====== Yakaza ====== * Uyanıklık. * “Kelime olarak uyanıklık demek olan **yakaza**; [[tasavvuf|tasavvuf]] erbabınca, mebde itibarıyla Hakk’ın emir ve yasakları karşısında uyanık, titiz ve duyarlı olmak; bir kısım ilâhî ihsanlara mazhariyet mânâsında müntehâ itibarıyla da değişik makam ve mertebelerin bazı vâridleri karşısında her zaman fikrî, ruhî istikametini koruyup iltibaslara düşmemek ve hep basiret üzere bulunmak demektir. * **Yakazayı**; mübtedîler için, zecr ve men’ vukuunda bunlardaki maksad-ı ilâhîyi kavrama; müntehîler için de ‘kıyam billah’ mânâsına gelen ‘[[seyr_ilallah|seyr ilallah]]-[[seyr_billah|seyr billah]]-[[seyr_fillah|seyr fillâh]]’ gibi menzillerin hemen bütününde, her zaman Hakk'ın huzuru mülâhazası içinde bulunup hep temkin u istikameti kollama.. ya da konumunun gerektirdiği mârifet ve şuurla ‘Ben bir hakir kulum, her nefes muhtaç olduğum Mevlâ'dan nasıl gaflet ederim.’ diyerek, hep uyanık, hep mahviyet içinde, hep gözü Hakk’ın kapısının aralığında, mevsimi gelince de iltifat göreceği düşüncesiyle sürekli ümitli; herhangi bir itaba uğrayacağı endişesiyle de, kalbi güvercinlerin kalbi gibi tir tir ve her zaman İbrahim Hakkı gibi: * ‘Gafletle uyumak ne revâdır abd-i hakîre * Şefkatle nidâ eyleye Rahmân gecelerde’ * deyip muttasıl teyakkuzda bulunma olarak yorumlayanlar da olmuştur.”((M. Fethullah Gülen, //Kalbin Zümrüt Tepeleri//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 401.)) * “... rüyalarda nazarlara arz edilen timsallerin sembollerinin âlem-i **yakazada** (hakiki varlık âleminde) bir kısım [[hakikat|hakikatlere]] yani [[ayan-i_sabite|âyân-ı sâbitenin]] aynî şeylere benzemesine de biz teşâbüh deriz.”((M. Fethullah Gülen, //Bir İ’câz Hecelemesi//, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 439.)) * “... en büyük veliler [[sahabe|sahabe]] derecesine çıkamıyorlar. Hattâ Celâleddin-i Süyûtî gibi, uyanık iken çok defa sohbet-i nebeviyeye mazhar olan veliler, Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtü vesselâm) ile **yakazaten** görüşseler ve şu âlemde sohbetine müşerref olsalar, yine [[sahabe|sahabeye]] yetişemiyorlar. Çünkü; [[sahabe|sahabelerin]] sohbeti, Nübüvvet-i Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) nûruyla, yâni ‘Nebî’ olarak onunla sohbet ediyorlar. [[evliya|Evliyalar]] ise, vefat-ı nebevî’den sonra Resûl-i Ekrem’i (aleyhissalâtü vesselâm) görmeleri, velâyet-i Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) nuruyla [[sohbet|sohbettir]].” * “... [[bast-i_zaman|bast-ı zaman]] herkesçe musaddak bir nev’i, rüyada görünüyor. Bazen bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvâli, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için **yakaza** âleminde bir gün, belki günler lâzımdır.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Lem’alar//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 22.)) * “En bedbaht, en muzdarip, en sıkıntılı, işsiz adamdır. Zira atâlet, ademin biraderzadesidir.. sa’y, vücûdun hayatı ve [[hayat|hayatın]] **yakazasıdır**.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mektubat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 538.)) * “... rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur’ân okumuş olsa idin, birkaç hatim okumuş olurdun. Bu hâlet evliya için hâlet-i **yakazada** inkişaf eder. Zaman inbisat eder. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zâten zaman ile mukayyet değildir. Ruhu cismaniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri sürat-i ruh mizanıyla cereyan eder.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Mesnevî-i Nûriye//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 183.)) * “İnkılâplar neticesinde, her iki taraf arasında geniş geniş dereler husûle geliyor. O dereler üstünde her iki âlemle münasebettar köprüler lâzımdır ki her iki âlem arasında gidiş geliş olsun. Lâkin o köprülerin inkılâbat cinslerine göre şekilleri, [[mahiyet|mahiyetleri]] mütebâyin; isimleri mütenevvi olur. Mesela uyku âlemi, **yakaza** ile [[alem-i_misal|âlem-i misal]] arasında bir köprüdür. [[berzah|Berzah]], [[dunya|dünya]] ile [[ahiret|âhiret]] arasında ayrı bir köprüdür. Ve misal, âlem-i cismanî ile âlem-i ruhâni arasında bir köprüdür. Bahar, kış ile yaz arasında ayrı bir nevi köprüdür. [[kiyamet|Kıyamette]] ise, inkılâp bir değildir. Pek çok ve büyük inkılâplar olacağından, köprüsü de pek garip, acîb olması lâzım gelir.”((A.g.e. s. 209.)) * “1335 senesi Eylül’ünde, dehrin hâdisâtının verdiği [[yeis|yeisle]], şiddetle muztarip idim. Şu kesif zulmet içinde bir nur arıyordum. Mânen rüya olan **yakazada** bulamadım. Hakikaten **yakaza** olan rüya-yı sâdıkada bir ziya gördüm.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Tarihçe-i Hayat//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 123.)) * “Üstadım, * Beş vakit [[namaz|namazdan]] sonra, hakk-ı fâzılânelerinize [[dua|duacıyım]] ve [[dua|duanızı]] rica ediyorum. Mesleğinize ve neşrettiğiniz Risale-i Nur’a karşı hissiyatımı, dilimle beyan edemiyorum. Ben ümmîyim, sair kardeşlerim gibi ifade-i meram edemem. Fakat –felillâhilhamd– [[kalb|kalb]] ve ruhum Risale-i Nur’un tesirâtıyla [[intibah|intibaha]] gelmişler. * [[kalb|Kalbimin]] [[intibah|intibahını]] rüyalarımla anlıyorum. Zaten bu [[gaflet|gaflet]] ve zulmet zamanının **yakaza** âlemini, ağır bir uyku âlemi; ve uyku âlemini ise, bir derece **yakaza** âlemi görüyorum. Onun için siz Üstadıma karşı rüyalarımla size arz ediyorum.” (Vezirzâde Mustafa)((Bediüzzaman Said Nursî, //Barla Lâhikası//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 226.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[dikkat|Dikkat]] * [[şuur|Şuur]] * [[temkin|Temkin]] * [[teyakkuz|Teyakkuz]] ===== Dipnotlar =====