Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


teslimiyet

Teslimiyet

  • Halvetin riyâzât buudu; nefsi, bedenî arzulara karşı gemlemek ve meâlîye müştak olan ruhu, kemalât-ı insaniye semalarına doğru şahlandırmaktır. Evet, ancak, riyâzât ile nefse gem vurulabilir; riyâzât ile o, kötü duygu ve tutkulardan vazgeçirilebilir; riyâzât ile teslimiyet ve inkıyada zorlanabilir ve riyâzât ile mahviyet ve tevazua alıştırılarak ayaklar altındaki topraklar hâline getirilebilir ki; güllere saksılık yapmanın yolu ve erkânı da budur.”1)
  • Azim, kastın ötesinde irâdenin daha derince bir buududur. Ve aynı zamanda, tevekkül ve teslimiyet semâsına yükselme yolunun da ilk basamağıdır. Kur’ân-ı Kerîm, bu başlangıç ve sonu o kendine mahsus büyüleyici ifâdeleriyle sadece dört-beş kelime içinde şöyle noktalar: ‘Bir kere de azmettin mi, artık Allah’a tevekkül ol!’ (Âl-i İmran sûresi, 3/159) Bu ilk basamak tevekkülle aşılır ve teslimiyetle tesbit edilirse, tepeler dümdüz, düz yollar da bütün bütün pürüzsüzleşir ve insan havada uçuyor gibi gider maksuduna ulaşır.”2)
  • Zikirle fikir yolu açılır, zikir size yeni düşünme ufukları açarsa, oradaki çok küçük esintilerle bile, sizin onca beyin cehdi ortaya koymanıza rağmen elde edemediğiniz şeylere mazhar olabilirsiniz. Bu, Kur’ân’a tam teslimiyetinizin, onu tam kabullenmenizin, nefsinize rağmen aklınızın ermediği noktalarda bile baştan tam teslim olmanızın bir semeresidir. Zaten, bizler için kapalı gibi görünen hususlar da ancak böyle bir teveccüh ve teslimiyet sayesinde açılabilir.”(M. Fethullah Gülen, Kırık Testi-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 229.))
  • “… sâlik, Hak’tan gelen bu vâridlerin şuurunda ise ‘lutfun da hoş, kahrın da hoş’ mülâhazasıyla, sürekli rızâ soluklar, itminan içinde oturup kalkar ve teslimiyet, tevekkül, tefvîz vadilerinde ‘sika’ avlamaya çalışır.”3)
  • “Kader, mü’mini yürüyeceği yoldan alıkoyan bir husus olmaktan daha çok hakkımızda yapılan ilâhî takdirden ibarettir. Bu çerçevede bize düşen, ona inanmak ve teslim olmaktır. Bu inanç ve teslimiyet içinde, meselâ, Hz. Osman, Hz. Ali ve İskilipli Âtıf Hoca, başlarına geleceği bilmelerine rağmen, varacakları hedefe tam bir tevekkülle ve fütursuzca yürümüşlerdir.”4)
  • “Zamana hükmetmek mi istiyorsun? Zamana hükmeden Allah’ın hükmü altına gir! Hâdiselerin üzerine çıkmaya mı niyetlendin? Manzar-ı âlâdan bütün hâdiselere tek nokta gibi bakan Cenâb-ı Hakk’ın hükmüne inkıyat et. Böyle bir teslimiyettir ki, başka hiçbir şekilde ulaşılması mümkün olmayan zirveleri insanın ayağına getirir. Teslimiyet ne şerefli bir pâye ve her şeyi kolaylaştıran ne güzel bir vesiledir!”5)
  • “Rabbim birdir. Evet herkesin bütün saadetleri, bir Rabb-i Rahîm’e olan teslimiyete bağlıdır. Aksi takdirde pek çok rablere muhtaç olur. Çünkü insan, câmiiyeti itibarıyla bütün eşyaya ihtiyacı ve alâkası vardır. Ve her şeye karşı (hissederek veya etmeyerek) teessürü, elemleri vardır. Bu ise tam cehennem gibi bir hâlettir. Fakat erbab tevehhüm edilen esbap yed-i kudretine bir perde olan Rabb-i Vâhid’e teslimiyet, firdevsî bir vaziyettir.”6)
  • “Ubûdiyette ancak teslimiyet vardır. Tecrübe, imtihan yoktur. Çünkü seyyid, efendi; abdini, hizmetkârını tecrübe ve imtihan edebilir. Fakat abd seyyidini imtihan etmek selâhiyetinde değildir. Ve keza insan Rabb’ini, Hâlık’ını tecrübe edemez.”7)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 66.
2)
A.g.e., s. 167.
3)
A.g.e., s. 290.
4)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 86.
5)
A.g.e. s. 123.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 45.
7)
A.g.e. s. 134.
teslimiyet.txt · Son değiştirilme: 2024/02/08 10:30 Değiştiren: Editör