Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


insibag

İnsibağ

  • Latifelerin kutsî bir boyayla boyanıp canlı kalması.
  • “Sohbet-i nebeviye öyle bir iksirdir ki, bir dakikada ona mazhar bir zât, senelerle seyr u sülûke mukabil, hakikatin envârına mazhar olur. Çünkü sohbette insibağ ve in’ikâs vardır. Mâlûmdur ki: İn’ikâs ve tebaiyetle, o Nur-u Âzam-ı Nübüvvet’le beraber en azîm bir mertebeye çıkabilir. Nasıl ki bir sultanın hizmetkârı ve onun tebaiyeti ile öyle bir mevkiye çıkar ki, bir şah çıkamaz. İşte şu sırdandır ki, en büyük veliler sahabe derecesine çıkamıyorlar.”1)
  • “Günümüzde bir Sadreddin Konevî yok; bir Mevlâna yok; Nakşibendi Hazretleri, Hasan Şâzilî, Ahmed Bedevî, İmam-ı Rabbâni, Mevlâna Halid ve bir Bediüzzaman yok… Yok… Yok… Dolayısıyla mânevî heybet ve ağırlığı olan büyüklerin insibağından mahrum yaşıyoruz.”2)
  • “… insibağ, huzur-u risalet-penâhîde oturanların ancak anlayabileceği, hissedebileceği ve hakikî mânâ ve muhtevasıyla yine ancak onların anlatabileceği bir keyfiyettir. Ona ister mücerred huzurda bulunma deyin, ister teveccüh deyin, isterseniz nazar deyin –ki bu daha ziyade sofîlerin iç, vicdanî sezişlerinin karşılığıdır ve bana uygun gelen mânâ da budur– bugünkü Müslümanların mahrum olduğu bir özelliktir bu.”3)
  • İnsibağa gelince; peygamberlik daire-i kudsiyesine mahsus bir şey o. Bu yüzden onun kendi ulviyet ve enginliği içinde kabullenilmesi; müteâl (aşkın) olduğunun, dolayısıyla ulaşılmazlığının idrakinde olunması gerektiğine inanıyorum. Bununla beraber şunu ilave edelim; peygamber olmayan insanların da insibağları vardır. Meselâ, Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali, Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Zeynelabidin Hazretleri… Hemen hepsinin huzurunun kendine göre bir insibağı vardır. Ebû Hanife Hazretlerinin ya da Bediüzzaman’ın huzurunda oturma imkânı olsaydı, huzurun insana ifaza ettiği insibağın, sizin çehrenize uhrevîlik adına çaldığı boyanın ne demek olduğunu, sizi uhrevîlik adına nasıl plâstize ettiğini görecektiniz, duyacaktınız. İç âleminizde meydana gelen değişikler itibarıyla belki de kendi kendinize hayranlık duyacaktınız.”4)
  • Sahabe mesleğinin diğer bir özelliği, hayatın sohbet-i Cânan ve hizmet-i iman etrafında örgülenmesidir. Evet, Ashâb-ı Kirâm insibağ kahramanlarıdır; onların hepsi Rasûl-ü Ekrem Efendimiz’in maddî-manevî boyasıyla boyanmışlardır. Aslında, her ‘sohbette insibağ vardır’; Allah dostlarının sözlerinden, bakışlarından, yüz hatlarından, dudak ve el hareketlerinden öyle bir ruh ve ma’nâ akışı hasıl olur ki, onun muhataplarına kazandırdıklarını kitaplardan okuyarak elde etmek mümkün değildir… Hele bir de söz konusu zat, İnsanlığın İftihâr Tablosu Hazreti Kutbu’l-Enbiyâ (sallallâhu aleyhi ve sellem) ise, onun huzurundaki insibağ başka hiçbir yerde ve hiçbir şekilde bulunamaz.”5)
  • “… sohbetlerinde ve huzurunda derin bir insibağ bulunan ve aynı zamanda çevresinde o insibağı hakkıyla temsil eden mükemmel bir cemaate sahip olan Resûl-i Ekrem Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm) bile her şeyin yerli yerine oturması ve yeniden İbrahimî ahlâkın inkişaf etmesi adına yirmi üç sene ölesiye bir gayret göstermiştir.”6)
  • “Uzaklık, hakikatin mahiyet-i nefsü’l-emriyesine, ne ise o olarak görülüp bilinmesine engel teşkil ettiği/edebileceği gibi, bazen yakınlık da görmeye mâni bir perde olabilir. İnsanlığın İftihar Tablosu’yla aynı dönemi paylaşıp âlemleri nura gark eden o ışık tufanının hemen yanı başında bulunuyor olmalarına rağmen O’nu ve gökteki yıldızlar konumunda bulunan etrafındaki sahabe efendilerimizi göremeyen insanlar vardı. Fakat diğer tarafta böyle bir mazhariyete yakınlığın farkında olan, bakmasını bilen ve bakmanın yanında meseleyi görme ile değerlendirip görme ile derinleştirenler ise, başlarının üzerinde tulu’ eden O hakikat güneşini gördü, O’nunla aydınlandı, O’ndan yudum yudum insibağ yudumladı ve O’nunla dünyevî-uhrevî saadete erdiler.”7)
