“Bir dönemde Hakk’a teveccühler ‘
isimsiz müsemma’ şeklindeydi. Nakşî, Halidî, Kadirî, Şazilî, Bekrî, Cerrahî diye isimler bilinmiyordu. Fakat onların yaptıkları şeylerin hepsi vardı. Her yerde gürül gürül
Allah anılıyordu. O, her sinede muallâ yerini koruyordu. Gönüller adeta O’nun tecelligâhı idi.