Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


isar

Îsâr

  • “İnsanın, başkalarını kendisine tercih etmesi mânâsına gelen îsâr; ahlâkçılara göre, toplumun menfaat ve çıkarlarını şahsî çıkarlarından önce düşünmek.. tasavvuf erbabınca ise, en hâlisâne bir tefânî düşüncesiyle topyekün şahsîliklere karşı bütün bütün kapanıp, yaşama zevkleri yerine yaşatma hazlarıyla var olmanın unvanı kabul edilegelmiştir.”1)
  • “Onlar, muhtaç olsalar bile başkalarını kendilerine tercih ederler.” (Haşir, 59/9).
  • “Başkalarını kendisine tercih etme mânâsına gelen îsâr, yitirdiğimiz en önemli değerlerimizden biridir. Bugün fert ve toplumlar arasında yaşanan herc ü mercin, ihtilâf ve iftirakların, insanların birbirini kabul edememesinin ve sindirememesinin arkasında îsâr ruhunun ölmesi vardır. Bu ruhun ölmesinin sebebi ise kalbe ait değerlerin bozulmaya yüz tutmasıdır. Çünkü kalb fesada uğrayınca bütün insanî değerler, insandaki ahsen-i takvîme ait yazılar ve tuğralar silinip gider ve şeytan da insanın düşünce dünyası üzerinde daha rahat oyununu oynar.”2)
  • “Asr-ı Saâdet’te bu ruh ve düşünce çok ileri seviyedeydi. Meselâ Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), karnı aç olan bir misafirini hane-i saâdetinde doyurmak istemiş, kendi mübarek hanesinde sudan başka bir şey bulunmadığı söylenince onu bir sahabiye göndermişti. Onun da evinde sadece bir kişiye yetecek kadar yemek bulunduğundan, karı-koca çocukları uyutmuş, ışığı söndürmüş ve kaşıklarını tabağa boş götürüp getirmişlerdi. Böylece kendileri aç kalmıştı ama gelen misafir karnını doyurabilmişti.”3)
  • “Mehmet Âkif, îsâra ait bu yüce ruhu Yermük Muharebesi vesilesiyle gözlerimizin önüne sermiştir. Bu savaşta sahabeden Hâris İbn Hişam, İkrime İbn Ebî Cehil ve Ayyâş İbn Ebî Rebîa (radıyallâhu anhüm) ölümcül birer yara almıştı. Şehadetleri beklendiği esnada içlerinden Hâris (radıyallâhu anh) su istemiş, hemen bir sahabî efendimiz matarayı eline alıp onun imdadına koşmuştu. Hâris, matarayı dudağına götüreceği sırada az ötede İkrime’nin su istediğini duymuş, suyun ona götürülmesini işaret etmişti. Sahabî suyu ona götürmüş, o da tam matarayı dudağına götüreceği esnada bu sefer de Ayyâş’ın su istediği duyulmuştu. Bu sefer İkrime, suyun ona götürülmesini işaret etmişti. Sahabî, Hazreti Ayyâş’a matarayı götürdüğünde onun şehit olduğunu görmüştü. Diğerlerine suyu yetiştireyim diye yanlarına vardığında onların da çoktan şehit olduklarını anlamıştı.”4)
  • İmanla, kalbî hayatla, Allah’a yakın olmakla, şefkatle, yaşatma duygusuyla çok yakından irtibatı bulunan îsâr ruhuna bugün çok ihtiyacımız vardır. Evet, günümüzde heva ve hevese bakan yönü itibarıyla dünyayı içindekilerle birlikte elinin tersiyle itebilecek, sadece yaşatmak için yaşayacak babayiğitlere ihtiyacımız var. Çünkü sürekli ‘ben’ diyen ve her şeyi benlik ve egoizmaya bağlayan kişiler, hep insanları birbiriyle vuruşturmuş, hasetleri, kıskançlıkları, çekememezlikleri ve rekabetleri harekete geçirmiş ve toplumu yaşanmaz hâle getirmişlerdir. Ne olurdu sahabe ve Peygamberden bahsederken azıcık onların yolunda yürümeye karar verilseydi; ne olurdu yeri geldiğinde bir adım geri atılsa ve ‘Al bu işi biraz da sen götür.’ denilseydi! İşte birbirinden kopmuş ve parçalanmış bir toplumu yeniden bir araya getirecek olan bir iksir varsa o, gönüllerde yeniden yeşerecek olan bu îsâr ruhudur.”5)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 225.
2)
M. Fethullah Gülen, “İsar Ruhu”
3)
A.g.e.; Buhârî, Menâkıb, 69; Müslim, Eşribe, 172–173.
4)
A.g.e.; Taberânî, El-Mu’cemü’l-Kebîr, 3/259; Hâkim, Müstedrek, 3/270.
5)
A.g.e.
isar.txt · Son değiştirilme: 2024/03/12 17:44 Değiştiren: Editör