“Haslar üstü hasların firarı ise, sıfâttan Zât’a ve Hak’tan yine Hakk’adır ki, her zaman أَعُوذُ بِكَ مِنْكَ ‘Senden yine Sana sığınırım.’ der, heybet ve mehâbet soluklarlar. Bu firarların hemen hepsi de gidip bir iltica, bir himaye ve bir
i’tisâmla noktalanır.
Firar, firar edenin ruh derinliği ile mebsûten mütenasip (doğru orantılı) olduğu gibi, netice itibarıyla varılan nokta da farklı farklıdır.”
2)