  • “… biz de acıyı hissedip farkına varmayınca, vicdanımızda ona karşı ‘yeter’ deme ve ardından silkinip doğrulma gayreti içinde olmuyoruz. Çünkü insanın yaşadığı ortam ve şartların kendisine göre bir insibağı vardır. Bu insibağ, insanın kulağına, gözüne, burnuna, ağzına kısaca bütün zevk sistemlerine tesir eder ve bir yönüyle onun korteksini etkisi altına alır. Böylece kişi, her şeyi buna göre duyar, buna göre değerlendirir ve bir türlü bu çerçevenin dışına çıkamaz. Dolayısıyla da Allah nezdinde durması gerekli olan farklı bir konum olduğunun, kendisinin bu konumun çok gerisinde bulunduğunun farkına varamaz. Kuyunun dibinde durduğu hâlde kendisinin ferahfezâ bir iklimde dolaştığını zanneder. Bu yüzden de onun kuyudan çıkma adına bir gayreti olmaz.”8)
  • “… kalb ehli yüce kâmetlerin jest ve mimiklerine, tavır ve davranışlarına bakıldığında, onlarda haşyetin akis ve alâmetleri görülür ve hissedilir; bu sayede onların huzurunda ciddi bir insibağ banyosu yaşanır, mânevî bir huzura erilir. Nitekim çocukluğumda Alvarlı Efe Hazretleri’nin huzurunda bulunduğum zamanlar, insanın içine inşirah salan o duyguları yaşardım.”9)
  • “Sohbetindeki insibağ açısından en büyük zirveyi Efendimiz tutmuştur. Onun içindir ki, onun sohbetiyle yetişmiş sahabeye bir başkasının sohbet halkasında yetişenlerin ulaşması mümkün değildir.”10)
  • “Sohbette bir insibağ var. Bu uzaktan da olur.”11)
  • “… huzurda insibağ vardır. Yani âdeta Allah Resûlü, nübüvvetine ait kudsî mânâ ile sahabeyi şekillendirmiş, boyamış ve sahabe de bu mânânın kanatlarıyla nebilerden sonra ulaşılabilecek en yüksek zirvelere uçmuş ve zirvelerde taht kurmuştur. Ne var ki, sahabenin pek çoğu vardığı bu zirvenin farkında bile değildir. Hâlbuki en büyük velilerin varabilecekleri en son nokta (münteha), onların daha işin başında (mebde) kazandıkları hâl’in gölgesidir.”
  • “… gönlünü tamamen O’nunla doldurur; hiç olmazsa doldurma gayreti içine girer.. bulunduğu hâlin boyasına boyanır.. işte böyle birinin bu şekildeki ledünnî insibağı namaz süresince onu hep huzurun mehabetli yamaçlarında dolaştırır ve ona, dünyada ulaşılması imkânsız mehâfet ve muhabbet ziyafetleri çeker.”12)
  • “Sofiyece, hakikate ulaştıran iki önemli yol vardır; bunlardan biri sohbet, diğeri de hizmettir. Hizmet, himmete mazhariyetin bir vesilesi ve yolu; sohbet de, zâhir ve bâtın duygularla hakikati duyma, hissetme, yaşama hâlidir ki, öteden beri hep ehemmiyetli bir ‘insibağ’ sebebi addedilegelmiştir. Ne var ki, her insibağ, sohbetin merkez noktasını tutan zatın mertebesiyle mebsûten mütenasip (doğru orantılı) olduğundan, tezahür ve tesirlerinde de bir kısım farklılıklar söz konusudur. İnsanlığın İftihar Tablosu’nun, câmiiyyeti itibarıyla hak sohbeti sayesinde mazhar olduğu insibağ, en kâmil mânâdadır ve صِبْغَةَ اللهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللهِ صِبْغَةً ‘Sen, Allah’ın boyasıyla boyan ve O’nun verdiği rengi tam al; (zaten) o ilâhî boyadan boyası daha güzel olan kimdir ki?’ (Bakara, 2/138) hakikatinin aşkın bir remzidir. Ondan sonra, O’nun metbûiyyetine bağlı bir tâbiiyyet içinde ve asliyetine nisbeten bir zılliyet mahiyetinde diğer bütün dava-i nübüvvet ve dava-i vilâyet vârislerinin insibağları gelir ki, verenin ve alanın istidadına göre çok farklı ve mütefâvittir ve bu konudaki ahz ü atâ da tamamen kabiliyetlere göre cereyan etmektedir.”13)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 532.
2)
M. Fethullah Gülen, Sohbet-i Cânan (Kırık Testi-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 97.
3)
M. Fethullah Gülen, Gurbet Ufukları (Kırık Testi-3), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 113.
4)
A.g.e. s. 115.
5)
M. Fethullah Gülen, Ölümsüzlük İksiri, (Kırık Testi-7), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 96.
6)
M. Fethullah Gülen, Yaşatma İdeali (Kırık Testi-11), İstanbul: Nil Yayınları, 2012, s. 101.
7)
A.g.e. s. 142.
8)
M. Fethullah Gülen, Mefkûre Yolculuğu (Kırık Testi-13), İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 69–70.
9)
M. Fethullah Gülen, Yolun Kaderi (Kırık Testi-15), İstanbul: Nil Yayınları, 2016, s. 163–164.
10)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 211.
11)
A.g.e. s. 362.
12)
M. Fethullah Gülen, Örnekleri Kendinden Bir Hareket (Çağ ve Nesil-8), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 67.
13)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 415–416.
insibag.txt · Son değiştirilme: 2023/08/21 21:38 Değiştiren: Editör