Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


insan

İçindekiler

İnsan

  • “İnsan, yüksek duygularla donanmış, fazilete istidatlı, ebediyete meftun bir varlıktır. En sefil görünen bir insan ruhunda dahi ebediyet düşüncesi, güzellik aşkı ve fazilet hissinden meydana gelen gök kuşağı gibi bir iklim mevcuttur ki, onun yükselip ölümsüzlüğe ermesi de, mahiyetindeki bu istidatların geliştirilip ortaya çıkarılmasına bağlıdır.”1)
  • “… insan iç ve dış bütünlüğüne kendisini ulaştıracak malumatla donanmazsa, dışı süs içi pis plastize bir varlık hâline gelir. Bu durumda insanın hayvandan farklı bir yanı da kalmaz. İnsanın gerçekten ‘ahsen-i takvîm’e mazhar olması, kendi istidatlarını inkişaf ettirip ‘insan-ı kâmil’ olmaya endeksli bir hayat yaşamasına bağlıdır.”2)
  • “Faziletli insan, sâlim düşünen insandır. O, ‘Çaresi bulunan şeylerde acze, çaresi olmayan şeylerde de âh u vâha düşmez.’ Aksine o, kaçınılması imkân dahilinde olan şeyler için, elinden gelen her şeyi yapar ve kaçınma yollarını araştırır. İrade ve imkânlarını aşan hâdiseler karşısında da teslim olma yolunu seçer. Ve insanların pek çoğunun dûçâr oldukları, bencillik, pest düşünceler, servet-sâmân kaygısı, çeşitli mansıp ve pâyelere gönül koymak gibi şeylerle mutluluğunu ihlâl etmez.”3)
  • İnsan hayatının en yüksek gayesi, ferdin yükselip ruhuyla bütünleşmesi, ‘fizik ötesi’ aydınlıklara ulaşarak, Yaratıcı’nın esrarına vâkıf olması ve ruhanî zevklere ermesidir. Bu ulvî hedefe doğru kanatlanan ruh, hep mutlu; bu istikamette gösterilen her gayret içlere aydınlık verici ve mübeccel; bu hayatı ele alan insan faziletli ve öyle insanların ülkesi de fazilet beldesidir.”4)
  • “Alvar İmamı cezbeye gelince, o ürperten sesiyle ‘Allah bizi insan eyleye.’ derdi. Bu dileğiyle merhum, herhâlde insan-ı kâmil olmayı murad ediyordu. İnsan-ı kâmil olmak, insanî değerlerin bulunması, elde edilmesi sonra da onların muhafazasıyla mümkün olur. Zira insan, insanî duygular, latîfeler, hisler… vs. ile bilkuvve insandır. Fakat bu potansiyel değerleri bir tohumu toprağın bağrına gömüp, neşv ü nemasını sağladığı gibi, hayatını da Allah’ın değer verdiği şeylerle yeşertmesi ve sonra da bu değerleri koruması lâzımdır ki, ‘Onlar hayvan gibidir, belki hayvandan da aşağı.’ (A’râf, 7/179) nazm-ı celiline masadak olmasınlar.”5)
  • “Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), yeryüzünde gelip geçmiş ve bundan sonra da gelecek insanlar içinde falso görmeyen ve fiyasko yaşamayan yegâne insandır. Çünkü Allah (celle celâluhu), insanlığa ‘insan-ı kâmil’ olma yolunu açan İnsanlığın İftihar Tablosu için, ‘insan-ı ekmel’ olmaya mâni olabilecek hâdiseleri daha tasarıda iken bertaraf etmiş, O’nu hep hayra yönlendirmiş ve O da hep ‘insan-ı ekmel’ olma keyfiyetini sergilemiştir. Eğer böyle olmasaydı, O’nun açmış olduğu bu kutlu yolda, kemale giden ümmeti birtakım arızalar yaşardı. Bu sebeple evvelâ, Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) vazife ve misyonu adına falso ve fiyaskonun rüyasının dahi yaşanmadığını bir kere daha vicdanlarımızda tespit etmemiz lâzım geldiğine inanıyorum.”6)
  • İnsan, şu kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi..
  • ve hakikat-i Muhammediye (aleyhissalâtü vesselâm) cihetiyle çekirdek-i aslîsi..
  • ve kâinat kur’ânının âyet-i kübrâsı..
  • ve ism-i âzamı taşıyan âyetü’l-kürsisi..
  • ve kâinat sarayının en mükerrem misafiri..
