Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


hirs

Hırs

  • “Ey dîvâne baş ve bozuk kalb! Zanneder misin ki, müslümanlar dünyayı sevmiyorlar veyahut düşünmüyorlar ki, fakr -ı hâle düşmüşler ve ikaza muhtaçtırlar; tâ ki dünyadan hissesini unutmasınlar? Zannın yanlıştır, tahminin hatadır. Belki hırs şiddetlenmiş, onun için fakr-ı hâl e düşüyorlar. Çünkü müminde hırs, sebeb-i hasârettir ve sefalettir.”1)
  • Hırs, ihlası kırar, amel-i uhreviyeyi zedeler. Çünkü bir ehl-i takvânın hırsı varsa, teveccüh-ü nâsı ister. Teveccüh-ü nâsı mürâat eden, ihlas-ı tâmmı bulamaz.”2)
  • Şükrün mikyası, kanaattir ve iktisattır ve rızadır ve memnuniyettir. Şükürsüzlüğün mizanı, hırstır ve israftır, hürmetsizliktir; haram-helâl demeyip, rast geleni yemektir. Evet hırs, şükürsüzlük olduğu gibi; hem sebeb-i mahrumiyettir, hem vâsıta-yı zillettir.”3)
  • “… bir nevi zîhayat ve rızka muhtaç olan meyvedar ağaçlar ve nebâtlar; tevekkül-vâri, kanaatkârâne yerlerinde durup hırs göstermediklerinden, rızıkları onlara koşup geliyor. Hayvanlardan pek fazla evlât besliyorlar. Hayvanât ise, hırs ile rızıkları peşinde koştukları için, pek çok zahmet ve noksaniyet ile rızıklarını elde edebiliyorlar. Hem hayvanât dairesi içinde zaaf ve acz lisân-ı hâliyle tevekkül eden yavruların meşrû ve mükemmel ve latîf rızıkları, hazine-i rahmetten verilmesi.. ve hırs ile rızıklarına saldıran canavarların gayr-i meşru ve pek çok zahmet ile kazandıkları nâhoş rızıkları gösteriyor ki: Hırs, sebeb-i mahrumiyettir.. tevekkül ve kanaat ise, vesile-i rahmettir.”4)
  • “Başım üstündeki sizce mâlûm levha nefsimi tam susturduğu halde, bu gece nefs-i emmârenin silâhını daha musırrane istimal eden kör hissiyatım, damarlarıma tam dokundurup, tesemmüm ve hastalıktan gelen ziyade teessür ve hassasiyet ve şeytandan gelen ilkaat ve fıtrî hubb-u hayattan gelen acip bir hâletle, o ikinci nefs-i emmâre hükmünde olan kör hissiyat, benim vefat ihtimalinden şiddetli bir meyusiyet ve teellüm ve kuvvetli bir hırs ve zevk ve lezzetle kalb ve ruhuma tam ilişti. ‘Niçin istirahat-i hayatına çalışmıyorsun, belki reddediyorsun? Ve gayet zevkli ve mâsumâne lezzetli bir hayat ve bir ömür kendine Nur dairesinde aramıyorsun ve ölmeye karar verip razı oluyorsun?’ dedi ve dediler. Birden gayet kuvvetli iki hakikat, o ikinci nefs-i emmâreyi şeytanla beraber susturdu.”5)
  • “… insan iç ve dış bütünlüğüne kendisini ulaştıracak malumatla donanmazsa, dışı süs içi pis plastize bir varlık hâline gelir. Bu durumda insanın hayvandan farklı bir yanı da kalmaz. İnsanın gerçekten ‘ahsen-i takvîm’e mazhar olması, kendi istidatlarını inkişaf ettirip ‘insan-ı kâmil’ olmaya endeksli bir hayat yaşamasına bağlıdır. Bu hakikati şöyle de ifade edebiliriz: İnsanın mahiyeti, olduğu yerde kalmaya müsait değildir. O, yüksek bir ideale talip olmadığı zaman bir taraftan şehvet, gadap, kin, nefret, inat, haset, hırs vb. duygularla örgülenen nefis mekanizması, öbür taraftan da şeytan unsurunun değişik fenalıkları değerlendirmesi yüzünden hayvanlardan daha aşağı, âyetin ifadesiyle ‘bel hüm edal’ konumuna düşer.”6)
  • Evet, ilmî düşüncenin ruhu ve esası sayılan şahsiyet ve karakter, ancak hakikat aşkına dayanırsa istikbal vaad eder. Bu da, yapılan işlerde herhangi bir hırs, çıkar düşüncesi ve dünyevîlik bulunmamasına bağlıdır. Böyle herhangi bir çıkar düşüncesi, menfaat mülâhazası gözetmeden varlık ve eşyayı temâşâ edip tanıma, tanıyıp değerlendirme, hakikat aşkının bir diğer adıdır ki; ona sahip olanın ulaşamayacağı şahika yoktur.”7)
  • Gönül insanı, kalbî ve ruhî hayata programlı, maddî mânevî bütün kirlerden uzak durmaya kararlı, cismânî ve bedenî isteklere karşı her zaman teyakkuzda; kin, nefret, hırs, haset, bencillik ve şehvet gibi hastalıklarla mücadele azmiyle gerilmiş tam bir tevazu ve mahviyet âbidesidir.”8)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 152.
2)
A.g.e. s. 183.
3)
A.g.e. s. 413.
4)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 307.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 189.
6)
M. Fethullah Gülen, Prizma-3, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 60.
7)
M. Fethullah Gülen, Günler Baharı Soluklarken (Çağ ve Nesil-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 186–187.
8)
M. Fethullah Gülen, Örnekleri Kendinden Bir Hareket (Çağ ve Nesil-8), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 23.
hirs.txt · Son değiştirilme: 2023/11/26 21:55 Değiştiren: Editör