Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


muhabbet_fedaisi

Muhabbet Fedaisi

  • “Biz muhabbet fedaileriyiz, husûmete vaktimiz yoktur.”1)
  • “Üstad Bediüzzaman Hazretleri ‘Biz muhabbet fedaisiyiz, husumete vaktimiz yoktur.’ der. Bu bizim için çok önemli bir düsturdur. Ancak mesele, böyle bir sözü söylemek veya dile dolamakla bitmez; mesele onu temsil edebilmektir. Nitekim daha başkaları da insanları sevmek le alâkalı çok sözler söylemişlerdir ve bunların hepsi de söz olarak güzeldir. Ama acaba bu söz sahiplerinden kaçı dediğini tatbik ve temsil edebilmiştir? İşte bu soruya tatmin edici bir cevap vermek oldukça zordur.
  • Muhabbet fedaisi ve sulhun temsilcisi olduğunu söylemek yeterli değildir. Önümüzde aşılması gereken bir sürü engel var. Asıl mesele, o güzel ifadeyi hayata geçirip temsil etmektir. Esasen sevgi ve muhabbet, İslâm dininin en önemli prensiplerindendir. Bugün, ona, en yabancı kulüpler sahip çıksa da sevgi ve muhabbetin hakikî sahipleri yine bizleriz.”2)
  • “Birinci derecedeki tefrîd yolcuları, her zaman arayış içinde bulunan ve ihlâsa koşan îmân ve mârifet kahramanı muhlislerdir. İkinci derecedeki sâlikler, vefa ve samimiyetini tam ifade edebilmiş mârifet ve muhabbet fedaisi sadıklardır. Vazife ve misyonlarıyla tanımaya çalıştığımız üçüncüler ise, Hakk’ı halka duyuran, aç vicdanları doyuran ve ruhları vuslata uyaran mürşid ve mübelliğlerdir. Bu en son makamın şehsuvarları ilk iki mertebe ile alâkalı evsâfı da haiz olduklarından bunlara âriflerin imamı müntehîler denmesi doğru olur.”3)
  • “… vazifede sınır yoktur. Bilhassa muhabbet fedaisi olmaya azmetmişler için… Muhabbet fedaisi, kendini, Cenâb-ı Hakk’ı insanlara sevdirmeye adamış kahramandır. Onun bütün derdi, insanların, Rablerini sevmelerini temin etmek ve onlara ebedî varoluşa giden yolları açmaktır. Bilhassa günümüzde, böyle bir kahramana düşen vazife çok daha ciddî buudlara ulaşmıştır. Zira ekseriyet itibarıyla günümüz insanı, her ne kadar çeşitli yerlerde görülen dinî hayata dönüş bize ümit verse de, Cenâb-ı Hak’tan kopuk bir hayat yaşamaktadır. Onları böyle bir girdaptan kurtarma, çok zor; zor olduğu kadar da mübeccel bir vazifedir.”4)
  • “Allah Resûlü, ümmetinden bir kısmının Cehennem’e gireceğini duyduğu an mahşer meydanında secdeye kapanıp “Ümmetim! Ümmetim!” diyeceği rivayet edilir. Bu nasıl bir şefkat tir ki, o esnada O’na; Cennet’i, hurilerin perdedarlığını ve kim bilir daha nice güzellikleri unutturacak ve O gözyaşlarını ceyhun ede ede hep ağlayıp duracaktır. Evet, O’na ‘Artık başını kaldır! Şefaat et, şefaatin kabul edilecek!’ deninceye kadar O, başını yerden kaldırmayacak ve hep ‘Ümmetî! Ümmetî!’ diye inleyecektir.
  • İşte bu o büyük zatın ümmetine karşı eşsiz şefkat ve merhametinin ifadesidir. Yine bu, O’nun, en büyük muhabbet fedaisi olması demektir. Evet, kendi beşerî hazlarını, aile mutluluğunu, dünyevî meşguliyetlerini insanların derdiyle dertlenme yolunda unutmayan ve candan, cânândan geçmeyenin muhabbet fedaisi olması mümkün değildir. Tam bir muhabbet fedaisi olmadan da ‘emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’lmünker’ vazifesini hakkıyla yerine getirmek imkânsızdır.”5)
  • “Mürşit, bir sevgi, şefkat ve muhabbet fedaisi olarak vardır. İrşada muhtaç gönüllerin beklediği de budur. Ve bu konuda, Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bizim rehberimiz ve rehnümânımızdır.”6)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 54.
2)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 156.
3)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 379–380.
4)
M. Fethullah Gülen, İrşad Ekseni, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 42.
5)
A.g.e. s. 44.
6)
A.g.e. s. 210.
muhabbet_fedaisi.txt · Son değiştirilme: 2024/03/18 16:29 Değiştiren: Editör