Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


evliya

Evliya

  • Veliler. Allah dostları.
  • “Böyle bir tevhidi, kâmil mânâda ancak enbiyâ-i izâm ve asfiyâ-i fihâm efendilerimiz duyup hissedebilirler; hissedebildiklerinin de ancak mezun oldukları miktarını fâş edebilirler. Asfiyâ o vadide her zaman at koşturur, kapalı motif ve sembollerle –hadlerinin elverdiği ölçüde– onu soluklamaya çalışır; daha gerilerdeki evliya ise, gerektiğinde onu kelâm-ı nefsîyle mırıldanır; ama bunların hepsi de, gereksiz yere hâl ve zevk ifşâsından fevkalâde sakınır; hatta fâş etmeyi ulûhiyet haysiyetine karşı irtikâb edilmiş bir hata sayar ve ağyâra sır vermiş olmadan ötürü tir tir titrerler.”1)
  • “Bilgi ve mârifet planında daima yenilenme yolları araştırılmalı ve bu hususta ısrarlı olunmalıdır. Allah (celle celâluhu) kâinatı bir kitap gibi önümüze sermiş, sonra da bunları bizlere talim edecek kitap ve peygamberler göndermiştir. Daha sonra yetişen binlerce evliya, asfiyâ ve âlimler, hep aynı hâle etrafında pervâz etmiş, istidat, kabiliyet ve meşreplerinin renk ve durumuna göre, her iki kitabı şerhe koyulmuşlar ve bir arı gibi çiçekten çiçeğe kona kalka nice mârifet peteğinde şifa dolu bal hüzmelerine iştirak etmişlerdir.”2)
  • “İmam Rabbânî Ahmed-i Fârukî (kuddise sirruh) demiş ki: ‘Ben seyr-i rûhânîde kat-ı merâtip ederken, tabakât-ı evliya içinde en parlak, en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli; Sünnet-i seniyyeye ittibâı, esas-ı tarîkat ittihâz edenleri gördüm. Hattâ o tabakanın âmî evliyaları, sâir tabakâtın has velilerinden daha muhteşem görünüyordu.’”3)
  • Sahabelerin velâyeti, velâyet-i kübrâ denilen, veraset-i nübüvvetten gelen, berzah tarîkına uğramayarak, doğrudan doğruya zâhirden hakikate geçip, akrebiyet-i ilâhiyenin inkişafına bakan bir velâyettir ki, o velâyet yolu, gayet kısa olduğu hâlde gayet yüksektir. Harikaları az, fakat meziyyâtı çoktur. Keşif ve keramet orada az görünür. Hem evliyanın kerametleri ise, ekserisi ihtiyârî değil. Ummadığı yerden, ikram-ı ilâhî olarak bir harika ondan zuhur eder. Bu keşif ve kerametlerin ekserisi de seyr u sülûk zamanında, tarîkat berzahından geçtikleri vakit, âdi beşeriyetten bir derece tecerrüd ettiklerinden, hilâf-ı âdet hâlâta mazhar olurlar.”4)
  • “Hem Kur’ân’ın verdiği meyveler hem mükemmeldir hem hayattardır. Öyleyse, Kur’ân ağacının kökü hakikattedir, hayattardır. Çünkü meyvenin hayatı, ağacın hayatına delâlet eder. İşte, bak, her asırda ne kadar asfiyâ ve evliya gibi mükemmel ve kâmil zîhayat ve zînur meyveler vermiş.”5)
  • “Sath-ı arz bir mescid, Mekke bir mihrap, Medine bir minber… O burhan-ı bâhir olan Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselâm) bütün ehl-i imana imam, bütün insanlara hatip, bütün enbiyâya reis, bütün evliyaya seyyid, bütün enbiyâ ve evliyadan mürekkep bir halka-yı zikrin serzâkiri… Bütün enbiyâ hayattar kökleri, bütün evliya tarâvettar semereleri bir şecere-i nurâniyedir ki; her bir dâvâsını, mucizâtlarına istinat eden bütün enbiyâ ve kerametlerine itimat eden bütün evliya, tasdik edip imza ediyorlar.”6)
  • “Kur’ân … bütün muhtelif ehl-i mesâlik ve meşârib olan evliya ve sıddîkînin, asfiyâ ve muhakkikînin her birinin meşreblerine lâyık birer risale ibraz eden bir kütüphâne-i mukaddesedir.”7)

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 398.
2)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-3, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 105.
3)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 64.
4)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 51.
5)
A.g.e. s. 216.
6)
A.g.e. s. 223.
7)
A.g.e. s. 232.
evliya.txt · Son değiştirilme: 2024/02/21 20:43 Değiştiren: Editör