Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


takva

Takva

  • Takva, yasaklardan kaçınma, farzları da tam tekmil yerine getirme kapısıyla içine girilip, şüphelerden tevakki, sünnetlere sımsıkı sarılmakla sürdürülen manevî bir yolculuğun adı olduğu gibi, tecrübelerle Allah’ın emir buyurduğu şeylerin esrarını ve hikmetlerini kavrama, eşya ve hâdiselerin içine nüfuz etme, ilmî araştırmalarda bulunarak şeriat-ı fıtriyenin kanunlarından azamî derecede yararlanma ve Rabb’in karşısında her iki şeriatın da âbidi olma demektir.”1)
  • “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekirse öylece sakının! O’na layık olduğu tazimi gösterin ve ancak O’na teslim olan Müslüman kimseler olarak can verin.” (Âl-i İmran Sûresi, 3/102).
  • “Kul gerçek takvaya ulaşamaz, sakıncalı şeylere girme endişesiyle bir kısım sakıncası olmayan şeyleri de terk etmedikçe!”2)
  • “… bu yolun yolcusu, her zaman takvayı esas almalıdır. Tekvinî emirlere bakmada da takvadan sapmamalıdır. Takvanın bu iki yönü de ihmale gelmez:
  • 1) Teşriî emir ve nehiylere riayet; yani, dinin ‘yap’ veya ‘yapma’ dediği hususlarda emre imtisal etmek.
  • 2) Tekvinî emirlere riayet; yani, Allah’ın (celle celâluhu) kainatta cari sünnetine (kanunlarına) uygun hareket etmektir.”3)
  • “Bizim dünyamızda, belli bir dönemde, tekvinî emirlerin okunması ve onların da dikkate alınması ihmal edilmiş. Takvanın çok önemli bir buudu saydığımız ‘tekvinî emirleri gözetme’ ve ‘Kur’ân’dan istifade etmede de mühim bir faktör olan kâinat kitabını okuma’ esaslarını iptal edince, onlara gereken değeri vermeyince kaybetmiş ve ezilmişiz. Dahası, Batı’nın muvaffakiyetini dünyayı çok iyi okumalarında ve hatta her şeyden kat-ı nazar ederek onun üzerine yoğunlaşmalarında görmüşüz. Batı’nın ilerlemesini ve başarısını, dünyaya im’ân-ı nazar etmelerine bağlamışız. Bu defa da ‘Kevnî kanunları okuyacak, değerlendirecek ve onlara yetişeceğiz.’ demiş; ama çok garip bir şekilde, kendi elimizdeki mukaddes bildiğimiz değerleri bir kenara atarak işe başlamışız.”4)
  • “Bugünlerde, Kur’ân-ı Hakîmin nazarında imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve amel-i salih esaslarını düşündüm. Takva, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek; ve amel-i salih emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def-i şer, celb-i nef’a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında, bu takva olan def’i mefasid ve terk-i kebâir üssü’l-esas olup, büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş. Bu zamanda tahribat ve menfi cereyan dehşetlendiği için, takva bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzları yapan, kebîreleri işlemeyen, kurtulur.”5)
  • “Vicdanın anasır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan irade, zihin, his, Latife-i Rabbâniye: Her birinin bir gayat-ül gayatı var. İradenin ibadetullahtır. Zihnin mârifetullahtır. Hissin muhabbetullahtır. Latifenin müşahedatullahtır. İbadet-i kâmile dördünü tazammun eder. Şeriat şunların i’tidal ve muvazenetlerini muhafaza ve gayat-ul gâyatına sevkettiği gibi, nefsin fıtraten serbest bırakılmış olan kuva-ı selâsesini ifrat ve tefritten kurtarıp hikmet, iffet, şecaâtı tazammun eden adalet noktasına sevk eder.”6)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Diğer Diller

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 51.
2)
Tirmizî, kıyâmet, 19; İbn Mâce, Zühd, 24.
3)
M. Fethullah Gülen, Kırık Testi-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 163.
4)
M. Fethullah Gülen, Gurbet Ufukları (Kırık Testi-3), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 153.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 118.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Asar-ı Bediyye, İstanbul: Envar Neşriyat, 2019, s. 41.
takva.txt · Son değiştirilme: 2024/01/16 18:21 Değiştiren: Editör