zihin
İçindekiler
Zihin
- “… Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân’ın ifadesinde çok şefkat ve merhamet var. Çünkü muhâtabların ekserisi, cumhur-u avâmdır. Onların zihinleri basittir. Nazarları dahi dakîk şeyleri görmediğinden, onların besatet-i efkârını okşamak için tekrar ile semâvât ve arzın yüzlerine yazılan âyetleri tekrar ediyor. O büyük harfleri kolaylıkla okutturuyor.”3)
- “Vicdanın anasır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan irade, zihin, his, Latife-i Rabbâniye: Her birinin bir gayat-ül gayatı var. İradenin ibadetullahtır. Zihnin mârifetullahtır. Hissin muhabbetullahtır. Latifenin müşahedatullahtır. İbadet-i kâmile dördünü tazammun eder. Şeriat şunların i’tidal ve muvazenetlerini muhafaza ve gayat-ul gâyatına sevkettiği gibi, nefsin fıtraten serbest bırakılmış olan kuva-ı selâsesini ifrat ve tefritten kurtarıp hikmet, iffet, şecaâtı tazammun eden adalet noktasına sevk eder.”5)
- “Gizli şey demek mânâsına gelen sır; sofiye ıstılahında: Kalbde ilâhî vedîa olan bir latîfe-i rabbâniyedir. Bedende ruhun emanet ve vedîa olması mânâsında bir latîfe. İrade, zihin, his ‘latîfe-i rabbâniye’ dediğimiz vicdan mekanizmasının dört temel esası ve ruhun hâssası olduğu gibi, ‘sır’ da kalbin böyle bir hâssası ve orta ölçekte bir buudu sayılır.”7)
- “Lafz-ı Celâl ve İsm-i Âzam da denen ‘Allah’ kelime-i mübarekesi, kendini bize ‘Esmâ-i Hüsnâ’sıyla bildiren ve sıfât-ı sübhaniyesiyle zihin, mantık ve muhâkemelerimize bir çerçeve vaz’eden, bütün esmânın Müsemmâ-i Akdesi ve bütün evsâf-ı kemaliyenin Mevsûf-u Münezzehi, ulûhiyet tahtının biricik mâliki ve rubûbiyet arşının sahib-i bîmisali Zât-ı Ecell ü A’lâ’nın adıdır.”9)
- “Gaye-i Hayâl Olmazsa, Enaniyet Kuvvetleşir
- Bir gaye-i hayâl olmazsa, yahut nisyan basarsa, ya tenasi edilse; elbette zihinler enelere dönerler,
- Etrafında gezerler. Ene kuvvetleşiyor, bâzan sinirleniyor.
- Delinmez, tâ ‘nahnü’ olsun. Enesini sevenler, başkaları sevmezler.”10)
- “İşte Arap kavmi böyle bir vaziyette iken ve zihinleri de bahar çiçekleri gibi yeni yeni açılmaya başlarken, birdenbire Kur’ân-ı Azîmüşşân, yüksek belâgatiyle, harika fesahatiyle mele-i âlâdan yeryüzüne indi.”11)
- “… insan evvelâ kendi enfüsünde tefekkür etmeli ve meselâ, ‘Bu simada, bir sûret-i Rahmâniyet var.. Bunu yaratan O… Bu letâifi onda aksettiren yine O… Şu kulak, ancak O Rahmân’ın eliyle oraya takılmış olmalı… Bu gözün O’nun eliyle oraya yerleştirildiği açık…’ demelidir. Sonra bütün bu mânâlar birden nazara alınarak ‘vicdan musaddıkı’na emanet edilmeli; yani enfüsî tefekkürle oraya bir petek konarak, fikir arılarının getirdikleri çiçeklerin, peteğin gözlerinde bala dönüştürülmeleri sağlanmalıdır, aksine enfüsî tefekkürle bir petek oluşmamışsa, zihin arısı, âfâkî tefekkürle getirdiği balı koyacak petek bulamayacak, boşuna gel-git yaşayacaktır ki bu da dibi delik bir kovayla, dipsiz bir kuyudan su çekme gibi bir şey olacaktır. Öyle olunca da kat’iyen matlûba varılamayacak, netice elde edilemeyecek ve düşüncede gaye olan; bilginin, içimizde mârifet hüzmelerine dönüşmesi gerçekleşmeyecektir; enfüsî tefekkürledir ki her türlü bilgi sağlama bağlanmakta ve âfâkî tefekkür de bizim için mahz-ı mârifet olmaktadır.”12)
- “Manevî anatominiz; latife-i Rabbâniyeniz, iradeniz, hissiniz, şuurunuz, mantığınız, muhakemeniz, aklınız. Vicdanın bu rükünleri/unsurları, değişik kirlerden müberrâ, pâk, temiz ise şayet, o zaman diyeceğiniz şeyler de karşı tarafta mâkes bulur. Yoksa zihin kirliliğiyle, insanlara aklıktan, paklıktan bahsetmeniz, karşı tarafta sadece tepkiye sebebiyet verir.”13)
Ayrıca Bakınız
Dipnotlar
1)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 523–524.
2)
A.g.e. 562.
3)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 160.
4)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 530.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Asar-ı Bediyye, İstanbul: Envar Neşriyat, 2019, s. 41.
6)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 232.
7)
A.g.e. s. 270.
8)
A.g.e. s. 619.
9)
A.g.e. s. 733.
10)
A.g.e. s. 771.
11)
Bediüzzaman Said Nursî, İşârâtü’l-İ’câz, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 125.
12)
M. Fethullah Gülen, Kendi Ruhumuzu Ararken (Prizma-9), İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 257–258.
13)
M. Fethullah Gülen, “Aşkta Sabır ve Hicrette Kozadan Kelebeğe”
zihin.txt · Son değiştirilme: 2024/12/20 14:21 Değiştiren: Editör