Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


evamir-i_tekviniye

Evâmir-i Tekviniye

  • İrade sıfatından gelen, yaratılışa dair emirler.
  • “… madem hayat, âlem-i şehâdetin ziyâsıdır ve istilâ ediyor ve vücudun neticesi ve gayesidir ve Hâlık-ı Kâinat’ın en câmi aynasıdır ve faaliyet-i rabbâniyenin en mükemmel enmûzeci ve fihristesidir, –temsilde hatâ olmasın– bir nevi programı hükmündedir. Elbette âlem-i gayb –yani mâzi , müstakbel – yani geçmiş ve gelecek mahlûkatın hayat-ı mâneviyeleri hükmünde olan intizam ve nizam ve mâlûmiyet ve meşhudiyet ve taayyün ve evâmir-i tekvîniyeyi imtisâle müheyya bir vaziyette bulunmalarını sırr-ı hayat iktizâ ediyor.”1)
  • “Bir çekirdek bütün ağacın teşkilâtını tanzim edecek olan programları ve fihristeleri ve o fihriste ve programları tayin eden o evâmir-i tekviniyenin küçücük bir mücessemi hükmünde denilebilir.”2)
  • “… madem ruh cisme hâkim olduğu gibi; câmid maddelerde dahi kaderin yazdığı evâmir-i tekviniye, o maddelere hâkimdir. O maddeler, kaderin mânevî yazısına göre mevki ve nizam alabilirler.”3)
  • “… bütün o masnûat, bütün onlardan matlub neticeleri, nihayet derecede ve gayet güzel bir sûrette gösterdiklerinden ve ibâdât-ı mahsusa ve tesbihât-ı hususiye ve tahiyyat-ı muayyene ile tabir edilen evâmir-i tekviniyeye karşı onların itâatları ve onlardan matlub olan makâsıd-ı rabbâniyenin husulünden hâsıl olan ve iftihar ve memnuniyet ve ferahla tabir edemediğimiz meânî-i mukaddese ve şuûn-u münezzeh, o derece âlî ve mukaddestir ki; bütün ukûl-u beşer ittihat edip bir akıl olsa, yine onların künhüne yetişemez ve ihata edemez.”4)
  • “İnsanın nasıl ruhu bütün cesedine öyle bir münasebeti var ki: Bütün âzâsını ve eczasını birbirine yardım ettirir. Yâni, irâde-i ilâhiye cilvesi olan evâmir-i tekviniye ve o emirden vücûd-u haricî giydirilmiş bir kanun-u emrî ve latîfe-i rabbâniye olan ruh, onların idaresinde onların mânevî seslerini hissetmesinde ve hâcâtlarını görmesinde birbirine mâni olmaz, ruhu şaşırtmaz. Ruha nisbeten uzak-yakın bir hükmünde. Birbirine perde olmaz. İsterse, çoğunu birinin imdadına yetiştirir. İsterse bedenin her cüzü ile bilebilir, hissedebilir, idare edebilir. Hattâ çok nuraniyet kesbetmiş ise, her bir cüzü ile görebilir ve işitebilir.”5)
  • “Cenâb-ı Hak, kemâl-i kereminden, hizmetin mükâfâtını, hizmet içinde dercetmiştir. Amelin ücretini, nefs-i amel içine koymuştur. İşte bu sır içindir ki, mevcûdât hattâ bir nokta-yı nazarda câmidat dahi, evâmir-i tekvîniye tâbir edilen hususî vazifelerinde, kemâl-i şevk ile ve bir çeşit lezzet ile evâmir-i rabbâniyeyi imtisâl ederler.”6)
  • “Cevâd-ı Mutlak (celle celâlüh), her ferd-i zîhayatın eline lezzet midâdıyla ve ihtiyaç mürekkebiyle yazılmış bir tezkereyi vermiş. Onunla evâmir-i tekvîniyenin programını ve hizmetlerinin fihristesini tevdi’ etmiştir.”7)
  • “… bir çekirdek, bütün ağacın teşkilâtını tanzim edecek olan programları ve fihristeleri ve o fihriste ve programları tayin eden o evâmir-i tekviniyenin küçücük bir mücessemi hükmünde denilebilir.”8)
  • Fıtrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüv der: ‘Ben sümbülleneceğim, meyve vereceğim.’ Doğru söyler. Yumurtada bir meyelan-ı hayat var. Der: ‘Piliç olacağım.’ Biiznillâh olur. Doğru söyler. Bir avuç su, meyelân-ı incimad ile der: ‘Fazla yer tutacağım.’ Metin demir onu yalan çıkaramaz, sözünün doğruluğu demiri parçalar. Şu meyelânlar, iradeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellîleridir, cilveleridir.”9)
  • “Evâmir-i şer’iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, evâmir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Birincisinde mükâfat ve mücâzâtın ekseri âhirette; ikincisinde, ağlebi dünyada olur. Meselâ, sabrın mükâfatı zaferdir.. atâletin mücâzâtı, sefâlettir.. sa’yin sevabı, servettir.. sebatın mükâfatı, galebedir. Müsâvâtsız adâlet, adâlet değildir.”10)
  • “Melâike, bir ümmet-i azîmedir ki; sıfat-ı iradeden gelen ve şeriat-ı fıtriye denilen evâmir-i tekvîniyesinin hamelesi ve mümessili ve mütemessilleridirler.”11)

Dipnotlar

1)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 117.
2)
A.g.e. s. 597.
3)
A.g.e. s. 606.
4)
A.g.e. s. 679.
5)
A.g.e. s. 747–748.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 153.
7)
A.g.e. s. 157.
8)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 35.
9)
A.g.e. s. 528.
10)
A.g.e. s. 536–537.
11)
A.g.e. s. 538.
evamir-i_tekviniye.txt · Son değiştirilme: 2023/11/28 12:06 Değiştiren: Editör