siyer_felsefesi
İçindekiler
Siyer Felsefesi
- “Farklı düşünceler, farklı yaklaşımlar diyaloğa mâni olmamalıdır. Konuma saygıyı ihmal etmeden ve farklılık mülâhazasına kapılmadan çok rahatlıkla bu farklılıklar ifade edilebilmelidir. Kimse kendini başkalarından üstün görmemeli, muhataplarında böyle bir intiba bırakmamalıdır. Mümkün mertebe iddiasız olunmalıdır. Meseleler daha profesyonelce ele alınmalı, üstlenilen mesajın ağırlığı nispetinde, ortaya konulan temsilde de ciddi olunmalı, âdeta peygamberane bir tavırla yürünmelidir. İyi bir siyer felsefesiyle diyalog mevzusu yeniden ele alınmalı, bu konuyla meşgul olan insanlar çok iyi yetiştirilmeli, insanî değerlere bağlı kalınmalı ve yanlış yapılmamalıdır. Böyle ciddi bir işin avamca mülâhazalara bağlanması, meselenin hassasiyetini gözetmemek anlamına gelir.”1)
- “… 14 asırlık İslâm tarihi boyunca farklı zaman dilimlerinde siyer felsefesine dair bazı hususlar üzerinde durulmuş ve sosyal tarih açısından Asr-ı Saadet’teki bazı hâdiseler yorumlanmıştır. Fakat o dönemlerdeki şartlarla bugünkü şartlar arasında sosyolojik açıdan çok ciddî değişimlerin yaşandığı da bir gerçektir. Geçmişte, değişik dönemlerde ortaya çıkan felsefî telakkilerin bazıları zamanla rafa kaldırılmış, bir kısmının modası geçmiş ve onların yerine yeni düşünce tarzları gelişmiştir. Bu açıdan daha önceki dönemlere ait siyer yorumlarından istifade etsek de, onların günümüze tam olarak ayna tuttuğunu söyleyemeyiz. Dolayısıyla günümüz şartları açısından siyer felsefesini ancak, en büyük müfessir olan zamanın tefsirini göz önünde bulunduranlar, onun ortaya koyduğu tevil ve tefsirleri nazar-ı itibara alanlar, yani ibnü’zzaman veya ibnü’l-vakt olanlar yapabilir.
- İşte bu perspektiften siyere bakılacak olursa, onun başvurulması gerekli bir menhelü’l-azbi’l-mevrûd olduğu görülecektir. Evet siyer, düşünce hayatımız adına bitip tükenme bilmeyen dupduru bir kaynaktır. İstifade etmesini bilenler ondan çok şey elde edeceklerdir.”2)
- “Usûl-i fıkıh kitaplarında hüküm istinbatında bulunabilmek için başvurulması gereken metotlar üzerinde hassasiyetle durulmuştur. Çözümü aranan meseleyle ilgili olarak ilk bakılması gerekli olan kaynaklar, şüphesiz bunlar olacaktır. Fakat bunların yanında siyer felsefesi de ihmal edilmemelidir. O, Kitap ve Sünnet’te açık bir hüküm bulamadığımız durumlarda karşılaştığımız problemin çözümü adına bize yardımcı olacağı gibi, bu temel kaynakların doğru anlaşılmasına da ışık tutacaktır. Gerek Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) gerekse sahabe-i kiramın kendi dönemlerinde meydana gelen hâdiseler karşısındaki duruşları, tavır ve davranışları, takrirleri ve hatta sükûtları bile bizim için önemli birer referanstır. Dolayısıyla aslî ve ferî delillerin yanında, siyerde bırakılan açık uçlar da çok iyi değerlendirilmelidir.”3)
- “… günümüzdeki iman ve Kur’ân hizmetlerinde ortaya konan pek çok tutum ve stratejinin siyer felsefesine bağlı cereyan ettirilmeye çalışıldığını, her konuda olduğu gibi bu konuda da mukteda bihimizin, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve O’nun sireti, Sünnet’i olduğunu, en azından aklımız ve gücümüz yettiğince bu gaye-i hayale ulaşma azmi içinde bulunduğumuzu söyleyebiliriz. Mesela bir taraftan kendimize ait değerleri muhtaç sinelere duyurma adına fevkalâde bir azim ve gayret ortaya koyma; fakat bunu yaparken asla usûl ve üslup hatasına düşmeme, düşüp manevra alanını daraltmama; başkalarında endişe uyarmama adına olabildiğine şeffaf ve açık olma; ortaya konulan mükemmel temsil ile herkesin güvenini kazanma ve bu güven kredisini verimli bir şekilde değerlendirmeye çalışma gibi davranışları Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) hareket tarzıyla irtibatlandırmak mümkündür.”4)
