Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


sirk

Şirk

  • “… kâinatın mevcudatında bir emare yok ki, bir şirk ihtimali ona bina edilsin. Demek dâvâ-yı şirk, sırf tahakkümî ve mânâsız söz ve dâvâ-yı mücerred olduğundan; şirki iddia etmek, mahz-ı cehalet, ayn-ı belâhettir.”1)
  • “Hubb-u câhtan gelen şöhret-perestlik sâikasıyla ve şan ü şeref perdesi altında teveccüh-ü âmmeyi kazanmak, nazar-ı dikkati kendine celbetmekle enâniyeti okşamak ve nefs-i emmâreye bir makam vermektir ki, en mühim bir maraz-ı rûhî olduğu gibi ‘şirk-i hafî’ tâbir edilen riyâkârlığa, hodfüruşluğa kapı açar, ihlâsı zedeler.”2)
  • “… cilve-i ehadiyet sırrıyla, en küçük bir zîhayat mahlûk, kâinatın bir misâl-i musağğarası ve küçük bir fihristesi hükmünde olduğundan; o tek zîhayata sahip çıkan, bütün kâinatı kabza-yı tasarruf unda tutan Zât olabilir. Ve bir çekirdek, hilkatçe bir ağaçtan geri olmadığı; ve bir ağaç, küçük bir kâinat hükmünde olduğu, her bir zîhayat dahi, küçük bir kâinat ve küçük bir âlem hükmünde olduğundan; bu sırr-ı ehadiyet cilvesi, şirk ve iştiraki muhâl derecesine getiriyor.”3)
  • “Şimdi, görüyoruz ki; her şey nasıl ki rızkın etrafında toplanmış, ona bakıyor. Öyle de rızık dahi bütün envâıyla, mânen ve maddeten, hâlen ve kâlen şükürle kaimdir, şükürle oluyor, şükrü yetiştiriyor, şükrü gösteriyor. Çünkü rızka iştah ve iştiyak, bir nevi şükr-ü fıtrîdir ve telezzüz ve zevk dahi gayr-i şuurî bir şükürdür ki, bütün hayvanâtta bu şükür vardır. Yalnız insan, dalâlet ve küfürle o fıtrî şükrün mahiyetini değiştiriyor, şükürden şirke giriyor.” 4)
  • “… üç karanlık içinde bütün vâlidelerin erhâmında insanların suretlerini ayrı ayrı, mizanlı, imtiyazlı, zînetli ve intizamlı olarak, hem şaşırmadan, yanlış etmeden, karıştırmadan basit bir maddeden açmak ve yaratmak olan fettâhiyet ve umum rû-yi zeminde aynı kudret, aynı hikmet, aynı sanatla umum insanları ve hayvanları ve nebatları ihata eden bu feth-i suver hakikati, vahdâniyetin en kuvvetli bir burhanıdır. Çünkü ihata etmek bir vahdettir, şirke yer bırakmaz.”5)
  • “… silsile-i felsefenin en mükemmel fertleri ve o silsilenin dâhileri olan Eflâtun ve Aristo, İbni Sînâ ve Fârâbî gibi adamlar; ‘İnsaniyetin gayetü’l-gayâtı, teşebbüh-ü bi’l-Vâcib’dir.’ yani ‘Vâcibü’l-vücûd’a benzemektir.’ deyip firavunâne bir hüküm vermişler ve enaniyeti kamçılayıp, şirk derelerinde serbest koşturarak; esbap-perest, sanem-perest, tabiat-perest, nücûm-perest gibi çok envâ-ı şirk tâifelerine meydan açmışlar. İnsaniyetin esasında münderiç olan acz ve zaaf, fakr ve ihtiyaç, naks ve kusur kapılarını kapayıp, ubudiyetin yolunu seddetmişler. Tabiata saplanıp, şirkten tamamen çıkamayıp, şükrün geniş kapısını bulamamışlar.”6)
  • İnsanın tevhid çizgisini koruyamayıp, Hâlık-mahlûk, abd-Mâbud münasebetindeki inhirafı demek olan şirk en büyük zulüm; açıktan açığa hak-hukuk tanımama, başkalarına cevr ü cefada bulunma, onları aldatma, itibarlarıyla oynama, gıybet etme… gibi hususlar ikinci derecede birer zulüm; Allah’ın emir ve yasaklarını dinlememe, haramlara karşı kat’î tavır alıp meşrû dairedeki zevklerle yetinmeme ise farklı bir zulümdür. Hangi çeşidi olursa olsun Kur’ân-ı Kerim adalet ve ubûdiyet üzerinde durduğu kadar zulüm ve haksızlığa da vurguda bulunur ve mü’minleri inhiraf, cevr, cefa ve gadrin her çeşidinden uzak durmaya çağırır.”7)
