“Mus’ab b. Umeyr, ‘Medenîlere galebe ikna iledir…’
1) düsturunu kullanarak Kur’ân’ın elmas düsturunu anlatma işinin tam eriydi. Evet,
hikmet ve kuvvet muvazenesinin bulunmadığı, kaba kuvvetin hükümferma olduğu, ifade hürriyetinin yok sayıldığı bir yerde, teknik davranarak, tebliğ ve
irşad işini tam anlamıyla yerine getirebilecek bir er. Tabir caizse o, âdeta bu işe göre programlanmıştı. Birdenbire tansiyonu yükselen, hissiyatına mağlup düşen, bağırıp çağırmaya başlayan, iş sarpa sarınca ‘Ben artık yokum!’ diyerek çekip giden asabî bir tip değildi. Tam aksine, yüzüne tükürük atıldığı yerde bile tavrını değiştirmeden en öfkeli insanların tansiyonlarını aşağı çekmesini bilen, sağlam iradeli biriydi. Yani tam bir denge, düşünce ve
irade insanıydı.”
2)