- “Siyer felsefesi üzerinde bugüne kadar çok az durulmuştur. Mesela medreselerde ne eskiden ne de yakın zamanlarda siyer felsefesinin ders olarak okutulduğunu duymadım. O, bugüne kadar tedrisat sistemi içine alınmamış, müfredat programlarına dâhil edilmemiştir. Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayat-ı seniyyelerinde meydana gelen olaylarla ilgili önemli eserler telif edilmiş olsa da bu olayları arka plânlarıyla ve temel felsefeleriyle birlikte değerlendirme, genel itibarıyla ihmal edilmiş bir iştir. Oysaki siyer, hem dinin anlaşılması hem de mü’minlerin istikamet üzere dinlerini yaşayabilmeleri adına doğru okunması ve doğru anlaşılması gereken çok önemli bir dinamiktir.”5)
- “… tarihî hâdiselerin tekerrürü ayniyet değil misliyet ölçüsünde gerçekleşmektedir. Bu açıdan sahabe-i kiramın hayatları nazara verilirken mutlaka günümüz şartlarının da göz önünde bulundurulması gerekir. Farklı bir tabirle insanlara, ‘Böyle bir hayat yaşanmaz.’ dedirtmeme ve aynı zamanda onları tenakuza düşürmeme adına sahabenin hayatları anlatılırken konjonktürün dikkate alınması çok önemlidir. İnsanların, sahabe hayatlarının yaşanabilir olduğuna inandırılması gerekir. Bunun için de Siyer’in temel felsefesiyle ve arka plânıyla bilinmesine ihtiyaç vardır. Maalesef bugüne kadar siyer felsefesi üzerinde yeterince durulmamıştır. Hazreti Pîr’in Kur’ân tefsiri mevzuunda ortak akla işaret etmesi gibi, Peygamber Efendimiz’in hayat-ı seniyyelerinin de temel mantık örgüsü ve kendi derinlikleriyle ele alınıp günümüz insanlarının nazarına, istifade edilebilir ve yaşanabilir bir bilgi muhassalası olarak takdim edilmesi için böyle bir ortak aklın çalışmasına ihtiyaç vardır.”6)
- “Kur’ân aklîliği ve siyer felsefesi ile telif edilmesi mümkün olmayan her hareketin, aleyhimize döneceğini çok iyi bilmeliyiz. Eğer ibnü’l-vakt, ibnü’z-zaman olmak istiyorsak çok dengeli ve çok sabırlı olmak, hilm ile hareket etmek zorundayız.”7)
- “Dinimizin yeniden yorumlanması ve günümüzün anlayışına uygun olarak sunulması açısından derinlikli bir siyer felsefesinin yapılmasını çok önemli buluyorum. Asr-ı saadette Efendimiz’in rehberliğinde cereyan eden hayatın temel felsefesinin çok iyi anlaşılarak günümüz şartlarına göre adapte edilmesi gerekiyor. Asr-ı saadetin kelimesi kelimesine, milimi milimine aynısıyla günümüze aktarılması ve uygulanmaya çalışılması, dinin ruhuna uygun düşmeyebilir. Yapılması gereken şey; o dönemde yaşanan hâdiselerin arka planlarıyla birlikte doğru kavranması, onlardan gerekli olan kuralların ve disiplinlerin çıkarılması, sonra da günümüze tatbik edilmesidir. Bunu yapabildiğimiz takdirde, kötülüklerle mücadele, irşat ve tebliğ, hoşgörü ve diyalog gibi ihtiyaç duyulan birçok konuda dinin ruhuna uygun hareket tarzı, usul ve metot geliştirebiliriz.”8)
- “14 asırlık İslâm tarihinin kritiğini yapanlar ve Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayatına siyer felsefesi açısından yaklaşanlar, İslâm’ı temsil üzerinde çok durmuş, hatta İnsanlığın İftihar Tablosu’ndan sonra İslâm’ın o denli seviyeli olmayışını da hep temsil eksikliğinde görmüşlerdir.”9)
Ayrıca Bakınız
Dipnotlar
1)
M. Fethullah Gülen, Işık Karanlığı Boğarken (Kırık Testi-19), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2022, s. 69.
2)
M. Fethullah Gülen, Yenilenme Cehdi (Kırık Testi-12), İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 132–133.
3)
M. Fethullah Gülen, Dert Musikisi (Kırık Testi-16), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2019, s. 124–125.
4)
A.g.e. s. 125–126.
5)
A.g.e. s. 126.
6)
M. Fethullah Gülen, İstikamet Çizgisi (Kırık Testi-17), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2020, s. 102–103.
7)
M. Fethullah Gülen, İmtihanlar Kuşağı (Kırık Testi-18), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2021, s. 204.
8)
M. Fethullah Gülen, Işık-Karanlık Devr-i Daimi (Kırık Testi-20), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2023, s. 86.
9)
M. Fethullah Gülen, Prizma-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 83.
siyer_felsefesi.txt · Son değiştirilme: 2025/01/14 16:38 Değiştiren: Editör