====== Zühre ====== * Çiçek. Nefsinin kalın ve koyu perde olması sonucu, [[hakikat|hakikati]] değil kendindeki renkleri aksettiren. * “... sen, ey dünyayı unutmayan ve maddiyata tevağğul eden ve nefsi kesafet peyda eden arkadaş! Sen ‘**Zühre**’ ol. Nasıl ki o ‘**Zühre** çiçeği’, ziyâ-yı şemsten inhilâl etmiş bir renk alıyor. Ve o bir renk içinde şemsin timsâlini karıştırıp kendine zînetli bir suret giydiriyor. Zira senin [[istidat|istidatın]] dahi ona benzer.”((Bediüzzaman Said Nursî, //Sözler//, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 360.)) * “Ey **Zühre**-misâl! Sen gidiyorsun, fakat çiçek olarak git. İşte gittin. Terakki ede ede, tâ bir mertebe-i külliyeye geldin. Güya bütün çiçeklerin hükmüne geçtin. Hâlbuki, ‘**Zühre**’ kesif bir aynadır. Onda ziyâdaki yedi renk inhilâl ve inkisar eder, şemsin aksini gizler. Sen, sevdiğin güneşin yüzünü görmekte muvaffak olamazsın. Çünkü; kayıtlı olan renkler, hususiyetler, dağıtıyor, perde çekiyor, gösteremiyor. Sen şu hâlde suretlerin, berzahların ortaya girmesiyle neşet eden firâktan kurtulamazsın. * Lâkin bir şart ile kurtulabilirsin ki, sen kendi nefsinin [[muhabbet|muhabbetine]] dalmış olan başını kaldırasın ve nefsin mehâsini ile telezzüz ve iftihar eden nazarını çekesin, gökyüzündeki güneşin yüzüne atasın. Hem, baş aşağı celb-i rızık için toprağa bakan yüzünü, yukarıdaki şemse çeviresin. Çünkü; sen, onun aynasısın. Vazifen, aynadarlıktır. Bilsen, bilmesen, hazine-i rahmet kapısı olan toprak tarafından senin rızkın gelecektir. * Evet nasıl bir çiçek, güneşin küçücük bir aynasıdır. Şu koca güneş dahi gök denizinde Şems-i Ezelî’nin “Nur” isminden tecelli eden bir lem’anın katre-misâl bir aynasıdır.”((A.g.e. s. 360.)) * “... mesela, sizde [[kemal|kemâl]] mertebede manevî derinliğe götürecek bir [[his|his]] kabiliyeti var. Ancak bunu pratik ile takviye etmeniz lâzım ki bir işe yarasın. Evet, sizi uzun boylu kapıda tutmadan postta ya da sedirde oturtmazlar. Kaldı ki, sedir de istidadınıza göre olur. Evet, [[katre|katre]] iseniz [[katre|katre]], [[resha|reşha]] iseniz [[resha|reşha]], **zühre** iseniz **zühre** [[makam|makamına]] oturtulursunuz. Yani tamamen kalbî de olsa hissiyatlar pratik ve tecrübe ile bütünleşmelidir. Bu da iman ve [[islam|İslâm’a]] hizmet ve bunların pratiğe dökülmesiyle mümkün olur.”((M. Fethullah Gülen, //Fasıldan Fasıla-1//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 195–196.)) * “[[insan|İnsanın]] terakki adına vird-i zeban ettiği esmânın, yine onun, [[mahiyet|mahiyet]], kabiliyet ve gerçek kimliği ve [[allah|Allah]] tarafından onun mahiyetine konan renklerle çok alâkası vardır. Meselâ ben ne kadar çok istesem de bir başkasının seviyesini yakalamam mümkün değildir. Çünkü o, doğrudan doğruya duru ve berzahsız esmâ-i ilâhiye, sıfât-ı ilâhiye ve şe’n-i Rubûbiyet’e açık bir [[insan|insandır]] ve âdeta peyke binmiş gibi [[allah|Allah’a]] yükselir. Bu [[hakikat|hakikat]], Yirmi Dördüncü Söz’deki **Zühre**, [[katre|Katre]], [[resha|Reşha]] meselelerinde ifade edilmiştir. **Zühre** yırtılsa, dökülse ve parçalansa da güneşle olan münasebetini değiştiremez. Çünkü güneş, onun renklerinde istihale ederek kendisini ona hissettirir. Yine [[katre|katre]], ne yaparsa yapsın bir [[resha|reşhanın]] güneşle münasebetini yakalayamaz. Çünkü o bir cisimdir ve onu, ancak gözbebeğinin içine alabilir.”((M. Fethullah Gülen, //Prizma-3//, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 213–177.)) ===== Ayrıca Bakınız ===== * [[katre|Katre]] * [[resha|Reşha]] ===== Dipnotlar =====