====== Sahabe ====== * “Dost olmak” anlamına gelen **sahabe** kelimesi, “**sahabi**” kelimesinin çoğuludur. [[hadis|Hadis]] ilminde Peygamber Efendimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) [[iman|iman]] edip kendisiyle bir araya gelen ve bu [[iman|imanla]] vefat eden kimseyi ifade eder. * İbn Hacer, **sahabiyi**, “Hazreti Peygamber’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) mü’min olarak mülâkî olup sahih olan görüşe göre irtidat etmiş olsa bile Müslüman olarak ölen kimse.”((İbn Hacer, //El-İsâbe//, 1/4–5.)) olarak tarif eder. * Buna göre Peygamberimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) huzurunda ister kısa ister uzun kalsın ya da ondan [[hadis|hadis]] rivayet etsin veya etmesin veyahut fiziki gözle onu görsün veya görmesin, Efendimiz’in huzurunda [[iman|imanla]] bulunmak **sahabe** olmak için kafidir. Dolayısıyla O’nu (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayatında bir kere dahi olsa gören, ya da körlük gibi bir durumdan ötürü fiziken göremese de aynı ortamda bulunan kimseler **sahabe** sayılırlar. * “Âl ve **Ashab** namında bu zevat-ı kiram, nev-i beşerin Enbiyadan sonra feraset ve dirayet ve kemalatla en meşhur, en muhterem, en namdar, en dindar ve en keskin nazarlı taife-i azîmesidir.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 249.)) * “İmansız bir şekilde Efendimiz’i (sallallâhu aleyhi ve sellem) gören fakat Efendimiz’in vefatından sonra Müslüman olan kimseler de **sahabe** sayılmazlar. Yine Efendimiz döneminde onu [[iman|imanla]] görmüş, daha sonra dinden çıkmış ama vefat etmeden önce tekrar imana dönen kimseler de farklı görüşler olmakla beraber **sahabe** sayılmazlar. **Sahabe** tanımında, imanla Efendimiz’i görme, bu imanla yaşama ve bu imanla vefat etme önemli bir noktadır.”((İbn Hacer, a.g.e., 1/7–8.)) * “Öte yandan Peygamberimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) vefatından sonra henüz defnedilmeden cenazesini gören Ebu Züeyb Hüveylid b. Halid el-Huzeli gibi kimseler de **sahabi** sayılmazlar.”((Suyuti, //Tedribu’r-Râvi//, II/209; İbn Hacer, a.g.e., I/8.)) * “**Sahabe** olabilmek için çocuk yaşta olanların temyiz çağında olmaları yeterlidir, buluğa ermiş olmaları gerekmez. Peygamberimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) torunları Hasan (radıyallâhu anh) ile Hüseyin (radıyallâhu anh) gibi pek çok **sahabinin** bulunması, temyiz yaşının yeterli olduğuna bir delildir. Ancak henüz temyiz çağına gelmemiş çocukların **sahabeliği** hususunda [[ihtilaf|ihtilaf]] vardır. Söz gelimi Efendimiz’in henüz bebekken [[dua|dua]] buyurduğu, ağızlarına hurma gibi şeyler vererek tahnik yaptığı, isim verdiği çocuklar **sahabe**den sayılmazlar. **Sahabe** olabilmek için Efendimiz'i âlem-i şehadette görmek şarttır. Dolayısıyla Peygamberimizi [[kesif|keşif]] yoluyla gören ya da rüyasında onu gören kimse **sahabi** olmaz.”((Suyuti, a.g.e., II/209; İbn Hacer, a.g.e., I/7–9)). * “**Ashabım** hakkında uygunsuz sözler söylemeyin! Eğer, sizden birinin Uhud Dağı kadar altını olsa ve bunun tamamını [[allah|Allah]] yolunda infak etse, bu, onların bir-iki avuçluk infakına, hatta yarısına bile mukabil gelmez.”((Buhârî, Fedâilü’l-Ashab, 5; Müslim, Fedâilü’s-Sahabe, 221; Tirmizî, Menâkıb, 58.)) * “Sure-i Feth’in ahirinde sitayişkârane tavsifat-ı Rabbaniyeye mazhar ve Tevrat ve İncil ve Kur’ân’ın medh ü senasına mazhar olan **sahabelere**, [[fazilet|fazilet]]-i külliye nokta-i nazarında yetişilemez.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 531–532.)) * “**Sahabelerin** sohbeti, Nübüvvet-i Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) nuruyla, yani Nebi olarak onunla sohbet ediyorlar. Evliyalar ise, vefat-ı Nebevîden sonra Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmı görmeleri, velâyet-i Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) nuruyla sohbettir.”((A.g.e. s. 532.)) * “Bütün hissiyatları uyanık ve letaifleri hüşyar olan **sahabeler**, envâr-ı [[iman|imaniye]] ve tesbihiyeyi câmi’ olan kelimat-ı mübarekeyi dedikleri vakit, kelimenin bütün manasıyla söyler ve bütün letaifiyle hisse alırlardı. İşte bundandır ki, kırk dakikada bir **sahabenin** kazandığı [[fazilet|fazilete]] ve makama, kırk günde, hattâ kırk senede başkası ancak yetişebilir. Hattâ velâyet-i kübra olan veraset-i nübüvvet ve sıddıkıyet ki, **sahabelerin** velâyetidir; bir veli kazansa, yine saff-ı evvel olan **sahabelerin** makamına yetişmez.”((A.g.e. s. 534.)) * “Evet, **sahabeler** ekseriyet-i mutlaka itibariyle hakka âşık, [[sıdk|sıdka]] müştak, adâlete hâhişgerdirler [istekli]. Çünkü yalanın ve kizbin çirkinliği, bütün çirkinliğiyle ve [[sıdk|sıdkın]] ve doğruluğun güzelliği bütün güzelliğiyle o asırda öyle bir tarzda gösterilmiş ki ortalarındaki mesafe, [[ars|Arş]]’tan ferşe kadar açılmış, [[esfel-i_safilin|esfel-i sâfilîndeki]] Müseylime-i Kezzâb’ın derekesinden a’la-yı illiyyînde olan Hazreti Peygamber aleyhissalatü vesselamın derece-i [[sıdk|sıdkı]] kadar bir ayrılık görülmüştür.”((A.g.e. s. 526–527.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[hadis|Hadis]] * [[insibag|İnsibağ]] * [[kutsi_hadis|Kutsî Hadis]] * [[sunnet|Sünnet]] * [[tabiun|Tabiûn]] ===== İlave Okuma ===== * Ergün Çapan, //[[https://www.goodreads.com/book/show/40964201-kur-an--kerim-de-sahabe|Kur’an-ı Kerim’de Sahabe]]//, İstanbul: Işık Yayınları, 2013. ===== Diğer Diller ===== * [[https://hizmetpedia.org/doku.php?id=companions|English]] * [[https://fr.hizmetpedia.org/doku.php?id=les_compagnons|Français]] * [[https://nl.hizmetpedia.org/doku.php?id=metgezellen|Nederlands]] ===== Dipnotlar =====