ten Muhammed Mehdî isminde bir zât-ı nurâni, o Süfyan’ın şahs-ı mânevîsi olan cereyan-ı münafıkâneyi öldürüp dağıtacaktır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 58.)) * “Kizb, **nifâkın** birinci alâmetidir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //İşârâtü’l-İ’câz//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 82.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[fesat|Fesat]] * [[fitne|Fitne]] * [[ihlas|İhlas]] * [[riya|Riya]] ===== Dipnotlar =====