  • “Hakikî adaleti, gerçek hürriyeti, dengeli müsâvâtı (eşitlik), hayrı, namusu, fazileti, hatta hayvanlara varıncaya kadar her varlığa şefkati emredip; zulmü, şirki, haksızlığı, cehaleti, rüşveti, faizi, yalanı, yalan şahadeti açıkça meneden biricik kitap, Kur’ân’dır.”8)
  • “… öyle fısk ve zulüm vardır ki, bunlar ayn-ı küfür kabul edilirler. Mesela Allah’ın koyduğu esaslara karşı gelmek ve Allah’a şirk koşmak, küfür içinde mütalâa edilebilecek bir fısk u fücurdur. Öte yandan kişinin yapmakla mükellef olduğu namaz kılmak, oruç tutmak.. gibi ibadetleri yerine getirmemesi de –şayet alışkanlık hâline gelmemişse– bir fısktır; ama bu fıskı işleyen kişi, yine mü’min olarak mütalâa edilegelmiştir.”9)
  • İbadet kasdı taşıdığı ve halka öyle mâl olduğu için, türbelere, mezarlara bez bağlamak ve mum yakmak bid’attır ve haramdır. Hele hele türbedeki zata duasında, ‘Benim şu günahlarımı bağışla, affet!’ deme küfürdür, dalâlettir ve şirktir. Bununla beraber, o yüce şahsiyetleri âdâbı gereğince ziyaret etme, dualar okuma ve şefaat ehlinden de onların şefaatine mazhar olmayı Allah’tan dilemede hiçbir mahzur yoktur.”10)
  • İnsanın tevhid çizgisini koruyamayıp, Hâlık-mahlûk, abd-Mâbud münasebetindeki inhirafı demek olan şirk en büyük zulüm; açıktan açığa hak-hukuk tanımama, başkalarına cevr ü cefada bulunma, onları aldatma, itibarlarıyla oynama, gıybet etme… gibi hususlar ikinci derecede birer zulüm; Allah’ın emir ve yasaklarını dinlememe, haramlara karşı kat’î tavır alıp meşrû dairedeki zevklerle yetinmeme ise farklı bir zulümdür. Hangi çeşidi olursa olsun Kur’ân-ı Kerim adalet ve ubûdiyet üzerinde durduğu kadar zulüm ve haksızlığa da vurguda bulunur ve mü'minleri inhiraf, cevr, cefa ve gadrin her çeşidinden uzak durmaya çağırır.”11)
  • Allah yolunda koşturan insanlar yaptıkları işlere şirk bulaştırdığı zaman Cenâb-ı Hak, cebr-i lütfî olarak onlara yer yer ehl-i dalâleti musallat edip kulaklarını çekebilir.”12)

Dipnotlar

1)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 661.
2)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 207.
3)
A.g.e. s. 403.
4)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 412.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 157.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 588–589.
7) , 11)
M. Fethullah Gülen, Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 232.
8)
M. Fethullah Gülen, Kur’ân’ın Altın İkliminde, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 26.
9)
M. Fethullah Gülen, Bir İ’câz Hecelemesi, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 159.
10)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 322.
12)
M. Fethullah Gülen, Yolun Kaderi (Kırık Testi-15), İstanbul: Nil Yayınları, 2016, s. 278.
sirk.txt · Son değiştirilme: 2024/10/21 23:01 Değiştiren: Editör