Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


alem-i_vucub

Âlem-i Vücûb

  • “… ene, mahiyetinin bilinmesiyle o garib muamma, o acib tılsım olan ene, açılır ve kâinat tılsımını ve âlem-i vücûbun künûzunu dahi açar.” 1)
  • “Hem o imanda mârifet ve muhabbetini verdi. Ve mârifet ve muhabbetle o nimet-i vücut içinde daire-i mümkinattan âlem-i vücuba ve daire-i esmâ-i İlâhiyeye kadar hamd ü senâ ile istifade için ellerini uzatabilir bir mertebe ihsan etti. Hem hususî olarak bir ilm-i Kur’ânî ve hikmet-i imaniye verdi. Ve o ihsanıyla çok mahlûkat üstüne bir tefevvuk verdi.”2)
  • “Hz. Mevlâna, mebdei ‘vakit’, müntehâsı da ‘lâmekân ve lâzaman aralığı olan’ böyle zevkî ve hâlî bir mertebeye ki –biz buna vücûb ve imkân arası mülâhazasını işaret eden ‘Kâb-ı kavseyni ev ednâ’ makamının izdüşümü de diyebiriz– şöyle işaret buyururlar: ‘Sofî ibnü’l-vakt örneğidir; sâfiye gelince o vakitten de hâlden de hâlidir.’”3)
  • “‘Herkesin istidadına vâbestedir âsâr-ı feyzi.’ Her Hak yolcusu yolculuğunu belli bir zirve ile noktalar ve ulaştığı bu burç veya şerefeden bütün mülk ve melekûtu temâşâ eder. Umum ehl-i kemalâtın, kendine göre ulaşacağı son nokta onun için bir zirvedir ve bütün bu zirvelerin hepsi de izafîdir. Fânileri Bâkî’den ayıran imkân-vücûb arası ve ‘ev ednâ’ sözcüğüyle işaretlenen hakikî bir zirve de vardır ki, o da Hz. Ruh-u Seyyidi’l-Enâm’a (aleyhi ekmelüttehâyâ) mahsustur. O’nun dışındaki bütün ‘ebrâr’ ve ‘mukarrabîn’ ile alâkalı, ‘daha yüksek’, ‘daha âlî’, ‘daha büyük’ gibi sözcükler tamamen izafîdir ve herkesin istidat sermayesi ve mazhar olduğu ilâhî mevhibeler itibarıyladır.”4)
  • “… o nur-u âzam, Hakk’a vuslatta en emin bir vesile ve rehber, diğerleri de bu rehber yörüngesinde birer izdüşüm ve zıll-i medîddir. Evet, minvechin Hakikat-i Ahmediye ve lâyezâl itibarıyla da Hakikat-i Muhammediye (aleyhissalâtü vesselâmü mil’el-ardi vessemâ) قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنٰى ile mermuz vücub-imkân arası bir noktayı tutmuş müteâl bir hakikattir ve O’nun taayyünü de şu âlem-i imkânın vücuduna vesile, muhabbet edalı ilmî bir taayyündür; ilmî bir taayyün ve bütün muhtelif mertebelerde zuhurât ve taayyünâtın da mebdei mesabesindedir.” 5)

Dipnotlar

1)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 584.
2)
Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 61.
3)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 291.
4)
A.g.e. s. 445.
5)
A.g.e. s. 767.
alem-i_vucub.txt · Son değiştirilme: 2024/03/13 16:08 Değiştiren: Editör