  • ve o saraydaki sair sekenelerde tasarrufa me’zun en faal memuru..
  • ve kâinat şehrinin, zemin mahallesinin bahçesinde ve tarlasında vâridat
  • ve sarfiyatına ve zer’ ve ekilmesine nezarete memur..
  • ve yüzer fenler ve binler sanatlarla techiz edilmiş en gürültülü ve mesuliyetli nâzırı..
  • ve kâinat ülkesinin arz memleketinde Padişah-ı Ezel ve Ebed’in gayet dikkat altında bir müfettişi, bir nevi halife-i arzı..
  • ve cüz’î ve küllî harekâtı kaydedilen bir mutasarrıfı..
  • ve semâ ve arz ve cibâlin kaldırmasından çekindikleri emanet-i kübrâyı omuzuna alan..
  • ve önüne iki acîb yol açılan, bir yolda zîhayatın en bedbahtı ve diğerinde en bahtiyarı..
  • çok geniş bir ubûdiyetle mükellef bir abd-i küllî..
  • ve kâinat Sultanı’nın ism-i âzamına mazhar ve bütün esmâsına en câmi bir aynası..
  • ve hitâbât-ı sübhâniyesine ve konuşmalarına en anlayışlı bir muhatab-ı hâssı..
  • ve kâinatın zîhayatları içinde en ziyade ihtiyaçlısı.. ve hadsiz fakrıyla ve aczi ile beraber hadsiz maksatları ve arzuları ve nihâyetsiz düşmanları ve onu inciten zararlı şeyleri bulunan bir bîçare zîhayatı..
  • ve istidatca en zengini..
  • ve lezzet-i hayat cihetinde en müteellimi ve lezzetleri, dehşetli elemlerle âlûde..
  • ve bekâya en ziyade müştâk ve muhtaç ve en çok lâyık ve müstehak
  • ve devamı ve saadet-i ebediyeyi hadsiz dualarla isteyen ve yalvaran.. ve bütün dünya lezzetleri ona verilse, onun bekâya karşı arzusunu tatmin etmeyen ve ona ihsanlar eden Zât’ı perestiş derecesinde seven ve sevdiren ve sevilen çok harika bir mucize-i kudret-i samedâniye ve bir acûbe-i hilkat..
  • ve kâinatı içine alan ve ebede gitmek için yaratıldığına bütün cihâzât-ı insaniyesi şehadet eden…
  • Böyle yirmi, küllî hakikatler ile Cenâb-ı Hakk’ın Hak ismine bağlanan.. ve en küçük zîhayatın en cüz’î ihtiyacını gören ve niyazını işiten ve fiilen cevap veren Hafîz-i Zülcelâl’in, Hafîz ismiyle mütemâdiyen amelleri kaydedilen.. ve kâinatı alâkadar edecek ef’âlleri o ismin kâtibîn-i kiramlarıyla yazılan.. ve her şeyden ziyade o ismin nazar-ı dikkatine mazhar bulunan bu insanlar, elbette ve elbette ve her hâlde ve hiçbir şüphe getirmez ki; bu yirmi hakikatin hükmüyle insanlar için bir haşir ve neşir olacak.. ve Hak ismiyle evvelki hizmetlerinin mükâfatını ve kusurâtının mücâzâtını çekecek.. ve Hafîz ismiyle cüz’î-küllî kayıt altına alınan her amelinden muhasebe ve sorguya çekilecek.. ve dâr-ı bekâda saadet-i ebediye ziyafetgâhının ve şekâvet-i dâime hapishânesinin kapıları açılacak.. ve bu âlemde çok tâifelere kumandanlık yapan ve karışan ve bazen karıştıran bir zâbit, toprağa girip her amelinden suâl olunmamak ve uyandırılmamak üzere yatıp saklanmayacaktır.”7)

İlave Okuma

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Ölçü veya Yoldaki Işıklar, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 109.
2)
M. Fethullah Gülen, Prizma-3, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 60.
3)
M. Fethullah Gülen, Buhranlar Anaforunda İnsan (Çağ ve Nesil-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 33.
4)
A.g.e. s. 78.
5)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 174.
6)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-4, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 84.
7)
Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 205–206.
insan.txt · Son değiştirilme: 2024/03/19 12:02 Değiştiren: Editör