Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


kesif

Keşif

  • Gayb perdesinin açılarak göze gözükmeyen manzara ve mânâların manevî olarak algılanması.
  • Sofiye, başlıca iki gruba ayrılır:
  • 1- İlim yörüngeli hareket edip, mârifet kanatlarıyla vuslat arayanlar.
  • 2- Mücerred zevk, vecd ve keşif yolunda gidenler.
  • Evvelkiler, ilim ve mârifet kanatlarıyla ‘seyr ilallah’, ‘seyr fillâh’ ve ‘seyr anillah’ ufuklarında bitmeyen bir yolculuk yaşar ve ömürlerini ‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ın üveykleri olarak sürdürürler.. varlığın içinde müşâhede ettikleri her tebeddül, her tağayyür, her tekevvün onlara Hz. Kudret ve İrade’den yüzlerce mesaj sunar, her hâdise onlara ayrı ayrı dillerle çok farklı nağmeler fısıldar.
  • İkincilere gelince, bunlar da, seyr u sülûk ve zühdlerinde ciddî olmakla beraber, keşif, kerâmet, zevk, vecd, tevâcüd peşinde olduklarından zaman zaman hedeften zuhûl ile ‘kurb’ ikliminde ‘bu’d’ yaşayabilirler. Birinci yol, Kur’ân’ın rehberliği altında yürüyen velâyet-i kübrâ temsilcilerinin yolu; ikinci yol ise, temelde Kur’ân ve sünnet yörüngeli olsa da, yer yer arzular, hisler, beklentiler öne çıktığından önceki yol kadar selâmetli değildir.”2)
  • Ayne’l-yakîn ki; keşif, müşâhede ve duyup hissetmenin ruha kazandırdığı engin ve tarifler üstü mârifete ulaşabilme pâyesi(dir).”3)
  • İlm-i ledün, her zaman zâhirî şer’e muvafık olmayabilir. Bu gibi durumlarda meşhûdâtlarını ‘usûlüddîn’ prensipleriyle tashihe tâbi tutmayanlar, bazen yanılabilecekleri gibi, kendilerine tâbi olanları da yanıltabilirler. Keşif ve ilhamlarını muhkemâta göre tesbit edenler ise her zaman, berzahî ufuklarıyla mülk ve melekûtu birden görür.. dünya ve ukbâyı bir vâhidin iki yüzü gibi müşâhede eder.. ve tilmizlerine gayb u şehadet âleminin vâridâtından ne kevserler ne kevserler sunarlar!”4)
  • “Bediüzzaman Hazretleri ‘Bu dünya, dârü’l-hizmettir; dârü’l-ücret ve mükâfat değildir. Buradaki a’mâl ve hizmetlerin ücretleri berzahta ve âhirettedir; onlar orada meyve verir.’ der. Öyleyse, ahirette meyve verecek amellerin neticelerini dünyada istememek gerektir. Eğer burada verilirse, o zaman da, memnun olarak değil, mahzunâne ve temkinle kabul edilmelidir. Çünkü, Cennetin meyvelerini, bu dünyada fâni bir surette yemek, akıl kârı değildir. Keşif, keramet ve ruhanî zevkler de bir çeşit ücrettir. Bunlar da beklenmemeli, istemeden verilince de gizlenmeli; gurur ve kibre değil şükür ve ubudiyette derinleşmeye vesile edilmelidir.”5)
  • Sahabelerin velâyeti, velâyet-i kübrâ denilen, veraset-i nübüvvetten gelen, berzah tarîkına uğramayarak, doğrudan doğruya zâhirden hakikate geçip, akrebiyet-i ilâhiyenin inkişafına bakan bir velâyettir ki, o velâyet yolu, gayet kısa olduğu hâlde gayet yüksektir. Harikaları az, fakat meziyyâtı çoktur. Keşif ve keramet orada az görünür. Hem evliyanın kerametleri ise, ekserisi ihtiyârî değil. Ummadığı yerden, ikram-ı ilâhî olarak bir harika ondan zuhur eder. Bu keşif ve kerametlerin ekserisi de seyr u sülûk zamanında, tarîkat berzahından geçtikleri vakit, âdi beşeriyetten bir derece tecerrüd ettiklerinden, hilâf-ı âdet hâlâta mazhar olurlar.”6)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

2)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 47.
3)
A.g.e. s. 174.
4)
A.g.e. s. 495–496.
5)
M. Fethullah Gülen, İkindi Yağmurları (Kırık Testi-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 86.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 51.
7)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 22.
kesif.txt · Son değiştirilme: 2024/05/31 18:01 Değiştiren: Editör