====== Şecere-i Hilkat ====== * Yaratılış ağacı. Bir ağaç gibi, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu yaratılış. * “Beşer, **şecere-i hilkatin** en son cüzü olan meyvesidir. Mâlûmdur ki, bir şeyin semeresi, en uzak, en cemiyetli, en nâzik, en ehemmiyetli cüzüdür.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 189.)) * “[[insan|İnsan]] ise, **şecere-i hilkatin** zîşuur meyvesidir. Meyve ise; en cemiyetli ve en uzak ve en ziyâde nazarı âmm ve [[suur|şuuru]] küllî bir cüz’îdir. Nazarı âmm ve [[suur|şuuru]] küllî zât ise, o Sanatkâr-ı Zülcemâl’e muhatap olup görüşen ve küllî [[suur|şuurunu]] ve âmm nazarını tamamen Sâni’inin perestişliğine ve sanatının istihsânına ve nimetinin [[sukur|şükrüne]] sarf eden en yüksek, en parlak bir ferd olabilir.”((A.g.e. s. 246.)) * “... [[cennet|cennet]]-[[cehennem|cehennem]], **şecere-i hilkatten** ebed tarafına uzanıp eğilerek giden dalının iki meyvesidir ve şu silsile-i [[kainat|kâinatın]] iki neticesidir ve şu seyl-i şuûnatın iki mahzenidir ve ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan [[mevcut|mevcudatın]] iki havzıdır ve lütuf ve kahrın iki tecelligâhıdır ki; dest-i kudret bir hareket-i şedide ile [[kainat|kâinatı]] çalkaladığı vakit, o iki havuz, münasip maddelerle dolacaktır.”((A.g.e. s. 579.)) * “İmâm-ı Mübîn, mâzi ve müstakbelin ve [[alem-i_gayb|âlem-i gaybın]] etrafında dal budak salan **şecere-i hilkatin** bir programı, bir fihristesi hükmündedir.”((A.g.e. s. 597.)) * “Madem bilmüşâhede Zât-ı Ehad-i Samed’in, [[irade|irâde]] gibi bir sıfatının bir tek cilve-i cüz’îsi, bilmüşâhede milyon yerde, milyonlar işe vasıtasız medâr olur. Elbette Zât-ı Zülcelâl’in tecelli-i kudret ve irâdesiyle, **şecere-i hilkati** bütün ecza ve zerrâtıyla beraber tasarruf edebilmesine şuhûd derecesinde yakîn etmek lâzım gelir.”((A.g.e. s. 665.)) * “[[kuran|Kur’ân]]-ı Hakîm, nasıl ki [[sukur|şükrü]] netice-i hilkat gösteriyor. Öyle de kur’ân-ı kebîr olan şu [[kainat|kâinat]] dahi gösteriyor ki, netice-i hilkat-i âlemin en mühimi [[sukur|şükürdür]]. Çünkü [[kainat|kâinata]] dikkat edilse görünüyor ki, [[kainat|kâinatın]] teşkilâtı [[sukur|şükrü]] intâc edecek bir surette, her bir şey bir derece [[sukur|şükre]] bakıyor ve ona müteveccih oluyor. Güya şu **şecere-i hilkatin** en mühim meyvesi [[sukur|şükürdür]].. ve şu [[kainat|kâinat]] fabrikasının çıkardığı mahsûlâtın en âlâsı [[sukur|şükürdür]].”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 411.)) * “... **şecere-i hilkatin** en büyük dalı olan âlem-i bâki...”((Bediüzzaman Said Nursî, //Şuâlar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 87.)) * “[[insan|İnsan]] zîşuur ve câmi’ olduğu cihetle, nazarı âmm, [[suur|şuuru]] küllî olur. Nazarı âmm olduğundan **şecere-i hilkati** tamamıyla görür; şuuru da küllî olduğundan Sâni’in makasıdını bilir. Öyle ise [[insan|insan]], Sâni’in muhatab-ı hâssıdır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 26.)) * “... [[insan|insan]], hilkat semeresi olduğundan anlaşılır ki insanlardan bir çekirdek var ki Cenâb-ı Hak **şecere-i hilkati** o çekirdekten inbat etmiştir. O çekirdek de ancak ve ancak bütün ehl-i kemâlin ve belki nev-i beşerin nısfının ittifakıyla efdalü’l-halk, seyyidü’l-enâm Hazreti Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm)’dır.”((A.g.e. s. 172.)) * “... âlemde tekâmül kanunu vardır. Bu kanuna tâbi olan, neşv ü nema kanununa dahildir. Bu kanuna dahil olanın bir ömr-ü tabiîsi vardır. Ömr-ü tabiîsi olanın, ecel-i fıtrîsi vardır; ecelin pençesinden kurtulamaz. Evet, [[kainat|kâinatın]] ihtiva ettiği envâın ve bu envâın ihata ettiği efradın kısm-ı ekserîsi bu kanunlara tâbidirler. Binaenaleyh, âlem-i sağîr denilen [[insan|insan]], [[olum|ölümden]] ve harabiyetten kurtulamadığı gibi, [[insan|insan]]-ı kebir denilen âlemin de ölümden necatı yoktur. Ve kezâ, [[kainat|kâinatın]] bir ağacı [[olum|ölümden]], dağılmaktan halâs olmadığı gibi, **şecere-i hilkatten** olan [[kainat|kâinat]] silsilesinin de harabiyetten kurtuluşu yoktur.”((Bediüzzaman Said Nursî, //İşârâtü’l-İ’câz//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 144.)) ===== Dipnotlar =====